Bir komik Adem…
Gözleri, kulakları, elleri, ayaklarıyla,
han, hamam, apartman ve konaklarıyla,
çatal, bıçak, tabak ve bardaklarıyla,
16 sayfaları, baskı makinaları –tanklarıyla,
yamak ve yardaklarıyla
hücuma kalktılar!
Hele içlerinde öyle bir tanesi var,
öyle bir tanesi var ki:
İnsanın yüzüne öyle bakar,
öyle melül bakar ki:
toka edersin eline hemen papelini
ve sıkar sıkmaz onun belini
sivri dilli, zilli bir bebek gibi çırpar elini...
O bir komik ademdir.
Portakal Oğlu zademdir.
*
Han, hamam, apartman ve konaklarınızla,
çatal, bıçak, tabak ve bardaklarınızla,
yamak ve yardaklarınızla
hücuma kalktınız!
Hak varsa eğer,
hücuma kalkmak hakkınız...
Efendiler,
ikinizle teker teker
paylaştık kozumuzu!
Şimdi sıra onun,
gelsin o!
Gel,
Sen:
itlerini öne itip
karanlıkta yol kesen hatip!
Sen:
Beşinci Mehmedin saltanatını,
Halifenin altın nallı kır atını,
papellerin kat katını
ve teneke suratını,
doldurup torbana
sıska sırtında taşıyorsun...
Torbana doldurmak için yaşıyorsun.
Bana gelince,
ben:
geniş omuzlarımda dimdik bir kelle taşıyorum.
Ve yaşıyorum;
kellemin
içindeki
için...
...Devamı var...
…
Çıkmak istediğim yaldızlı bir merdiven yok.
Kalbimin elinde ipekli eldiven yok...
Çıplak bir yumruk gibi kalbimi soymuşum.
Kellemin içindeki için, kellemi koymuşum
***
Bu satırların yazılmasının üzerinden nereden baksan seksen yıl geçmiştir herhalde.
Yazarı ise tam 50 sene önce bugün, 3 Haziran 63’te göçmüştür.
Onun anısına, bugünkü köşemi, onun satırlarına ayırdım...
İsteyen istediği gibi okusun Nazım Hikmet’i...
Ben...
Bıraktım direnişin alkışlarına 1 Haziran 2013’ü...
YORUMLAR