Kadın doğum uzmanına sevgilerimle
Biz kırkbeş İçsel Doğum Doulası olarak ev hanımıyız, yoga eğitmeniyiz, öğretmeniz, psikoloğuz, reklamcıyız, fizyoterapistiz, anneyiz, kadınız ve diğer kadınların doğumlarını güzelleştirmek için buradayız.
Bizler siz doktorların işlerine asla karışmayız. Şunu yap, bunu yapma demenin haddimize olmadığını bilecek kadar aklımız başımızdadır, mesleğimizin gerekliliklerini biliriz. Etik ve mahremiyet kurallarımız var. Bu kurallara uymazsak sertifikamızın iptal olacağını, İçsel Doğum’dan çıkartılacağımızı ve doulalık yapamayacağımızı biliriz. Görev ve sorumluluklarımızın farkındayız. Kadınlara doğum öncesi, doğum süresince ve lohusalık döneminde fiziksel, duygusal ve bilgilendirici destek veren eğitimli kadınlar olarak anneleri şunu yap, bunu yapma, epidural alma, epizyotomi asla yaptırma, sakın su keseni açtırma, sezaryen sakın olma gibi mesleğimizle uzaktan yakından alakası olmayan tavsiyelerde ve yaptırımlarda bulunmayız. Bizler kadınları tüm seçimlerinde desteklemek için doğum alanındayız.
Aileleri kadın doğum uzmanlarına karşı kışkırtmayız. (Doğum yapacak olsam belki sizin benim doktorum olmanızı tercih etmem ama.) Kendi doktorum olarak sizi seçmeyecek olsam dahi sizi tercih etmiş, sizinle rahat etmiş ve size güvenmiş ve benden destek istemiş bir kadını asla kendi fikir ve yargılarımla zehirlemem. Herkes kendi seçim ve fikirleri ile mutludur. Bir başkasının ona empoze etmeye çalıştığı şeyler ancak kafa karıştırır, güven sarsar. Ayrıca doğum yapacak bir gebenin kendinden sonra doktoruna sonsuz güveninin, doğum deneyimini, doğum deneyiminden alacağı memnuniyeti ne denli etkilediğini bilirim. Benden doktor önerisi isteyen kadınlara bile asla tek bir doktorun adını vermem. Her insan kendini farklı biri ile rahat ve güvende hissettiğinin farkındayım.
Bizler şarlatan, büyücü, cadı falan değiliz ama plasenta ile ilgili yayınlanan makaleleri, kitapları okuruz, sonra plasentasını kapsüllemek isteyen anneye yardımcı olacak birilerini önerebiliriz. Plasentasını yiyen kadına deli gözüyle bakmayız.
Artık tüm dünyada tanınan, yaklaşık yirmi senelik modern bir mesleğin Türkiye’deki öncüleriyiz. Ve biliyoruz ki değişim süreçleri sancılı olur. Değişim süreçleri, düzen bozar. Yeni bir canın dünyaya gelmesi gibi zaman ister, sabır ister...
Doula mesleği yeni yeni tanınmaya başladığı için bizlerin ne yaptığını bilemeyebilirsiniz, anlamayabilirsiniz ve haklısınız da. Doğum ile haşır neşir olan herkes sabrın ne demek olduğunu bilir. Bizler sabır, sevgi ve empati ile doğumlarda kadınlara, eşlerine; dolayısıyla sizlere ve diğer sağlık personeline destek için varız. Bin defa anlatsak bile yine doula ne yapar, ne yapmaz diye; bıkmadan önümüze gelene yine anlatırız.
Her anne doula ile doğum yapacak diye bir kaide olmadığı gibi, her doktor da doğumuna doula kabul edecek diye bir kural olmadığının farkındayız... Bizler şapkadan çıkan tavşan gibi aniden doğumda karşınıza çıkmayız. Önce anneye bir douladan destek almak istediğini ve sizin bu konudaki görüşünüzü sorarız. Ve siz olumlu cevap verirseniz doğuma kadar geçen süre zarfında annenin sizinle olan bir muayenesine katılıp kendimizi size tanıtırız. Benim yaşadığım bazı tecrübelerde saksı, vazo ya da koltuk gibi hissettiğim ve bazılarında da “doula sen misin, eee doğuma hazırlanmak için neler yaptınız anlat bakalım” soruları ile karşılaştığım zamanlar oldu. Başlarda hayalet gibi görünmez olmak, saksı yerine konmak üzdü biraz ama zamanla, karşımdaki kişiyi anlamaya çalıştıkça kendimi daha iyi hissettim. Ve belki içinizden “şimdi nereden çıktı bu dola mıdır, dula mıdır nedir... İşime karışmasa bari... Bir yıl eğitim alıyormuş, biz o kadar sene boşa mı okuduk... Boş işler bunlar... Para tuzağı... “ diyor olabilirsiniz…
Sonra doğum başlar ve bir de bakmışsınız ki, aslında fena da olmuyormuş. Bir sorun çıkmıyormuş. Herkes mutlu, güvende, rahat, gevşemiş, sağlıklı, huzurlu; ben yine saksı olurum n’olcak!
Şunun da farkındayım; beş parmağın beşi bir olmaz! Farklı farklı ekollerden gelen doulalar doğumlara katılmaya başladığından sorunlar da yavaş yavaş kendini göstermeye başlayabilir. Bizlerin arasında da kendini bilmeyen, etik ve mahremiyet kurallarına uymayan, yeni bir meslek olarak en iyi şekilde tanıtmaya çalıştığımız doulalığı kavrayamamış kişiler olacaktır. Ama bir kilo elmanın biri kurtlu diye tüm torbayı atacak değiliz!
***
Gelelim madalyonun diğer yüzüne. Günümüz şartlarında bir kadın doğum uzmanı olmak gerçekten çok zor. Uzun çalışma saatleri, hastane kotaları, çalışma zorlukları, yaşanan stres, omuzlara binen sorumluluklar… Söz konusu insan hayatı, ötesi yok! Örneklerini görüyoruz gebeye bir şey olsa, olan doktora oluyor. Doktorların hakları kanunlarla korunmuyor. Onlar için herşeyin güllük gülistanlık olmadığının farkındayız ama annenin doğumda alacağı doula desteği onların işini zorlaştıracak ya da risk faktörünü arttıracak bir durum değildir. Aksine, yapılan araştırmaların da gösterdiği gibi, doulaların doğumları kolaylaştırdığı, acil sezaryen ihtiyacını azalttığı gibi bir gerçek de var!
Son sözüm bir doula olarak değil de, sadece bir kadın olarak; doğumda daha önceden tanıştığım, zaman geçirdiğim, doğuma hazırlandığım birinin benim elimi tutması, tüm doğum sürecimde sadece bana kesintisiz destek olması, tecrübesi, bilgisi, sakinliği; bana ve doğuma olan inancıyla yanımda durması, doktorum ve diğer sağlık personeliyle de uyum içinde çalışması fikri harika hissettiriyor. Çünkü her kadın, hayatın birçok alanında olduğu gibi, doğumda da istediği ve ihtiyaç duyduğu desteği görmeyi ve talep etmeyi hak ediyor.
YORUMLAR