Hakir liste...

Bir... Camdaki gölgelerin sade suyla, çerçevesindeki lekelerin cifle çıktığını keşfettiğimden beri;

tercihen anne olmamışken, annelik hakkında şirazesinden çıkmış atıp tutmalarla döşenenleri

ve

anne olup da, söz edecek konu yoksunluğuna düşmüşçesine çocuğunu yere göğe sığdıramayan memelileri

çok fazla umursamamaya uğraşıyorum, ama...

İki... Yerlerin bir miktar arapsabunlu suya batırılmış eski bir havlu parçasını eline alıp bittabi dizlerin üstüne çökerek yapılınca temizlendiğine ikna olduğumdan beri;

hayatında hiç çalışmamışken, çalışan kadınlar hakkında ileri geri lafazanlık taslayanlara

ve

eve mahkum edilmiş kadınları çekiştirerek eleştiren çalış(m)an ötesi hemcinslere

çok fazla takılmamaya uğraşıyorum, ama...

Üç... Halıyı ancak sopayla döverek en iyi şekilde tozundan arındırabileceğimi denemek zorunda kaldığımdan beri;

sosyo ya da ekonomik her konuda suçlunun kadın olduğunu söyleyen, suçunu da -"Kadının birinci görevi ev kadınlığı ve annelik" mantalitesini iliştirerek- çalışıyor olmasına dayandıran errrkek köşeciler

ve

doğum yapma ihtimali mümkün olmamasına karşın kürtajla sezaryene ilişkin ahkam kesiciliği zevk haline getirmiş habire çocuk isteyen büsbüyük amcaları

çok fazla önemsememeye uğraşıyorum, ama...

Ama... Yapamıyorum... Olmuyor...

***

Haftanın notu:

Ankara’da ‘nesli tükeniveresi’ yine iş başındaydı.

Mehtap sekiz yıllık kocasının dayaklarından usandı ve boşanmak istedi. Ama kocası ölümle tehdit etti. Mehtap çağrılı korunma sistemine ‘üye’ oldu. Velhasıl, kocası Mehtap’ı kaçırdı. Polis, Mehtap’ın cep telefonu sinyaliyle bulunmasını isteyen aileye “Siz ‘Arka Sokaklar’ dizisini fazla izlemişsiniz!” dedi. Kocası Mehtap’ı öldürdü. Bir gazete; ‘Kadına şiddete bir şehit daha’ gibi abuk bir başlık attı. Bir başka gazete adamın yüzünü mozaikledi!