Gebeliğimin 26. haftası
Zaman nasıl çabuk geçiyor inanamıyorum. 26. haftaya geldik bile. Artık bedenimin ağırlaştığını hissediyorum. Bu hafta itibariyle 6,5 kilo almışım. Kimine göre çok, kimine göre az, benim için inanılmaz. Tartıya çıktığımda hayatımda görmediğim rakamları görüyorum ama artık büyümeye alıştım. Birkaç hafta önceki kadar dilimde değil aldığım kilolar…
Bu hafta kadın doğum uzmanım Dr. Gülnihal Bülbül’le randevumuz vardı. Şükür her şey yolunda gidiyor. Kilomu iyi buldu. Onun dışında açlık şekerim ve demir seviyem de gayet iyi. Ekstra bir destek almama gerek olmadığını söyledi. Şimdilik hala kış mevsimini yaşadığımız ve güneş göremediğimiz için haftada iki gün D vitaminimi almaya devam ediyorum. D vitamini dışında doktorum son trimester balık yemediğim günlerde Omega 3 almamı tavsiye etti. 2008 yılında yayımlanan bir çalışma gebeliğin son aylarında omega-3 alımının bebeğin duyu, bilişsel ve motor gelişimini artırdığını ortaya koymuş. Zaten haftada 1-2 balık yemeye dikkat ediyordum, artık balık yemediğim günlerde Omega 3 almaya başlıyorum.
Gülnihal’e giderken Atıl Bey’in yazdığı raporu da yanımda götürdüm. Onun da fikrini sormak, yorumunu duymak istiyordum. O da ultrason ölçümlerinin gebelik haftasıyla uyumlu olduğunu, Çınar’ın olması gerektiği gibi sağlıkla büyüdüğünü, bazen normal sınırlarının farklılık gösterebileceğini anlattı bize. Hani şu kalp odacıkları arasında milimlik fark vardı ya. Sonra da rapor sonucunu çocuk kardiyoloğu bir arkadaşına yolladı. O da bu durumun endişelenecek bir şey olmadığını ama doktorların takip etmek isteyebileceğini yazmış. İçim bayağı bir rahatladı.
Benim arkamdan Özra’nın da Gülnihal’le randevusu vardı. O da bizim çıkışımıza geldi. Eşimi işe yolladıktan sonra üçümüz yemeğe çıktık. İki doula, bir kadın doğum uzmanı harika yemekler eşliğinde uzun bir sohbete oturduk. Özra’nın oğlunun doğumunu da Gülnihal yaptırmıştı. Ben de doulasıydım. Şimdi Çınar’ın doğumunu da beraberce karşılayacağız. Şimdiden kendimi harika hissediyorum. Sonuna kadar güvendiğim, yanında kendimi harika hissettiğim bu iki kadının (bir de Yansı bebeğim var) doğumumda bana destek olacağı fikri içimi rahatlatıyor.
Bu arada oğlumuzun adı Çınar olacak. Ufuk ve ben bu isme iyiden, iyiye alışmaya başladık ve daha iyisini bir türlü bulamadık. İçimize Çınar kadar sinen bir başka isim olmadı. Bana da çok iyi hissettiriyor. Huzurlu, sakin, güçlü, şifalı, hem yere sağlam basan, hem göklere uzanan…
***
Bu hafta pilatese devam. Ara ara kalçamda hafif bir ağrı hissetmemin dışında bu haftaya kadar farklı ağrılarım olmadı. Haftada üç, ortalama bir saat kadar antrenman yapıyorum. Yürüyüş yapamamaya devam. Hava bu kadar soğuk giderse muhtemelen son aya kadar da yürüyemem gibi geliyor.
Çınar henüz baş aşağı dönmemiş. Gerçi dönmesi ve doğum pozisyonu alması için daha zamanı var fakat ben fazla squat yapmayacağım. Derin squatlar doğum pozisyonu almamış bebeleri pelvisin içine iyice oturtabiliyor. Ben de Çınar dönene kadar bu sapıtık squat yapma durumumu biraz frenlemeye karar verdim. Hele bir dönsün, doğum pozisyonunu alsın, sonrasında kim tutar beni…
Haftasonu asla erteleyemeyeceğim hamilelik ve doğum sonrası pilatesi eğitimim vardı ve ben cumadan nezle oldum. Allahım inşallah daha kötü olmam diyerek tüm cuma yattım ve cumartesi, pazar gün boyu süren eğitimimi ıhlamur, limon, zencefil, portakal, çorba kürüyle, sürünerek, sümüklü, halsiz de olsam tamamladım. Aynı eğitim için haftaya da İzmir’e gideceğim. Önümüzdeki hafta için iyice toparlanmam lazım.
YORUMLAR