Uluslararası üne sahip isimlerle röportaj yapmanın zorlukları vardır. 15-20 dakikaya sıkıştırılmış konuşma süresince karşınızdaki ünlüye hiperaktif çocuk muamelesi yapmanız, organizatörden “Bitiriyoruz” uyarısı gelmeden ağzından birkaç laf almanız gerekir. Evvela “Bilimsel bir başarı yakalamışken şimdi pop star muamelesi görmekten sıkılmıyor musun” diye sordum. Halinden hayli memnun, “Hayır, hiç sıkılmıyorum” dedi. Karşınızda dijital çağın yeni ünlüsü Felix Baumgartner!


Aynı soruları cevaplamaktan bıkmış olmalısın. Klişe sorular sormamaya çalışacağım!

Ah evet, çok memnun olurum! O atlayıştan beri sürekli yollardayım ve hoş insanlarla tanışıyorum. Tom Cruise, Salma Hayek, Jennifer Aniston, Jeff Bridges, James Cameron gibi birçok ünlüyle tanıştım. 2 yıl önce, aya ilk ayak basan Neil Armstrong’la tanışmıştım, çok önemliydi. Ne yazık ki geçen yıl öldü. Bu insanlarla tanışmış olmak başardığım şeyden daha önemli.


Röportaj yerine dışarı çıkıp İstanbul’un tadını çıkarmayı yeğler miydin?

Röportajların sıkıcı olduğunu söyleyemem ama elbette burada bir hafta geçirip bu güzel şehri keşfetmeyi isterdim. İstanbul çok şey vaat ediyor. Harika bir mimarisi, “cool” insanları ve güzel restoranları var. Dün çok hoş bir restoranda yemek yedim.


Türk yemekleri nasıl?

Sevdim, baharatlı ve çok lezzetli. Ayrıca sağlıklı da...


İstanbul’a ilk gelişin mi?

Hayır, geçen yıl da gelmiştim. Boğaziçi Köprüsü’nden atlama planım vardı ama çok rüzgârlı olduğu için vazgeçmek zorunda kaldım.

"BM barış elçisi olacağım"


Atlayıştan sonra psikolojinde değişimler oldu mu? Rekorlar kırmak mı yoksa sıradan biri gibi yaşamak mı istiyorsun?

Rekorlar kırmak gibi bir takıntım yok. Önemli olan hayatın tadını çıkarmak. Bir amaca sahip olmak. İlle de ses sınırını aşmak gibi olağanüstü bir hedefin olması gerekmiyor. Çocukların varsa onları eğitirsin...


Artık uzay atlayışı yapmayacağını açıkladın. Yeni amacın ne olacak?

Bir süre başardığım şeyle ilgili konuşmak ve tecrübelerimi insanlarla paylaşmak istiyorum. Birbirimizi dinleyerek çok şey öğrenebiliriz. Neil Armstrong’u ya da James Cameron’u dinliyoruz çünkü büyük işler başardılar ve çok tecrübeliler. Fakat sözlerin tükeneceği bir gün gelecektir.


O gün geldiğinde ne yapacaksın?

Gelecek için, cebimde ne olduğu önemli. Kaptan pilot lisansım var. Helikopter pilotluğu yapmayı düşünüyorum. Ayrıca Birleşmiş Milletler’den elçilik teklifi aldım.


Teklifi kabul edecek misin?

Evet, çünkü genç kuşakla çalışmak istiyorum. Çocukların çoğu yolunu kaybetmiş durumda, hayatta hiçbir amaçları yok. Dünya doğru yöne doğru gelişmiyor, geriye gidiyoruz. Yolsuzluklar, finansal krizler artıyor. Bunu değiştirmemiz gerek. Dünyayı dolaşıp çocuklara “Ben başardıysam siz de başarabilirsiniz” demek istiyorum. Ban Ki-mun ile uzun uzun konuştuk ama biraz daha zamana ihtiyacım var.


Politika planın var mı?

Hayır, politikaya bulaşmak istemem!


Yükseklik ve başarı takıntının çocukluğunla ilgisi var mı?

