Doğumda ağrı neden artar?
Doğum hakkında konuştuğum çoğu kadın başkalarının deneyimlerinden örnekler vererek, başka kadınlarla kendilerini kıyaslayarak kendi yaşayacakları deneyim hakkında çoğu zaman olumsuz söylemlerde bulunuyorlar. Halamın kızı doğurdu, 15 saat sürmüş, önce suyu gelmiş, doğum çok zor olmuş, çok ağrı çekmiş...
Böyle şeyleri dinlerken aklımdan geçen ilk şeyler anneye ve bebeğe ne kadar saygılı ve destekli bir doğum süreci yaşandığı oluyor. Hastanelerimizin şartları malum, kadınlarımız bilgisiz, desteksiz... Bu şartlar altında bazı kadınların doğum esnasında daha fazla ağrı algılarının artması gayet normal.
Peki doğumda ağrı algısı çevresel faktörlerle nasıl artıyor?
Bebeğin pozisyonu vs. gibi fizyolojik durumlar dışında; anne kendini hasta gibi hissettikçe, birileri onu yaşadığı durumdan kurtarmaya çalıştıkça, kendine güvenmedikçe, doğumun çok ağrılı ve acılı olacağına inandıkça (ben ağrı kesici almadan ağrı hissetmeyen kadınlar gördüm) ya da yaşayacağı deneyimi fazlasıyla küçümsedikçe rahimin çalışması sırasında hissedilen yoğunluk artabilir.
**
Hamile kadın görünce “Allah kurtarsın” diyoruz ve doğuracak kadının bilinçaltına doğum, kadının kurtarılması gerekilen acil bir olay olarak kazınıyor. Hem hamileliğimiz boyunca ve hem doğurmak için zaten doktora, hastaneye gidiyoruz, hastane kıyafetlerini giyiyoruz, damar yolu da açıldı mı en güçlümüzün bile boynu bükülüyor, küçük bir kız çocuğuna dönüyoruz. (Dikkat dikkat, damar yolu açılmasına karşı değilim, sadece insan psikolojisini anlatmak için bu örneği verdim).
Sonra doğuma cümbür cemaat gidiyoruz ve hastane odanıza destek olmaya gelenler vıdı vıdı konuşuyor, telefonlar çalmadan duramıyor ve muhabbet sürekli sizin rahim ağzınızın ne kadar açılıp, açılmadığına ya da bebeğin doğup doğmadığına dair... Odaya giren çıkan belli değil, eşiniz telaşlı ve gergin, ilişkiniz kötü, anne olaya hazır hissetmiyor ve hatta bebeği istemiyorsunuz, herkes sancı sırasında gözlerini dikmiş size bakıyor, sorular sorup sizi konuşturmaya çalışıyor, sancı hakkında şakalar yapıp, bazen de aslında o kadar da ağrı çekmediğinizi söyleyerek sizi avutmaya çalışıyorlarsa doğumda ağrı hissiniz artabilir.
Doğum, mahremiyetinizin olması gereken bir süreç. Oysa sizin odanız bir altın günü kadar aydınlıksa, utanıyorsanız, içinizden geldiği gibi hareket edemiyor, ses çıkartmıyor, ağlayamıyor, etrafınızdan destek göremiyor, kendinizi şöyle bir bırakamıyor, gevşeyemiyor, birinin elini tutamıyor, birine sarılamıyor, biri size herşeyin yolunda gittiğini ve başardığınızı, yapabileceğinizi, ne kadar güçlü olduğunuzu söylemiyorsa, şefkat göstermiyorsa... Aslında yalnız olmak istiyor ama kalamıyorsanız, size acıyarak bakanlar aslında kendi tabirleriyle sizi “ÖYLE” gördükleri için acı çekiyorlarsa, onlar korkuyor ve size bu korkuyu bulaştırıyorlarsa, sonsuz güvendiğiniz sağlık personeli ağrıyla ilgili “kesinlikle daha fazla olacağından ve sizin dayanamayacağınızdan” söz ediyor, sırt üstü yatmak zorunda bırakılıyorsanız, rahminiz bebeğinizi doğurmak için çalışırken daha fazla ağrı hissedebilirsiniz.
Doğum yapmak 85 kilometrelik bir dağ yolunda trekking yapmak kadar yorucu bir süreçtir. Siz bu süreci susuz ve aç olarak göğüslemeye çalışırken yan odada doğuran diğer kadın hastane yemeği yiyip, su içebiliyorsa, sık sık farklı kişiler tarafından vajinal muayene olmak zorunda kalıyorsanız ve bu kişiler kabaysa, gereksiz yere rutin uygulanan medikal müdahalelere maruz kalıyorsanız ve suni sancı alıyorsanız ağrı hissiniz artabilir..
Bilgisizlik korkuyu peşi sıra getirir ve doğum sürecinde korku varsa, adrenalin de var demektir. Adrenalin gerginlik yaratır, gerginseniz ağrı hissiniz artar ve ağrı arttıkça korkmaya devam edersiniz... Bu döngünün durmadan devam ettiği doğumlada kadınların ağrı hissi artar.
Yukarıda yazdığım ve belki unuttuklarım da vardır, annenin doğumdan korkmasını ve bedeninin otomatik olarak adrenalin salgılamasını tetikler. Rahim daha ağrılı çalışmaya başlar ya da bir süreliğine çalışmaktan vazgeçer ve doğum durur... Böyle hikayeler duyanlarınız ya da bizzat deneyimleyenleriniz olmuştur; “altı saat bekledik hiç açılma olmadı...” Benim aklımdan hemen acaba anne nasıl bir ortamda altı saat geçirdi, etrafında kimler vardı, rahat mıydı, korkuyor muydu vs. vs. sorular geçer...
İşin özü ağrı algısını çevresel etkenlerin arttırdığını fark etmek, iki, üç sefer nefes çalışması yaparak ağrıyı yok edemeyeceğinizi bilmek ve zaten doğumda hissedilen ağrı, sancı, baskı, (doğumuna girdiğim bir anne akım diyordu) o his herneyse, onunla barışmak, o hislerin bir amaca hizmet ettiğini bilmek, her sancıda bebeğine yaklaştığını hatırlamak ve doğumda destek almak!
Bu destek için istersen bir doula bul, istersen kocanı, kardeşini, arkadaşını destekçi olarak al ama onlar da doğum sürecini ve bu yolda sana nasıl destek olacaklarını, ufacık çevresel değişiliklerle doğuran kadına ne kadar büyük yardımlar yapabileceklerini öğrensinler...
YORUMLAR