Doğumda cici kız olmak...
Bir kız çocuğu büyürken her yönüyle başkalarının gözünde cici kız olabilmek için yetiştirilir. Pembe eteklerle kız gibi oturur, bacak bacak üzerine atar, ayıp yerleri görünmez, öyle erkek çocuklar gibi bağırmaz, sesi fazla yükselmez, yoksa onu kimse sevmez! Söz dinler, ona ne deniliyorsa harfiyle yapar, uslu bir kız olur, kız gibi ağlamaz, ev işlerine yardım eder, bebekleriyle oynar…
Ahlak anlayışının bacak aramızda aranıldığı bu ülkede kız olarak dünyaya gelmek, hayata erken yaşta başlamak demek! Dişi olarak bedeninden, cinselliğinden utanmak, onu gizlemeye çalışmak demek...
Sonra bir gün o kız çocuğu büyür, evlenir ve hamile kalır. Yıllardır sakladığın her yeri ona inat büyüyüp, belirginleşmeye başlar. Koca koca memeleri, şekilli kalçaları, kocaman bir göbeği; kocasıyla seviştiğini tüm mahalleye bağırır durur. Günler gelir geçer, korkularıyla birlikte içindeki bebek de büyür ve doğum başlar. O güne kadar ağdasını muhakkak yaptırmıştır çünkü kıl ve tüy tamamen ayıptır! Annesinin anlattığı gibi ne kadar acı çekerse çeksin çıtını bile çıkartmayacak, utanacak, sıkılacak, içine atacak, söyleyemeyecek, açamayacak, bırakamayacak, kımıldayamayacak ama cici kızlar asla sorun çıkartmaz, ona ne söyleniyorsa harfi harfine yapacak.
Oysa doğum bir kadının eğer izin verir ve verilirse belki de hayatında ilk defa tamamen özgür ve anda olduğu halidir. Her zamankinden çıplaktır, sesi gür çıkar, zamansız yere kimseyi umursamadan ağlar, bir bakarsın kahkaha atar. Birine sinir olursa odasından kovar, bağırır, küfür eder. Kimsenin ne dediği, hakkında ne düşündüğü önemini yitirmiştir. Dışarıdan nasıl göründüğünü takmadan bedenini dinler, o ne diyorsa öyle yapar. Gözlerini kapar, duymaz, dinlemez ama kaybolmaz da… Algıları belki de bugüne kadarki en açık halindedir.
Bir bakarsın dans eder ya da şarkı söyler. Kocaman kalçasıyla sanki oryantal yapar gibi daireler çizer, bir bakarsın aslan gibi kükrer, bir bakarsın eşine sarılmış sessizce nefesler alır. Çıplaklığından utanmaz, içinden gelen sesleri engellemeye çalışmaz. Gelen tüm duygularla, hislerle, doğumun yoğunluğuyla ve içinden çıkan her şeyle bir olup akar. Bastırıla bastırıla turşuya çevrilen dişiliği doğum sırasında tavan yapar. Eğer izin verirse ve etrafındakiler tarafından izin verirlerse doğum su gibi akar.
Sana tavsiyem konforlu bir doğumun hayalini kuruyorsan önce özgür olmalısın. Ruhunu, bedenini, duygularını, sesini, gözyaşlarını, yargılarını, söylediklerini ve söylemediklerini özgür bırakmalısın. Cici kız olmayı bırak, kendin ol, içinden gelen ol...
YORUMLAR