Otomobil yarışı filmleri genelde “spor filmleri” nin formüllerini izler. Hız, aksiyon, heyecan ve gerilim, işin tadı tuzudur. Ana formül ise “kahramanların güçlü arzularının çatışmasından doğan rekabeti, büyük yarışma anına doğru zirveye çıkarmak ve finalde ahlaki bir mesaj vermek”tir. “Zafere Hücum”, formülün özüne dokunmuyor ama üstüne yeni şeyler koymayı, türe farklı bir hava getirmeyi de başarıyor. Yenilik ve farklılık, öykünün yaşanmış olması kadar senaryodaki ustalıktan kaynaklanıyor.


Senaryo yazarı Peter Morgan, Lauda (Daniel Brühl) ve Hunt'ın (Chris Hemsworth) hikâyesini Formula 3'teki çaylaklık günlerinden 1976'da dünyanın nefes nefese izlediği Formula 1'deki muhteşem rekabetlerine uzanan süreçte anlatıyor. Rekabetin keskinliği, iki yarışçının zıt kişilik özelliklerinden ve hayata yaklaşımlarındaki farklılıklardan geliyor. Lauda disiplinli, soğuk ve kuralcı. Hunt günübirlik yaşayan, kadınlara düşkün, disiplinsiz biri. Otomobilden ve motordan çok iyi anlayan Lauda, bu işe para kazanacağı bir meslek gözüyle bakarken, Hunt yıldız olmanın tadını çıkarıyor. Öyküye damga vuran asıl mesele, Lauda'nın işinde riske karşı olması, Hunt'ın ise riski işin parçası olarak görüp keyif alması...


Final gözleri yaşartıyor

Morgan, 2008 yapımı “Frost / Nixon”da olduğu gibi iki ünlü kişiyi karşı karşıya getiren gerçek hayat hikâyeleri konusunda yine şaşırtıcı bir başarı sergiliyor. Akıcı bir olay örgüsü içinde karakterlerini derinlemesine ele almayı başarırken, gerçekten yaşanmış bir olaydan yola çıkarak seyircileri rekabetin gücü ve önemi üzerinde düşündürüyor. Mesaj açık: Rekabet insana sadece hırs getirmez, kendi eksikliklerini, hatalarını görmesini sağlar, daha iyi biri olmasını öğretir. Bu mesajın netleştiği final sahnesi, Lauda'nın itirafları ve her iki sporcunun gerçek görüntüleriyle birlikte seyircinin gözlerini yaşartacak cinsten.


Yarış sahnelerinde ses mükemmel

Final başta olmak üzere yönetmen Ron Howard'ın performansı, film boyunca ortalamanın üzerinde. Howard, bugün artık bir televizyonculuk harikasına dönüşen Formula 1 yayınlarının görsel estetiğinden yer yer faydalansa da, kurgu ağırlıklı üslubuyla öne çıkıyor. Kısa planlara ve hızlı kurguya dayalı yarış sahnelerinde sesi mükemmel kullanıyor. Seri ara planlarla otomobilin içinde olup bitenleri (yanma, pistonlar vb) göstermeyi de ihmal etmiyor. Lauda'nın Almanya parkurunda otomobilini zorladığı sahneye ses, kurgu ve görüntü açısından hakkını veriyor. Almanya ve Japonya yarışlarında, sürücülerin bakış açısını kullandığı çekimler ise harika. “Zafere Hücum”un görsel olarak asıl farkını gösterdiği ve kişiliğini bulduğu bölümler, bence sürücülerin gözünden çekilmiş bu yarış sahneleri. Günümüzün en iyi film müziği bestecilerinden biri olan Hans Zimmer'in sürat duygusunu yakalayan, elektronik, ritmik müzikleri ve Anthony Dod Mantle'ın görüntülerinin seyir keyfine kuşkusuz katkısı büyük. “Thor”dan hatırladığımız Chris Hemsworth, kilo vererek oynadığı Hunt'ta gayet iyi. Lauda'yı beden dili ve yüz ifadeleriyle çok iyi yakalayan Alman oyuncu Daniel Brühl ise ilk andan itibaren unutulmaz bir kompozisyon çiziyor. Tüm bunlara, yaşadığınız seyir keyfini de eklediğinizde “Zafere Hücum” bence sinema tarihinin en iyi otomobil yarışı filmlerinden biri olarak öne çıkıyor.


Haber: Mehmet Açar

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.