Kışlık domat yapımında değişik yorumlar...
Huyum kurusun gerçekten bir şey yapacaksam 10 farklı tarif okuyorum, sonra tamam diyip kendi kafamdan bir şeyler ekleyerek yeni tatlar yakalamaya çalışıyorum. Çocukluk hayalimdir Anthony Bourdain. Bizim Türk karşılığı Vedat Milör diyebilirim. Hem gezerler, hem yer içerler, hiç bir detay kaçmaz onlardan, dünyada bana kalırsa yapılabilecek en güzel iştir, keyiflidir, belki zordur da ama hayatta güzel ve kolay olan bir şey yok sanırım.
Kışlık konserve ve domates hazırlığı da aslında oldukça meşakkatli bir iş. Her sene ufak miktarda yapıp donduruyordum, kış gelmeden de tüketiyorduk, bu sene azimliyim, konserve yapacağım. Kızım ve eşim de bu fikre ortak oldular, düştük yollara. Yalıkavak pazarı pek güzeldi o gün, bolluk bereket, her yer domates. Her sene çanakkale domatesi aldığımız bir tezgah var köşede, fiyat da müthiç ucuz, daha da düşer gerçi, aldık 15 kilo kadar. Aynı günün sabahında yolumun üstündeki züccaciyeden 15 tane kavanoz bir de koca leğen almıştım. Leğen ne için mi ? Eşimin dahiyane zekasının ürünü hayatımızı kolaylaştıran aparat bu leğen. 15 kilo domatesi soysan bitmez, doğrasan tükenmez... Rondolasan ömür geçmez, 3.5 yaşındaki kızımız bu leğendeki domatesleri ezecekti... Şarap yapılırken üzümler bu yöntemle ezilmiyor muydu hem. Bir de ben domatesin kabuklarını pek severim, tadı beni rahatsız etmiyor belki kimi çıkıp diyecek ki kabuklu olmaz, ama oldu bir şekilde, keyifli de oldu.
Önce leğeni, sonra bir leğen domatesi sirkeli suyla yıkadık. Ardından kızı da yıkadık tertemiz domateslerin üstüne bıraktık, ne eğlence. Tabi domatesler sertçe, kilosu yetmedi, eşim eliyle sıktı domatesleri bazı bazı. O esnada ben pazardan diğer aldıklarımızı doğruyordum. Konserve sadece domatesten mi olacaktı, tabiki hayır, içine bir şey eklemeden durabilecek miydik, asla. Yeşil biber, kırmızı biber, maydonoz, dereotu, soğan, sarımsak, kereviz sapı...Ne isterseniz, aromatik olsun dedik biraz.
Tüm malzemeleri doğradım, bir süre sonra 1 leğen ezilmiş domatesim de yanımdaydı, keyif aldım ben bu işten, yemek yapmak, bazen terapi gibidir. Doğramak, kesmek, pişirmek... Dizdim tencerelerimi, aklıma estiği gibi pişirdim domateslerimi.
Yeşil biber, kereviz sapı, domates
Soğan, kırmızı biber, domates
Sarımsak, yeşil biber, domates
Bir sade, bir de baharatlı yaptık, kekikli, karabiberli, körili gibi...
Tercih sizin, mutfak sizin, dünya sizin. Her baharatla ayrı bir ülkeye gidiyorum kafamın içinde. Fas, afrika, hindistan, peru, italya, meksika...Her ülkenin her türlü yemeğini tatmak, geleneksel pişirme yöntemlerini öğrenmek isterdim doğrusu. Bizim bu kışlık konserve için de arkadaşımdan yardım aldım, bir de internetten araştırdım. Genellikle yağsız oluyor, sade yapanı da çok. Kaynayan sosları kavanozlara doldurup, hemen kapaklarını kapatarak, düz bir zeminde ters şekilde kapatıyoruz. Soğuyana dek kımıldamayacakmış. Kavanozlar da yeni, en azından kapakları yeni olacakmış ki hava almasınmış. Bir nevi kimya, doğrudur, çok güzel bir gıda saklama yöntemi, ben çok tuttum, bunlar güzel olursa, devamında seneye çok daha enteresan şeyler yapabilirim diye düşünüyorum, ne dersiniz, bence siz de deneyin.
Afiyet olsun, bol domatesli günler.
YORUMLAR