Ne okursan o’sun
Türkçeye ‘Mesajınız Var’ adıyla çevrilen, Meg Ryan ve Tom Hanks’in başrollerini paylaştığı klasik bir romantik komedi ‘You’ve Got Mail’ isimli filmde, Meg Ryan’ın gazeteci sevgilisi, zincir kitapçının varoluşunu tehdit ettiği küçük bağımsız kitapçıyı desteklemek için yazdığı bir makalede ‘You are what you read’ diyordu – ‘Ne okursan o’sun.’
Karanlık kafaların bu gerçekten korkuyor olmalarından mütevellit, sürekli aydınlık şeylere müdahale ediliyor bu ülkede. Bir süre önce MEB’in çeşitli il müdürlüklerinin dünya klasiklerinden Fareler ve İnsanlar’a ve Şeker Portakalı’na sansürü gündeme gelmişti. Fareler ve İnsanlar’ın bazı bölümleri ‘gayr-ı ahlaki’ bulunmuş, Şeker Portakalı da ‘müstehcen’ olması sebebiyle kitabı okutan öğretmen hakkında soruşturma açılmıştı.
İşte bunlar hep ‘dindar nesil’ yetiştirmek yüzünden... Bizim gibi kibar bir deyişle ‘gelişmekte olan’ ancak kelimenin tam anlamıyla daha kırk fırın ekmek yemesi gereken ülkelerde eğitim sistemi sürekli iktidarların elinde oyuncak oluyor. Biri militarist rejimi pompalamak için yapıyor bunu, bir diğeri siyasal İslamcı hedeflerini yaymak için...
Şimdi de TÜBİTAK’ın en güzel işlerinden biri olan Erken Çocukluk Kitaplığı mercek altına alınmış. 3 yaş ve üzerine hitap eden ve çoğunluğu yabancı eserlerden çevrilen bu kitaplardan bazıları ‘Yahudilik ve Hristiyanlık dinlerine ait birtakım ritüellerin gösterildiği ve böylece Siyonist propaganda yapıldığı’na dair bir gazetede çıkan haberin ardından TÜBİTAK başkanı tarafından incelemeye alınmış. TÜBİTAK başkanı, gazetecinin ‘kültürel hassasiyeti’ne teşekkür etmiş ve 50 binden fazla kitabın, imha edilmesi amacıyla toplandığını belirtmiş.
Şaşırdım desem yalan olur. TÜBİTAK gibi, ‘Evrim teorisi’ ile ilgili yayınlarını da gözden geçiren ve yanlış hatırlamıyorsam yayımını durduran, yanından geçerken nefes almakta zorlandığımız Kurbağalıdere’nin suyu için geçtiğimiz günlerde ‘çay içilebilir’ raporu veren bir sözde bilim kurumunun bu hamlesi beni şaşırtmadı.
Şaşırtmadı ama üzdü.
Varsın o yayınlarda başka dinlere ait ritüeller olsun... Siz bu ülkede, bu dünyada tek başınıza olduğunuzu mu sanıyorsunuz?
Hiç mi başka dinlerden arkadaşlarınız, komşularınız, aile dostlarınız yok?
Diğer kültürlerin, dinlerin nasıl yaşadıklarını hiç mi merak etmiyorsunuz?
Bu farklılıkları çocuklarınızın öğrenmesinden bu kadar mı korkuyorsunuz?
Çocuklarınıza bu kadar mı güvenmiyorsunuz?
Kişisel olarak, bu ülkeden entelektüel alanda gelişim bekleme potansiyelimi –en azından yakın vadede- o kadar geriye çektim ki, ne TÜBİTAK’ın ne de bilmem kimin neyi yasakladığı beni şahsen ilgilendirmiyor. Çocuklarıma ne okutacağımı, neyi okutmayacağımı kimsenin dikte etmesine ihtiyacım yok, ben önüme bakıyorum.
Ben kendi çocuklarımı ‘kurtarırım’. Ancak bu sansürlerden ama bilerek ama bilmeyerek payını alacak olan kesim için gerçekten üzülüyorum.
YORUMLAR