Birbirinize iyi bakın
İlk bebeğime hamile olduğumu paylaştığım çok sevgili bir hocam bana ‘Şimdi birbirinize iyi bakmanız çok önemli...’’ demişti. "Eşinle birbirinizi ihmal etmeyin. Mutlaka zaman ayırın birbirinize..."
Bu ifadenin çok daha altı doldurulmuş halini geçtiğimiz hafta HT Hayat’ın düzenlediği ‘Mutlu İlişkinin Sırrı’ seminerinde dinledik.
Amerikalı ilişki ve çift terapisti Stan Tatkin ilişkilerimizde en çok göz ardı ettiğimiz ama en önemli olan şeyleri eğlenceli üslubuyla anlattı katılımcılara... ‘Keşke daha uzun sürseydi’ dedirten seminerde notlar aldım, ancak onları tek tek paylaşmaktansa seminerin bende bıraktığı tadı aktarmaya çalışacağım.
Öncelikle şunları şuraya koyalım:
Bir başka insandan daha zor bir şey yoktur.
Bütün insanlar sinir bozucudur. (Buna eşiniz ve çocuğunuz da dahil)
Sinir bozucu olmakla tehdit edici olmak arasında fark vardır.
İşte bu ‘tehdit edici olmak’ iki insanın arasındaki ilişkiyi karıştıran... Çünkü insan beyni savaşmaya, sevmekten daha yatkın (boşuna savaşma seviş dememişler demek ki...) Sinir bozucu insanları ya da sinir bozan durumları tehdit edici olarak algılayıp o şekilde tepkiler veriyoruz ya, işler o zaman çığırından çıkıyor hani... Hani ‘Bunda bu kadar çok tepki verecek bir şey yoktu ki?’ der ya karşımızdaki... İşte bunlar hep savaşmaya meyilli olduğumuzdan...
İlişkiler neden vardır biliyor musunuz? Mutlu olmak için. Birbirinden güç almak, yüklerini paylaşmak için. Yakın ve kalıcı ilişkilerde taraflar, birbirilerinin geçmişini paylaşmakla yükümlüdür, o geçmişte hiçbir payları olmamasına rağmen... Eğer taraflardan biri görevini yerine getirmiyorsa görevinden kovulabilir, kovulmalıdır da...
Zorla güzellik olmaz...
Zorla ilişki de olmaz.
İlişkiler gönüllülük esasına dayanır. Zorla yürütülmemelidir, yürütülemez de zaten. Bir ilişkide olmak, o ilişkiyi sürdürmek tercihtir.
İlişkiler neden ilk zamanlarda heyecan vericidir de sonradan alışkanlık haline gelir? Çünkü insan beyni yenilikleri, tuhaflıkları sever... Cicim ayları vardır hani... Biriyle ilk birlikte olduğunuzda ayağınız yere değmez mutluluktan... Onu göreceğiniz zaman içiniz içinize sığmaz... Sonra, o insanla kalıcı bir ilişki yaşamaya başladığınızda bu hisler geride kalmaya başlar. Çünkü kalıcı ilişki demek karşı tarafa ‘bağlanmak’ demektir. Tanıdık geldi mi? Karşı tarafa bağlanmak, ebeveynlerinizle olan ilişkilerinizi hatırlatır size... Artık bilgiyle değil, tecrübeyle hareket etmeye başlarsınız, özellikle de tehdit edildiğinizde... Yani öğrendiklerinizle, doğru olanla değil, geçmişin sizde bıraktığı izlerle verirsiniz tepkilerinizi... Mantıklı değil, içgüdüsel...
Bir insanla kalıcı bir ilişki yaşamaya başladığınızda siz ona sırtınızı yaslarsınız, o da size... Artık birbirinize bağlısınızdır, birbirinizden güç alırsınız. Aynı zamanda, birbirinizin yükü haline de gelirsiniz. İşin içine bir de geçmişten gelen güvensizliklerinizi, hayal kırıklıklarınızı, travmalarınızı da ekleyince karşı tarafın paylaşmak zorunda kaldığı yük artar.
