Hamile kalmak ya da kalmamak...
Eğer hamileysen bebeğinin cinsiyeti, kaç aylık olduğu, istediğin doğum şekli ve toplam kaç kilo aldığınla ilgili pek çok soru tanıdık, tanımadık insanlar tarafından sorulacak, hazır ol! Sadece sormakla da kalmayacaklar, verdiğin cevabı da yargılayacak ve sorgulayacaklar... Burun kıvıracak, ben olsaydım şöyle yapardım ya da böyle yapmıştım diyecekler. Emin ol herkesin ama herkesin bir fikri olacak…
Hamile kalmayı düşünmekle, düşünmemek arasında biryerlerde gidip geliyorsan, birkaç senelik de evliysen, bana sordukları gibi, seni gören herkes de bebeğin ne zaman geleceğini soracak. Geçenlerde anneme sordum; “İnsan neden çocuk yapar?” bu soru karşısında afallayan sevgili annem beni hamile kalmaya ikna edecek bir cevap bulmaya çalışırken bayağı zorlandı. “İşte içgüdü, büyürsün, evlenirsin sonra çocuk yaparsın…” gibisinden ondan beklenmeyecek ölçüde kulağa saçma gelen cevaplar verdikten sonra sorunun cevabını bulamadığını farkedip, garip sorular sorduğumu söyleyerek konuyu kapattı… Şimdi tüm ailenin baskısını üzerimde hissederken ben ince bir çizginin üzerinde gibi hissediyorum. Kısa süre içinde çocuk yapmak ya da yapmamak, işte bütün mesele ilerleyen yaşta ve düşen yumurta kalitesinde…
Doksan üç yaşındaki anneannem bile ölmek için benim çocuk yapmamı beklerken, ben kendimi baskı altında hissetmeyeyim de kim hissetsin…
***
Hamilelik ve doğum sonrası bedenin, fizyolojin, psikolojin, sosyal hayatın köklü bir değişime uğruyor. Kız bebek olarak dünyada büyürken sana öğretilen annelik kimliğinin, evlenip bebekli bir aile olduktan sonra fedakar, saçını süpürge eden anne kimliğine dönüşmesi bekleniyor ve arzu ediliyor. Artık seksi ve arzu edilen kadın değil; emziren, korunmaya muhtaç, kutsal bir annesin…
Bunların hepsi bize öğretiliyor ve sorgulamaya kalkanlarımız oyundan dışlanıyor, sevilmiyor… Bebeğine biberon ya da emzik veriyorsan sana burun kıvıran çok oluyor. Emzirme ise bir tabu… Anne sütünün ne kadar önemli, değerli, koruyucu, ekonomik vs. olduğunu biliyorum ama bir sorun bakalım bu kadın kendini nasıl hissediyor.
Doğum sonrası memeler kamu malı olmamak için direnmekte. En hassas olduğun lohusalık sürecinde herkes nasıl emzirdiğini merakta ve görmek ister gibi… Eve dolan misafirlerin en önemli derdi; sütünün gelip gelmediği, doğum şeklin (hele ki normal doğum isteyip sezaryen olduysan vay haline), doğum detayların, bebeğin kilosu gibi senin hassas hissedebileceğin ya da o an için bahsetmek istemeyebileceğin konular. Millet işi gücü bırakmış sanki konuşacak konu arar gibi… Sokaktaki teyzelerin bile sana bebeğin ile ilgili bir söyleyeceği var.
Anlayacağın bütün bunlara göğüs germek, takmamak, kendini korumaya çalışmak için çabalamak zorunda hissetmek bana garip geliyor. Ama bildiğim birşey var eğer bir gün hamile kalır ve doğurmaya karar verirsem çok gıcık bir gebe olacağım ya da anneannem sonsuza kadar yaşayacak…
YORUMLAR