Evet, olabilir. Benden bir yaş büyük bir erkek kardeşim var. Çocuklukta ve gençlikte büyük rekabet içindeydik. Kendimi ispatlamak zorundaydım.


Bir keresinde kardeşin paraşütünü erken açmış, yere çakılmışsın. Kasten miydi?

Bilmiyorum, olabilir ama bunun cevabını vermek çok zor. Onun şimdi bambaşka bir dünyası var. Şef oldu.


Ünlü bir şef mi?

Hayır, o kadar başarılı değil.


Atlayışın yan etkileri var mı?

Renk duyumu kaybettim. O günden beri siyah-beyaz görüyorum.


Gerçekten mi?

Hayır, şakaydı! Ama bu şaka yüzünden bir keresinde çok utandım.


Ne oldu?

6 ay önce, Robbie Williams ile Graham Norton’ın Londra’daki şovuna katıldım. Robbie Williams da aynı soruyu sordu ve renk duyumu kaybettiğimi söyledim. Sonra menajeri geldi ve “Robbie’nin doğuştan renk körü olduğunu, siyah-beyaz gördüğünü biliyor musun” dedi. Milyonda bir rastlanan bir vaka ama şaka yapmak için yanlış kişiyi seçmişim! Büyük pot kırdım, çok utandım. Neyse ki sinirlenmedi.


Yerçekimi (Gravity) filmini seyrettin mi?

Hayır, henüz seyredemedim, güzel miydi?


Evet, seversin. “Her şey planlanmıştı, ölüm tehlikesi yoktu” diyorsun. Yine de “ölmeden önce yapılacaklar” listesi çıkarmış mıydın?

Hayır, hayatta kalabilmek için yapmam gerekenlere odaklanmak zorundaydım.


Yeme içme?

Listelenmişti zaten. Neil Armstrong sürekli et ve yumurta yediğini söylemişti. Ben de durmadan somon balığı ve pirinç pilavı yedim.

Tehlikeli işin sevgili bulmanı zorlaştırıyor mu?

Hayır, ne iş yaptığımı baştan biliyorlar zaten!


Kız arkadaşın ne tepki veriyor tüm bu olup bitene?

Dayanamadı ve 2 ay önce beni terk etti!


Neden?

Çünkü işlerim kontrolden çıktı. Sürekli seyahat ediyorum, hiç zamanım yok. Uçaklar ve oteller arasında yaşarken ona yeteri kadar zaman ayıramadım, sağlıklı bir ilişki yürütemedim.


Rekor Adam

Geçen perşembe Çırağan Sarayı’nda düzenlenen BrandWeek İstanbul için gelen Felix Baumgartner hakkında birkaç bilgi:


  • 1969 Avusturya doğumlu. İlk atlayışını 16 yaşında gerçekleştirdi.

  • 1999’da Malezya’da Kuala Lumpur’daki Petronas Kuleleri’nden paraşütle atlayarak dünya rekoru kırdı. 2003’te

  • Manş Denizi’ni özel bir karbon fiber kanatla hava dalışı yaparak geçen ilk insan oldu.

  • Rio de Janeiro’da Kurtarıcı İsa heykelinden atlayarak 39 metre ile dünyadaki en alçak atlayışı gerçekleştirdi.

  • RedBull Stratos atlayışına 7 yıl hazırlandı. Üst düzey önlemler sayesinde ölüm riski neredeyse hiç yoktu.

  • 14 Ekim 2012’de 39 bin metreden dünyaya atlayıp en yüksekten ve en hızlı serbest düşüş rekorunu kırdı. Ses duvarını aşan ilk insan olarak tarihe geçti.

  • Atlayıştan önce hastalık kapmamak için 2 hafta boyunca aynı restoranda somon ve pirinç yedi. Atlayışta ses duvarını aştığını fark etmedi. Kırdığı rekorun ardından emekli olmaya karar verdi.

  • Önümüzdeki 10 yıl boyunca bu rekorun kırılamayacağına inanıyo.

Röportaj: Kübra Par



YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.