Kıraç’la çalışmalarını sürdürdüğü stüdyosunda bu hafta sevenleriyle buluşturduğu single’ı “Beddua”yı konuşmak için buluştuk. Bağımsızlıktan çözüm sürecine ve Fenerbahçe sevdasına kadar her şeyi konuştuk...


Dijital platformda dinleyicileriyle yeni buluşturduğu single’ı “Beddua”yı konuşmak için buluştuk Kıraç’la. Müzik konuşalım derken laf hep gündeme geldi. Bir de yakında onu yönetmen koltuğunda görürseniz şaşırmayın. Hayalini kurduğu bir film projesi var.


Derindekiler albümünden sonra 2 yıl ara verdiniz. Sonra neden single çıkardınız?

Akabinde yeni şarkılar gelecek. Yaza bir şey yapmadan girmeyelim dedik. Sonbaharda belki albüm gelir. Yaz konserlerimizde söylemek istiyorum bu şarkıları.

"Ben sertleşmiyorum toplum yumuşuyor"


Beddua adı biraz ağır değil mi?

Aysuda Zeren’in şarkısı. Daha önce onun “İstanbul Saklasın Bizi” şarkısını söylemiştim bir dizi için. Çok beğenildi. “Beddua”yı da biz tanışmadan, bir gün ben söyleyeyim diye yapmış. “Bu şarkının sözleri benim için fazla, ben beddua etmem” dedim. Ama onun başından geçen bir hikâye olduğu için bende çok samimi duygular uyandırdı. Çok da güzel şarkı.


Çıkardığınız her albüme “çok sert” tepkisi aldığınızı söylemiştiniz. Üstüne Beddua...

Aslında çok sert değil.


Kaleminiz ne zaman yumuşar?

Herhalde böyle gidecek. Ben hayata mutsuz bakan biriyim. Netliği seviyorum bir de. Bana kalırsa ilk albüm Deli Düş bayağı sertti. Yalan mesela, herkesin en çok sevdiği; belki de yaptığım en sert şarkı. Ama nedense Benim Yolum albümüyle sert yorumları almaya başladım. Rock sert müzik zaten. Belki de sound’larından kaynaklanıyor.


Sözlerini sert buluyorlar...

Onu kabul etmiyorum. Bir de ben sertleşmiyorum, toplum yumuşuyor. İlk başladığım yıllarda rock müzik daha fazla gündemdeydi. Şu an pop ritimler çok. Ben de o müzikleri sert buluyorum. Kulağımı tırmalıyor, sürekli aynı ritim.


Kendinizi doğru ifade ettiğinizi düşünüyor musunuz?

Şarkılarımla doğru ifade ediyorum ki insanlardan geri dönüşü güzel oluyor. Ne düşünüyorsam söylerim, lafı dolandırmam. Ben en çok halkı eleştirdim aslında. Ama halk doğru söylediğimi, samimi olduğumu bildiği için beni kucaklıyor.


Geri dönüşü olumlu mu dobralığın?

Tabii. Konserlerde her zaman etkisini görüyorum. Bunlar toplumun her kesiminden insanlar. Bu çok mutlu ediyor. İslamcılar, Kürtler, aşırı milliyetçiler, ulusalcılar, komünistler de dinliyor. En çok önemsediğim konu isteyenin istediğini savunması.


"Türklük ırk değil yaşam biçimi"



Bir tarafta kültüre verdiğiniz önem, söylediğiniz türküler diğer tarafta kliplerinizde deri pantolonlar, western şapkalar. Çelişki değil mi?

Kendi kültürünü araştırıp sevmek, başka kültürü yok saymak anlamına gelmez. O çirkin bir bencillik olur. Benim anlamlandırdığım milliyetçilik başka. Tüm renklere, kültürlere saygı duymak, sevmek hatta alabiliyorsanız da almak. Kendi kültürünü, varoluşunu, tarihini sevmek diğer halkları sevmemeyi getirmemeli. Tam tersi onları kucaklamalı. Türkler tarih boyunca böyle yaptığı için Orta Asya’dan çıkıp dünyanın her yerinde yaşayabilmiş. Osmanlı birçok kültürü barındırdı. Selçuklu da. Hazar Türkleri var. Hanedanı Yahudi, halkın yüzde 80’i Hıristiyan yüzde 20’si Müslüman. Türklük’ten ne anladığınıza bağlı.


Siz ne anlıyorsunuz?

Türkler Orta Asya’dan çıkan, bütün dünyaya açılıp dünyanın yönünü, sanatını, alfabesini, her şeyini değiştiren bir oluşumun, yaşam biçiminin adıdır. Bir ırk, kan olarak bakamazsınız.


