Aşk kazanırsa...

Aile tanımının toplumdaki algısı anne, baba ve çocuklardan oluşuyor. ‘İdeal aile’ ise anne-baba ve biri kız, biri erkek iki çocuktan meydana geliyor. Bunu televizyon reklamlarından ‘şanslı annelerin kızı olur’ deyişlerine kadar hayatın her alanında görebiliyoruz.




Oysa aile olmak için mutlaka toplumun tanımladığı şablonlara uymak gerekmiyor. Etrafınıza bir bakın, boşanmış aileler (ve çoğunlukla bekar anneler), eşini kaybetmiş babalar, ikinci evliliğindeki eşinin çocuğuna anne-babalık yapanlar, evli olmadığı sevgilisinin çocuğunun her türlü duygusal ve fiziksel bakımını üstlenenler, biyolojik yollardan çocuk sahibi olamadığı için evlat edinenler, biyolojik yollardan çocuk sahibi olabildiği halde sahipsiz çocukları sahiplenenler göreceksiniz.




Bir de eşcinsel çiftler var. Çift olarak biyolojik yollardan çocuk sahibi olmaları mümkün olmasa da, gerek yumurta/sperm bağışı ve taşıyıcı anne yardımıyla, gerekse evlat edinme yoluyla kendilerine aile kuranlar...




İşte toplumda en fazla dışlananlar onlar... Her ne kadar toplumun ‘geleneksel aile’ tanımlarının dışına çıkan bekar annelere, evli olmayan çiftlere de baskı yapılsa da, eşcinsel çiftlerin aile olma isteği ve bunu uygulamaya geçirmeleri herhalde en çok tepki görendir.




Oysa bir insanın bir çocuğu yetiştirebilmek için o çocuğa hangi yollardan sahip olduğunun ne önemi var? Hele de biyolojik yollardan çocuk sahibi olması mümkün olmayan insanların maddi manevi onca yüke katlanarak aile kurmasına neden karşı çıkar insanlar?




Tek açıklaması: korku... Bizim gibi olmayanlardan korkuyoruz hep. Bizim gibi yaşamayanlardan uzak durmak istiyor, hatta herkes bizim gibi olsun, bizim gibi olmayanlar yaşamasın, olmasın istiyoruz. Bunun en aşırı uçtaki, en karanlık örneği bundan 22 sene önce Sivas’ta yaşandı. #UnutMADIMAKlımda




Amerikan Yüksek Mahkemesi’nin geçtiğimiz hafta aldığı bir kararla, eşcinsel evlilikler Amerika’nın genelinde yasal hale geldi. Daha önce belli başlı eyaletlerde geçerli olan eşcinsel çiftlerin evlenebilmesi uygulaması artık Amerika’nın tüm eyaletlerinde gerçekleşebilecek.




LGBTİ (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Transseksüel, İnterseks) bireylerin ‘Onur Haftası’ olarak kutladıkları ve Haziran ayının son Pazar günü bir ‘Onur Yürüyüşü’ ile taçlandırdıkları haftaya denk gelen bu karar, tüm dünyada geniş yankı uyandırdı.




Yüksek Mahkeme’nin bu kararı ‘başımıza taşlar yağacak, sonumuz Lut kavmine benzeyecek’ten, ‘Tünelin ucunda özgürlük var’a kadar değişen bir çapta tepkiyle karşılandı. Sosyal medyada birçok şirket profil fotoğraflarını gökkuşağı renkleriyle boyadı. Facebook’ta yüzbinlerce insan benzer bir şekilde konuya destek verdi.




Bu karara en çok karşı çıkanlar elbette dinci kesimdi. Sadece Türkiye’de de değil elbet. Kararın kabulünün ardından Amerika’daki dinci kesim sesini yükseltti, Cumhuriyetçi partinin bazı üye ve milletvekilleri Yüksek Mahkeme’nin bu kararını tanımayacaklarını söyledi. Uygulamada neler olacak, göreceğiz.




Türkiye’de de tepkiler çeşitliydi. İslamcılar gerek Onur Yürüyüşünü, gerek geçtiğimiz hafta konser vermek için Türkiye’ye gelen (ve Zorlu Center’daki konserin herhangi bir gerekçe verilmeksizin iptal edilmesi üzerine konseri Boğaziçi’ne alan) Boston Eşcinsel Erkekler Korosu’nun varlığını, kendi inançlarına saldırı ve hakaret olarak görerek adeta saldırı çığırtkanlığı yaparken, karara nötr ya da olumlu yaklaşan bir kesim ise Türkiye’de böyle sıcak karşılanmasına anlam veremediklerini söylüyordu.




Bu kesimin anlamadığı ise şuydu: Umut da, korku gibi bulaşıcıydı. Dünyanın öbür ucunda bile olsa, bir ülkenin, toplumun en dezavantajlı grubuna böylesi bir hak vermesi insanlık adına umut vericiydi.




Her ne kadar bu olayları takip eden Pazar günü LGBTİ Onur Yürüyüşü, bu sene baĞzı otoriter insanların gövde gösterisi yapması pahasına biber gazlarıyla, plastik mermilerle büyük ölçüde engellendiyse de, Türkiye genelinde onlarca belediyenin sosyal medyadaki profillerini gökkuşağına boyaması bundan birkaç sene öncesine kadar ‘hayaldi, gerçek oldu’ diyebileceğimiz bir gelişmeydi. Demek ki umut vardı.




Eşcinsel evliliklerin Amerika’da yasal hale gelmesi sosyal medyaya #LoveWins (Aşk Kazanır) etiketiyle yansıdı. Başta Amerikan başkanı olmak üzere birçok devlet yetkilisi bu etiketle paylaşımlar yaptı; Beyaz Saray o gece gökkuşağı renkleriyle ışıklandırıldı.




Amerikan Çocuk Doktorları Birliği’nin bu konudaki açıklaması ise olayın asıl boyutunu özetler nitelikteydi:




When #LoveWins, children and families win.




Yani




Aşk kazanırsa, çocuklar ve aileler kazanır.









YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.