Oscar’ı alıp ‘kaybeden’ 10 film
Mehmet Açar, Oscar'ı kaybeden en iyi filmleri yazdı.
-
Oscar kazanan bu 10 filmin talihsizliği kaybeden adayların çok iyi olmasından kaynaklanıyor. "Yurttaş Kane", "Kıyamet", "Kızgın Boğa", "Brokeback Mountain" gibi başyapıtları geride bıraksalar da yıllar boyunca hâlâ devam eden tartışmalara konu olmayı sürdürüyorlar.
1 / 11 -
You Can't Take It With You
Yıl: 1939
Kim almalıydı: La Grande Illusion
Dönemine göre normal, bugüne göre tuhaf bir sonuç. "You Can't Take It With You"nun bir Hollywood klasiği olduğunu kimse inkâr edemez ama bugün Frank Capra'nın en iyi filmi olarak anılmadığı kesin. Fransız sinemacı Jean Renoir'ın yönettiği "La Grande Illusion" ise hâlâ tüm zamanların en iyi filmlerinden biri ve sinema tarihi derslerinin vazgeçilmez klasiği...
2 / 11 -
Vadim O Kadar Yeşildi Ki
Yıl: 1942
Kim almalıydı: Yurttaş Kane
Eleştirmenlerin "Yurttaş Kane"i seyreder seyretmez aldığı başyapıt kokusunu eminiz Akademi üyeleri de almıştı. Lakin hem üslup hem öykü açısından Akademi için fazla cesurdu. Welles, "Amerikan rüyası"nın karanlık tarafına bakmayı tercih ederken yenilikçi bir stil deniyor, sanatçı bir yönetmen olarak Hollywood sistemine meydan okuyordu. Üstelik ilk filmiydi... Akademi elbette güvenli bir tercih yaptı ama uzun vadede kazanan "Yurttaş Kane" oldu.
3 / 11 -
The Greatest Show on Earth
Yıl: 1953
Kim almalıydı: Kahraman Şerif
Senatör McCarthy'nin "vatan haini komünistleri" yakalama gayesiyle Hollywood'da cadı avını başlattığı bir dönemdi. Tek başına kalma pahasına, sonuna kadar direnen bir kanun adamının öyküsünü anlatan "Kahraman Şerif" (High Noon), dipten dibe McCarthy politikalarını eleştiren bir filmdi. Akademi, sadece aday göstermekle yetindi, daha ileri gidemedi. En güvenli seçim, elbette Hollywood usulü gösterişli ve görkemli bir müzikaldi.
4 / 11 -
Rocky
Yıl: 1977
Kim almalıydı: Taxi Driver ya da Başkanın Tüm Adamları
Hâlâ Akademi'nin yanlış tercihlerini yansıtan kararlardan biri olarak gösterilir. Nasıl gösterilmesin ki? Bir yanda başta Cannes olmak üzere dünyayı sallamış yenilikçi, gerçekçi "Taxi Driver"; diğer yanda politik sinemanın başyapıtlarından biri olarak kabul edilen "Başkanın Tüm Adamları" (All The President's Men). Akademi ise bunları pas geçip bir boksörün gişelerde büyük başarı kazanan göz yaşartıcı başarı hikâyesini seçti. İşin özeti: Romantizm ve popülizm, siyaseti ve gerçekçiliği bir kez daha yendi.
5 / 11 -
Kramer Kramer'e Karşı
Yıl: 1980
Kim almalıydı: Kıyamet ya da All That Jazz
"Kramer Kramer'e Karşı", baba - oğul ilişkisini anlatan en güzel filmlerden biri ama bütün hikâyenin kadının bağımsızlık ve kendi hayatı uğruna çocuğunu bırakmasıyla başladığını unutmayın. 1970'lerde feminizmin yükselişi sadece Amerikalı muhafazakârları değil belli ki Akademi üyelerini de korkutmuştu. Coppola'nın klasikleşen "Kıyamet"i ile Bob Fosse'nin göz alıcı ve cesur müzikal denemesi "All That Jazz"i unuttular ve bir kez daha duygusallığa teslim oldular.
