iPhone 5S ve “dijital” güvenlik mucizesi
Apple 20 Eylül 2013 günü, iPhone 5S’i ABD’de satışa sundu. Teknoloji sponsorum da sağ olsun aradan birkaç gün geçmişti ki cihazı bana temin etti. İleride cihazı ilk kullananlardan biri olduğum hakkında şüpheye yer vermemek için hemen “tarihi” anı Instagram hesabımda ölümsüzleştirdim tabii…
Haftalar önce 5S’in özellikleri ilk açıklandığında “parmak izi” okuma özelliği herkesin olduğu gibi benim de dikkatimi çekmişti. Google “Gözlüğü” ile ilgili yazılarımdan sonra, “Bir ‘gol’ de Apple’dan yedik!” dedim…
Efendim, parmak izi okuyucusu bizim iyiliğimiz içinmiş, konforumuz içinmiş, güvenliğimiz içinmiş. İçinmiş de içinmiş…
Tabii, akıllı telefonumuzda 4 haneli (hadi 4 haneyi geçtik, “8 haneli” diyelim) parolayı girmek o kadar zor ki, parmak izi okuyucusu hayatımıza tarif edilemez bir kolaylık getirdi! Bir de telefonumuzun güvenliği durumu varmış. Telefonumuza şifre girerken birisi şifremizi görebilir ama parmak izimizi kimse taklit edemezmiş…
Yoksa eder mi?
Bugün Youtube’a girdiğiniz zaman, başlangıç seviyesinde İngilizce biliyorsanız diğer cihaz ve programların olduğu gibi iPhone 5S’in de “hack”lenmesi (kırılması) ile ilgili yüzlerce video bulabilirsiniz. Art niyetli kişilere “yardımcı” olmamak için detay vermiyorum. Günahı, Youtube’a videoları yükleyenlerin başına…
“Youtube’da, neden Türkçe değil de İngilizce arama yapıyoruz?” derseniz o başka bir yazımın konusu ama yeri gelmişken özetlemeden de geçemeyeceğim… Maalesef biz Türkler, bilgiyi paylaşmayı sevmiyoruz. Youtube’daki iPhone 5S’le ilgili ABD’den yüklenen videolara bakarsanız, cihazın satışa çıkmasından 45 dakika sonra yüklenenler olduğunu görebilirsiniz. Videoyu yükleyenin niyeti iyi ya da kötü, konu bu değil… Videoyu yükleyecek kişi daha önceden bunun çalışmasını yapmış, hazırlıklarını tamamlamış… Hangi ara telefonu aldın, hangi araçla, hangi yoldan videoyu kayıt edeceğin yere yetiştin de 45 dakikada kaydı tamamlayıp Youtube hesabına ekledin! Bizim forumlarımızda ise bilgi paylaşımı, yabancı forumlardan kopyala ve yapıştırın çok ötesine gitmiyor maalesef…
Gelelim 5S’in parmak izi “mevzu”na…
4 yıl önce bir arkadaşımın evinde yatıya kaldığım gece, eve hırsız girdi. Sabah fark edince hemen polisi aradık. Hırsızlık ile ilgilenen ekip geldi, birkaç soru sordular. Parmak izleri alınırken, benim de parmak izimin alınacağını söylediler. Arkadaşım hemen gerek olmadığına dair müdahale etse de, prosedür buymuş. Verdim parmak izimi ama çok üzüldüm tabii. Hâlbuki ne olacak, alt tarafı parmak izi…
Şimdi bugün yaşadığım duruma bakın… ABD’li hiç tanımadığımApple şirketine, kendi gönül rızamla sevine sevine parmak izimizi kayıt ettiriyorum!
Dün ses kayıtları, bugün parmak izleri, yarın görüntü kayıtları derken, tüm dünya “dijital” ortama aktarılıyor ve hatta aktarıldı…
Bazılarımızın “Güvenlik ve terör olaylarını engelleme amaçlı gayet mantıklı bir hareket” dediklerini duyar gibiyim. Her ne kadar katılmasam da, iyimser bakış açısı ile fikir doğru.
Siz şimdi biraz kötümser olun… Dünya nüfusunun hızla arttığını, ekonomik, sosyal, doğal, yeraltı vb. kaynak pastalarının her geçen gün “dilim”lerinin küçüldüğünü düşünün.
“Mutluluğumuz, huzurumuz, refahımız, yaşam kalitemizin yükseltilmesi” için dijital ortama aktarıldık… Sakın aynı “İyimser!” nedenlerle yakında cep telefonlarımızı, kredi kartlarımızı, sağlık bilgilerimizi, hatta kullandığımız ilaçları vücudumuzda bir “chip”te taşıyacak olmayalım!
“Kaynaklar da tükeniyor” demiştik ya…
“Keşke dünya nüfusu bu kadar kalabalık olmasaydı” diye aklınızdan geçmedi mi?
Herkesin vücudunda birer “chip” varsa dünya nüfusunu “azaltmak” için ateşli silahlara ve kanlı savaşlara artık gerek kalmamış olabilir mi!
Neyse vaz geçtim, siz düşünmeyin… Yaşanacaklara engel olmamızın hiçbir yolu yok… Sistem bu…
Ben iPhone 5S’ime büyük bir gururla parmak izimi verdim…
Haftaya buluşmak üzere…
Sevgimle kalın…
YORUMLAR