Peki ne yapmalı? Kalıcı ilişkilere özen göstermeli... Mesela:
1. Göz göze, yüz yüze, ten tene iletişim çok önemli... Birbirinize önemli bir şey söyleyeceğiniz zaman mutlaka yüz yüze dönük olun. Konuştuğumuz kişinin yüzü bize dönük olmadığında, karşılıklı bakışmadığımızda, yan tarafımızda bıdı bıdı yapıyorsa örneğin, tehdit alanımıza giriyor. Savaş! Bu yüzden arabada yapılan önemli konuların sonu tartışmayla bitiyor. Önemli konuları arabada konuşmayın.
2. Birleşik dikkat – ikinizin de dikkatini toplayan bir şey hakkında konuşabilirsiniz. ‘Bebeğimiz ne güzel değil mi sevgilim? Köpeğimiz ne kadar da sevimli... Bu sahilde, bu ortamda seninle olmaya bayılıyorum!’
3. Üçüncü bir şeyi paylaşmak – Sizi heyecanlandıran bir konuyu sevgilinize aktardığınızda heyecanınızı paylaşıyorsa bu ikinize de iyi gelecektir.
‘Güvenli ilişki’nin üzerinde çok durdu Stan Tatkin. Nedir güvenli ilişki?
Eşlerin birbirlerini ilişkinin varlığıyla tehdit etmediği (‘Böyle yaparsan bu iş yürümez!’)
Sorunları hemen, hızla çözüme ulaştırmaya çalıştıkları (Bir sorunu çözmeyi, bir hatanızı telafi etmeyi ne kadar ertelerseniz o kadar büyür)
İlişkilerini üçüncü kişilerin varlığında korumaya aldıkları (çocuklarına karşı bile)
ilişkilerdir.
Güvenli bir ilişkide taraflar ilişkiyi her şeyden önce tutarlar. Çocuklarından... Kendi ebeveynlerinden... İşten, güçten, her şeyden...
Güvenli bir ilişkide taraflar yerlerinin doldurulamaz olduğunu bilir. ‘Ben onun en büyük hayranıyım, o da benim. Onu en iyi ben tanırım, beni de o...’
Güvenli bir ilişkiye sahip olmak demek, çocuklarınıza yeterince kaynak ayırabiliyorsunuz demektir. ‘Sen çocuklarla ilgilen, ben seninle ilgilenirim’ diyebilmelidir bu tür bir ilişkide çiftler... Düşünsenize, doğumdan sonra örneğin, bebekle fiziksel olarak da yapışık olduğumuz dönemlerde eşimizin desteği ne kadar önemli...
Seminerin benim için en can alıcı ve o günden beri uygulamaya geçirdiğim paylaşımı şu oldu: Eve dönüş ritüeli...
Eşiniz eve geldiğinde, ya da siz eve döndüğünüzde, önce birbirinize sarılın. Sizi karşılamak için kapıya koşan çocuklarınızdan, ayağınızın altında dolanan kedinizden, üzerinize atlayan köpeğinizden önce eşinize sarılın. Bunu sabah kalktığınızda da, akşam yatarken de yapın.
Tatkin’in eşi bir örnek verdi burada: ‘Bazen ondan önce kalkıp işe gitmem gerekiyor’ dedi. Öyle zamanlarda onu öpüp şöyle diyormuş: ‘Bana gülümse ki seni öptüğümü bildiğini bileyim’
Ne güzel, değil mi? Gözlerim doldu benim bunu duyduğumda...
‘İyi bakın birbirinize’ dedi Stan Tatkin. ‘Birbirinize iyi bakmakla sorumlusunuz, bunu çocuklarınıza borçlusunuz...’
Siz de birbirinize iyi bakın... Herkesten, her şeyden önce birbirinize bakın... Birbirinizin gözlerinin içine bakın... Gerisi sonra gelir.
YORUMLAR