Festival için alternatif liste
Mehmet Açar, yenilikçi, deneyleri sevenlere, keşif yapmak isteyenlere, zor filmlerden korkmayanlara festivalin ikinci gün filmlerini anlattı.
-
B Filmi: Batı Berlin'de Şehvet ve Müzik - B Movie: Lust & Sound in West-Berlin
Yönetmenler: Jörg A. Hoppe, Klaus Maeck, Heiko Lange
Berlin'in gayri resmi tarihine eğlenceli bir yolculuk. "Belgesel" deyip geçmeyin, festivaldeki birçok filme oranla çok daha hareketli bir yapım. Berlin Duvarı yıkılmadan önceki 10 yılda şehrin müzik hayatını, alt kültürlerini yansıtan film, kurgusu ve müzikleriyle öne çıkıyor.
1 / 10 -
Bodrumda- Im Keller
Yönetmen: Ulrich Seidl
Orta Avrupa kökenli kasvetli, ağır filmleri sevenler için Avusturyalı yönetmen Ulrich Seidl'in "Cennet Üçlemesi"nin ayrı bir yeri vardır. Tuhaf, karanlık sahneleriyle tanınan Seidl, belgesel olarak çektiği yeni filminde "Avusturyalılar bodrumlarında neler saklar ve orada nasıl vakit geçirirler?" sorusundan yola çıkıyor. İndiğimiz her bodrumda bizi tuhaf manzaralar
2 / 10 -
Burgundy Dükü - The Duke of Burgundy
Yönetmen: Peter Strickland
"Mayınlı Bölge" başlığı altında gösterilmesi korkutmasın. Festivalin en çok seyredilip konuşulacak filmlerinden biri olabilir. "Berberian Ses Stüdyosu" ile tanınan Strickland, kelebek uzmanı varlıklı Cynthia ile hizmetçisi Evelyn'in ilişkilerini Avrupa sinemasına has gizemli bir erotizmle anlatıyor.
3 / 10 -
Citizenfour
Yönetmen: Laura Poitras
Citizenfour takma adını kullanan ve Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı'nın özel hayatın gizliliğini hukuk dışı yollarla ihlal ettiğini kanıtlayan gizli belgeleri basına sızdıran üst düzey CIA analizcisi Edward Snowden'in öyküsü. Gerilim filmi tadında çarpıcı bir belgesel. Elektronik hayatla ilgili öğrenecekleriniz keyfinizi kaçırabilir. En iyi belgesel Oscar'ını da aldı.
4 / 10 -
Eisenstein Meksika'da - Eisenstein in Guanajuato
Yönetmen: Peter Greenaway
Filmlerle düşünmeye, yeni formlar aramaya çalışan Greenaway, sinema sanatının kurucu ustalarından Rus yönetmen Sergey Ayzenştayn'ın "Potemkin Zırhlısı"nı çektikten sonra 1931 yılında Meksika'da yaşadıklarını, cinsel arzuları, korkuları ve heyecanlarıyla birlikte anlatıyor.
5 / 10 -
Evvelden - Mula sa kung ano ang noon
Yönetmen: Lav Diaz
İşte festivalin gerçek sinefil filmi... 5.5 saatlik, Locarno'da en iyi film dahil bütün ödülleri toplayan, eleştirmenleri kendine hayran bırakan "Evvelden", 1970'li yıllarda Filipinler'de, diktatör Marcus'un sıkıyönetim ilan etmesinden önceki günlerde geçiyor. Uzun filmleriyle bilinen Diaz'ı tanımak için iyi bir fırsat.
6 / 10 -
Hayal Ülkesi - Jaujo
Yönetmen: Lisandro Alonso
Arjantinli yönetmen Lisandro Alonso'yu tanımak için iyi bir seçenek. Yönetmenin ilk kez profesyonel oyuncularla çalıştığı film, seyirciyi 1882'de Patagonya'da yerli halka soykırım uygulanan günlere götürüyor. Danimarkalı yüzbaşı (Viggo Mortensen), bir askere âşık olup evden kaçan 15 yaşındaki kızını ararken düşman bölgesine giriyor.
7 / 10 -
Küçük Serseri -P'tit Quinquin
Yönetmen: Bruno Dumont
Taşrada geçen kara komedi tadında bir polisiye. "Sanat sineması" takipçileri, sevsinler ya da sevmesinler, 1999'daki "İnsanlık"tan bu yana Bruno Dumont'un filmlerini seyretmekten kendilerini alamaz. Ama bu kez işleri zor. Mini dizi olarak çekilen "Küçük Serseri" 200 dakikalık uzunluğuyla festival seyircisinden ciddi fedakârlık bekliyor..
8 / 10 -
Victoria
Yönetmen: Sebastian Schipper
140 dakikalık tek plandan oluşan film, Berlin'e yeni yerleşen ve heyecan arayan Victoria adlı genç kadının, yeni tanıştığı bir grup erkekle yaşadığı serüvenleri anlatıyor. Alman yönetmen Schipper, tek gecede geçen hayli hareketli, enerjik bir filme imza atıyor.
9 / 10 -
Yüzündeki Sır - Phoenix
Yönetmen: Christian Petzold "Barbara" ile tanıdığımız Alman yönetmen Petzold, yine bir dönem öyküsüyle geliyor karşımıza. Film, toplama kampından kurtulan ama geçirdiği estetik ameliyat sonrasında yüzü tanınmayacak hale gelen şarkıcı Nelly ve onu tanımayan kocasının tuhaf öyküsünü konu alıyor. Birçok eleştirmene göre Toronto Film Festivali'nin en iyilerinden biriydi.
10 / 10
YORUMLAR