Türk-Kürt kavramları etrafında dönen tartışma hakkında ne diyorsunuz?

Kendine Türk diyenin de, Kürt diyenin de ne Kürtlük ne Türklük hakkında çok bilgisi var. Bir konuda bilgisi olmayan insanların topluluklar halinde “Biz şunu istiyoruz” demesi gerçekçi değil. Bir taraf Türk milliyetçiliğine diğer taraf Kürt milliyetçiliğine bağlanıyor. O zaman benim anladığım Türklük zaten olmuyor. Bir yaşam biçimi olarak Türklük şu an zaten Türkiye’de yok.


"Türkiye dışarıdan çözülüyor"


Çözüm sürecini ve akil insanları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Başbakan bir toplantı yapmıştı sanatçılarla, beni de çağırmıştı. O zaman söyledim. Türkiye’deki kimse bu sürecin içinde değil. Türkiye bağımsız değil. Biz çözmüyoruz ki konuyu. Nereye gittiğimizi bilmiyoruz, Kürtler de bilmiyor.


Teklif gelse kabul eder miydiniz?

Hayır. Ben akil adam olsam beni 2 dakikada atarlardı. Çünkü “Bağımsızlık” der dururdum.


Böyle bir açıklamanız da var geçmişte.

Hep söylerim, “Atatürk öldükten sonra Türkiye bağımsızlığını kaybetti”. Sadece bu hükümetle ilgili değil bu konu.


Bu hükümeti nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu hükümetin çok ciddi bir iktidarı var. Bu güçle her şeyi yapacağını düşünüyor, yapabilir de. Niyeti çözemiyorum. 2 sene sonrasının Türkiye’sini göremiyorum. Bu beni ürkütür.


Her fenerli tavuk sevmiyor

Hayalini kurduğunuz işler var mı?

Film yapmak istiyorum. Ne zaman yapacağımı bilemiyorum ama. Bir dostumun yazdığı senaryo var. 1-2 tane de olsa film yapmak istiyorum.


Eşiniz Ayşe Şule Bilgiç oyuncu, Pepee’nin yaratıcısı. Müziklerini de siz yapıyorsunuz. İki sanatçının nasıl bir evliliği var?

Sanat dolu.


Tavuklarınız varmış, her şeyinizi kendiniz yapıyormuşsunuz...

Ayşe de benim gibi doğal olanı seviyor. Bir de her şeyde yabancı parmağı olduğu için huylanıyoruz artık. Eski tarz bir sütçü bulduk. Yoğurdumuzu yapıyoruz. Domatesimizi, biberimizi, tereyağımızı yapıyoruz.


Tavuklarınız yüzünden mahkemelik olmuşsunuz...

İnsanlar doğal hayat der; herkes hümanist, hayvanseverdir. Ama lafta. Dışarıdan satın aldığımız yumurtadan zehirlenmiştim 6 ay önce. Bunlar kendi

civcivlerimiz. Ama yeni komşumuz rahatsız oldu. Bana söyleseydi o gece tavukları alacaktım. Sonra mahkemeye verdiğini öğrendik.


Gazetelerden öğrenmişsiniz davalık olduğunuzu.

Evet. O da Aziz Yıldırım’ın avukatı.


Siz de Fenerbahçelisiniz.

Her Fenerli dünyanın en iyi insanı olmuyor tabii. Her Fenerli tavuk sever diye bir şey yok.


Fenerbahçe şarkısı yolda


Fenerbahçe’ye yeni bir şarkı yapacak mısınız?

İnşallah. Suçluluk duyuyorum Benfica maçına yetiştiremedim diye. Aklımda da çok güzel bir şarkı var. Fenerbahçe’yi çok seviyorum, şampiyon olup olmaması hiç önemli değil. Aykut Kocaman’ı çok seviyorum, Aziz Yıldırım’a deliriyorum. O kadar.


Hapisteyken görüşmeye de gitmiştiniz.

Ama çıktıktan sonra gidemedim. 1 yıl orada neler yaşadı kim bilir? Aziz Yıldırım’a sonsuz destek veriyorum. Aykut Kocaman çok önemli şans, isterse takımı küme düşürsün. Bence bu onur meselesi. Fenerbahçe’nin 3 Temmuz süreciyle önü kesildi. En değerli yatırımını o sene yapmıştı. Transferlerle çıtayı çok yükseltmiş, diğer kulüplerle arayı açmıştı. Ayağı kaydırıldı. Ama 2 senedir ayakta. Fenerbahçe bu süreçten alnının akıyla çıktı.


Röportaj: Hatice Tunç

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.