6 / 11 -
Sıradan İnsanlar
Yıl: 1981
Kim almalıydı: Kızgın Boğa
Scorsese'nin en iyi filmlerinden biri olarak kabul edilen "Kızgın Boğa" yerine, Robert Redford'un yönettiği mütevazı bir aile dramının Oscar kazanması bugün bir muamma olarak görülebilir ama o dönem için şaşırtıcı değildi. Amerikalılar geleneksel değerlere dönmek, aileyi kutsamak istiyorlardı. Scorsese'nin filmi yerine daha önce birçok benzeri çekilen psikolojik bir aile dramını seçtiler. 1980'ler başlamıştı, ABD muhafazakârlaşıyordu ve onlar da bu iklimin içindeydiler.
7 / 11 -
İngiliz Hasta
Yıl: 1997
Kim almalıydı: Fargo
O yıl "Fargo" niye Oscar almadı diye isyan eden çok kişi yoktu. Akademi'nin "Fargo" gibi kanlı, karanlık bir suç filmini tercih etmeyeceğini herkes biliyordu. Ama geçip giden yılların "Fargo"nun lehine çalıştığı kesin. "Fargo", bugün yaygın olarak Coen Kardeşler'in başyapıtı olarak kabul ediliyor ve çoğu kişi dönüp Oscar'ı hangi filme karşı kaybetti, diye bakma ihtiyacı hissediyor. "İngiliz Hasta"yı görünce de çoğu kişi "Evet hoştu ama kesinlikle bir Fargo değil" diye düşünüyor.
8 / 11 -
Âşık Shakespeare
Yıl: 1999
Kim almalıydı: Er Ryan'ı Kurtarmak ya da İnce Kırmızı Hat
Sonuç açıklandığında salondan gelen tepkiler, Oscar tarihinin en büyük sürprizlerinden birinin yaşandığının kanıtıydı. Kendi halinde mütevazı bir dönem romantik komedisinin, Steven Spielberg ve Terrence Malick gibi iki usta yönetmenin 2. Dünya Savaşı'ndan can alıcı kesitler aktaran başyapıtlarını geçmesini hiç kimse beklemiyordu. Öyle ki bu sonucun ardından Akademi, film şirketlerinin oylama sırasındaki tanıtım kampanyalarına ağır kısıtlamalar getirmek zorunda kaldı. Karar, tarihe Oscar'ın en büyük haksızlıklarından biri olarak geçti.
9 / 11 -
Crash
Yıl: 2006
Kim almalıydı: Brokeback Mountain
"Crash" 11 Eylül travmasının sonuçlarından biri olan ırkçılığa karşı koyan, ABD'de kardeşlik ve sevgi ikliminin oluşmasına katkı vermeye çalışan bir filmdi. Akademi de filmin havasına kapıldı ve sürpriz bir sonuca imza attı. Herkes eşcinsel kovboyların aşkını anlatarak tarih yazan "Brokeback Mountain"ın kazanmasını bekliyordu. Hatta öylesine çok bekleniyordu ki bugün "O film Oscar'ı almamış mıydı?" diyenlere dahi rastlıyoruz. ABD dışında "Crash"i hatırlayanların sayısı ise çok fazla değil.
10 / 11 -
Zoraki Kral
Yıl: 2011
Kim almalıydı: Sosyal Ağ, Başlangıç, Siyah Kuğu
"Zoraki Kral" o yıl diğer adaylar yanında çok mütevazı duruyordu. Akademi'nin bilimkurguya olan önyargısı nedeniyle "Başlangıç"ı pas geçtiği, "Siyah Kuğu"yu karanlık ve sert bulduğunu tahmin etmek zor değil. Peki ya "Sosyal Ağ"? Oscar'a doğru emin adımlarla ilerleyen bu David Fincher başyapıtının seçilmesine ne engel olabilir? Tabii ki yine duygusallık, Akademi'nin bitmek tükenmez İngiliz aşkı ve gerçekçi filmlere karşı önyargılı tutumu.
11 / 11
YORUMLAR