Otomatik pilottan çıkış

“Dünyada hiç bir şey bir insanoğlundan daha zor değildir. Tüm insanlar sinir bozucudur. İnsanlar savaşmaya sevgi göstermekten daha çok eğilimlidir. Kötü anılar, hafızamıza iyilerden daha çok kazınırlar. İnsanlar ciddi mesai isteyen, neyi neden yaptığını bilmeyen, bilgiye değil tecrübeye göre davranan varlıklardır. Günlerinin %99’unu otomatik pilotta geçirirler.”

Kurşun gibi bu salvoların her biri Stan Tatkin’in yıllarla damıttığı çalışmalarından yansıyordu barkovizyona geçtiğimiz Cuma günü. HT Hayat’ın düzenlediği #wired4love semineri için Türkiye’ye gelmiş, partnerini sevmek isteyen herkesi sıkı sıkı kalemine sarılmak zorunda bırakmıştı Tatkin.

Salonun 85’si kadınsa yaklaşık 15’i erkeklerden oluşuyordu ki, bu aslında ilişkilerde neden sorun yaşadığımızı bence en açık nedeniydi.

Sorun çocuk doğuran, evin bekasından sorumlu olan, iş yerinde hemcinsiyle kapışan kadının, eve döndükten sonra kadın olması gerektiği, bunu bilmesi ama yapacak gücü tükenmiş hücresinde bulamaması ve fakat yine de üstesinden gelmek istemesiydi.

Oysa bir ilişki için kadın kadar erkek de gerekliydi ve onlar işyerlerinde uzun süre kalıp evi asıl geçindiren olmanın bedelini, hayatın diğer tüm sorumluluk alanlarından istifa ederek ödüyor –ödetiyor mu demeliydim yoksa- ve böylece salondaki yoklamadan da muaf sayılıyorlardı.

Acı mı oldu?

Benim eşim böyle değil diyorsan, sen ana sayfadaki moda köşesinde değerlendir vaktini sevgili okuyucu. Sobe dediysen devam edelim.

Stan Tatkin bir ilişkinin sevgililik boyutunda devam edebilmesi için güzel önerilerde bulundu bulunmasına da, onun söylediklerini bu salonda olmayan adama değil yaptırmak, bahsini açmak bile dalga konusu olmaya cesaret etmek demekti.

Peki nasıl çıkacağız bu işin işinden diye kara kara düşünen hemcinsimle ben ne yapacaktım? Her zaman yaptığımız şeyi. Hedeftekini değil, onu değiştirecek koşulları değiştirecektik.

Stratejisini sevdiğim hatun kişi için ‘nasıl’ı hayli detaylı. Haftaya ayrı bir yazıda açılsın kutu.