Hepimiz Özgecan olabilirdik

Bazı genç insanların ani ve önlenebilir ölümleri onları ister istemez topluma mal ediyor.


Onlara sorsan, ailelerine sorsan öyle olmasını tercih etmezlerdi belki... Sıradan hayatlarını devam ettirmek isterlerdi. Günün sonunda, her şey olup bittikten, anne-babalar çocuklarını yitirdikten sonra toplumun onların acılarını biraz olsun paylaşması, öldürülen bu gencecik insanları sahiplenmesi belki de tek teselli...


Özgecan Aslan da bu genç isimlerden biri... Bir gün öncesine kadar kendi halinde bir üniversite öğrencisiyken, vahşice öldürülmesinden sonra tüm ülkenin adını haykırdığı, hayata dair kim bilir ne hayalleri, ne planları olan bir genç kadın... Şimdi adı, bu ülkede kadına karşı şiddette bir dönüm noktasını temsil ediyor.


Özgecan ilk değildi, son da olmayacak. Olmadı da... Hemen ardından Hüsne Aslan geldi. Sonra Akhisar’da cesedi yakılmış olarak bulunan, kimliği tespit edilemeyen bir kadın... Bunlar sadece basına yansıyanlar üstelik, kim bilir nerelerde neler var bilmediğimiz, duymadığımız...


Bu kadınların isimlerini ağzıma alırken, bu yazıda geçirmek için parmaklarımdan çıkarırken tuhaf bir hisse kapılıyorum ben... Bir gün önce nefes alıp veren bu kadınların isimlerinin ‘kadın cinayetlerinde bir çentik’ olduğunu teyit edermişçesine bu kadar kolay telaffuz ediyor olmak canımı acıtıyor. Öldürülmelerinde hiçbir payım olmamasına rağmen sorumlu hissediyorum onlara karşı... Ve aynı zamanda suçluluk duyuyorum.


Duyuyorum, çünkü onların yerinde ben de olabilirdim.


Çünkü bu ülkedeki her kadın gibi ben de taciz edildim. Sokakta, okulda, otobüste bakışlara maruz kaldım, laf yedim, ellendim. Başıma gelenlerin bu kadarla kalmış olmasının tek açıklaması ise şans... Ben Özgecan’dan, Hüsne’den, ve her gün her yerde şiddet gören, tecavüz edilen, öldürülen birçok kadından daha şanslıydım, nokta.


Çok merak ediyorum, erkekler bunun nasıl bir ağırlık olduğunu bilebilirler mi? Tanımadığın bir kadının önleyemeyeceğin ölümünün ağırlığını omuzlarında taşımanın ne olduğunu tarif edebilirler mi?


Bir tek ya da birkaç kişinin yanlışını bütün bir topluluğa mal etmek elbette doğru değil. Bu kadınların katillerinin faturasını tüm erkek milletine kesmek belki söz konusu değil... Ancak kadına şiddet uygulamasa ve prensip olarak karşısında dursa da kendisine doğumdan itibaren bahşedilen ayrıcalıkların sefasını süren her erkeğin, bugün bu toplumdaki kadın algısında parmağı, kadına karşı işlenen şiddet ve cinayet olaylarına istemeden de olsa katkısı var.


Ben biraz kırgınım etrafımdaki erkeklere... En yakınımdakilere bile... Bizler #sendeanlat’maya başladıktan sonra özür diliyor, bunca zaman görmediğinizi söylüyorsunuz ya hani... Bize yapılanları görmeniz için Özgecan’ın (ve öncekilerin, ve sonrakilerin) ölmesi mi gerekti?


Öfkeliyim... Bizlere yapılanlara... Kadın-erkek eşitliği anlayışı ‘kadınları dövmeyelim’le kısıtlı olup, erkek olmanın sefasını hiç düşünmeden süren tüm adamlara...


Ve endişeliyim... Kendi adıma... Etrafımdaki, sevdiğim, ve hatta tanımadığım tüm kadınlar adına...


O gün Özgecan’ın yerinde değildim belki ama yarın olmayacağımın garantisini kim veriyor bana?



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.