Doğum zamanında hareket
Doğum genellikle uzun süren, yavaş yavaş başlayan ve heyecanlı bir süreçtir. Bebeğinin doğumunun başladığını farkeden annenin içi pır pır, sürecin bir an önce hızlanmasını ister. Hamileliğinin 38. haftası itibariyle her an tetiktedir. Bedeninin verdiği her sinyali; ''doğumun başlaması böyle birşey olabilir mi acaba?'' diye merakla inceler.
Doğum sancısı nasıl olacak?
Nişan gelirse bunu anlayabilecek miyim?
Ya suyum gelir de sancım olmazsa?
Sorular, sorular... Bırakmak ve teslim olmak zamanı geldiğinde tükenen sabırla birlikte kafaya üşüşen sorular. Bir de meraklılar var. Ne zaman doğuracaksın? Doğuma ne kadar kaldı? Sen hala doğurmadın mı? Allah kurtarsın...
Bu gerçeklerin içinde sabırla ve teslimiyetle beklemek ve aceleci olmamak çok önemli. Bebekler doğacakları zamanı çok iyi biliyorlar. Biz ise bu bilinmezlikten pek hoşlanmıyoruz. Hep birşeyler yapmak istiyoruz. Doğum başlasın, hızlansın, çoğalsın diye durmadan, dinlenmeden çabalıyoruz. Oysa bizim bilmediğimiz o bilgi; bebeklerimizde var. Onlara güvenmek, bırakmak pek alışık olduğumuz şeyler değil.
Ara ara bakarım; yazılarımdan en çok hangileri okunmuş, hangileri daha ilgi çekmiş merak ederim. En çok tıklanan ve okunan yazılarımın doğumu başlatmanın doğal yolları konularını içermesi ve haftasonu duyduğum “doğumda zamanında hareket” sözleri bu yazıyı yazmama ilham verdi.
Doğumda zamanında hareket
Bebeğin doğacağı zamanı biliyor. Kendini parçalama ve doğumun başında yani gizli aşamada (0-4cm) normal hayatına devam et. Bedenin sana ne yapmanı söylüyor? Genelde bu aşama acele edilmemesi gereken, bebeğin suyu ve kalp atışları iyiyse, anne rahatsa, tıbbi olarak hastaneye yatış yapılması acil değilse, normal hayatına devam edeceğin bir dönem.
Diyelim gece uyuyorsun ve hafif bir sancı hissettin. Sanki regl ağrısı. Regl olsan yataktan fırlamayacağın türden bir his. Daha önceden bilmediğin ama seni yataktan kaldırmayan bir ağrı. Bedenin uyumaya devam edecek ama beynin alarmda ise; içinde bir o yana, bir bu yana koşturup duran atları sakinleştirmek için güzel nefesler alıp kendini rahatlatman, belki ılık bir duş alıp uyumaya devam etmen harika olacaktır. İlk sancıyla ayaklanmak, onları saymaya başlamak, topun üzerinde zıplamak, daireler çizmek, yürümek, merdiven inip çıkmak, hurmaları mideye indirmeye başlamak için çok erken. Tüm bu zamansız hareketlenmeler, doğumun aktif döneminde, yani bedeninin hareketi doğal olarak içinden çıkardığı sıralarda yani güçlü olman gereken zamanlarda yorgun düşmeni sağlayabilir. Önünde daha uzun bir yol olabilir. Zaten doğum ilerledikçe, doğum sancıları sıklaştıkça; bedeninde doğal olarak hareketlenmek isteyecek. İçinden minik bir cimnastikçisi, kıvrak bir dansöz çıkacak. Hareket etmek doğal akan, doğumun başlasın ya da hızlansın diye zorla değil düşünmeden yaptığın birşey olacak.
Çünkü bebekler kendileri için sunulmuş, kaderleri için yazılmış en güzel gün ve en özel saatte doğarlar.
Tıbbi nedenlerden ötürü başlatılmak zorunda kalınan doğumlar da olabilir. Sezaryen ile doğmak zorunda olan bebeklerde. Tüm bu süreçlerde dünyaya gelmek için yürümeleri gereken yolda yaşayacakları deneyimleridir. Şu hayatta yaşadığımız her deneyim, her tecrübe bizi biz yapmaz mı? Doğmak için başka ellere ihtiyaçları varsa o ellerin sevgi ve şefkatle onlara yardımcı olması etrafımızda kanatsız meleklerin olduğunun bir kanıtı...
Teslim olmak, bırakmak sadece birer kelime olarak kalmasın. Hayatımızın içine işlesin. Herşeye hükmetmek, idare etmek zorunda olmamayı ve olan biten herşeyin bizlerin hakimiyetinde olmadığı lüksünü hissedelim. Zamana bırakalım, olana güvenelim.
YORUMLAR