Tumblr’da yeni açılan sayfaya, ergenlerin cenazede veya cenazeye giderken çekilmiş resimleri dökülürken, Mandela töreninde buluşan üç lider o yeniyetme işinin takipçisi oluyor. Bilmeden tabii. Ve yine bilmeden sayfanın kapanmasına neden oluyorlar. Çünkü son nokta. Obama cenazede selfie yapmış. Ötesi yok. Bir çeşit Nirvana.


Biz bu filmi görmüştük. Çok eskiden. Anında şipşak internet virallerinin olmadığı, dedikodu bazlı iletişimin sadece gazetelerin elinde olduğu günlerde. Tansu Çiller’in 1993’teki ABD ziyaretini kastediyorum.


Başbakan’ın Başkan Clinton’la 45 dakika planlanan görüşmesi 3 saat sürdüğü için havalara uçuyor basın. Clinton Çiller’i kapıya kadar geçiriyor, makam aracına bindiriyor, yetmiyor bir de arkasından el sallıyor. Ana akım medya sarışın güzel kadınla nasıl da gururlanıyor. Ortak başlık “Çiller, Clinton’ı büyüledi”. Çiller, Başkan’a kırmızı kravat hediye ediyor, anında boynundakini çıkarıp onu takıyor Clinton. Üstelik basın toplantısında da açıklıyor bunu. Kimyaları öyle tutuyor ki, “Happy couple” diyen bile çıkıyor Türk medyasından.


Daha Monica Lewinsky skandalı filan patlamamış ama taze Başkan’daki seksapel potansiyelinin farkında herkes. Zaten kampanya sırasında bütün kirli çamaşırları ortaya dökülmüş. Ziyareti izleyen bazı yazarların satır aralarında erotik dokundurmalar. Aynen şöyle yazıyorlar: “Kimya tuttu. Çiller sarışın ve güzel. Bizim köylü görünümlü erkek politikacılardan farklı. Connecticut’ta kolejden arkadaş gibiler. Canı istediği zaman telefon açıp ‘Hey Bill’ diyecek kadar yakınlar...” Ve Beyaz Saray’ın sütunlu yolunda baş başa ilerlerken hafifçe Çiller’in sırtına dokunduğu iddia ediliyor Clinton’ın.


Salçalı hikâye

Mandela’yı anma töreninde Obama ile Danimarka Başbakanı Helle Thorning-Schmidt arasındaki muhabbetin yansımalarını görünce “Deja vu” dedim. Danimarkalılar “Sarışın ve güzel başbakanımız, Başkan’ı büyüledi” gibi budalaca laflar etmedi. Tersine, Amerikan ve İngiliz basınıyla internet siteleri anlık bir gülüşmeden öyle bir flört hikâyesi çıkardı ki, Danimarkalılar şaştı kaldı.


Aslında törendeki esas mesele o küçük flört değil, “üçlü selfie”ydi. Thorning-Schmidt’in cep telefonunu alıp, Obama ve Cameron’la kendi fotoğraflarını çektiği sahne yani. Bu taşkın tablonun, bir cenazede olması gereken ve karla bağdaşmadığı eleştirileri yağdı. Tuhaf bir sahne olduğu kesin.


Ancak Michelle Obama’nın o sahneyi kıskandığı ya da onaylamadığı iddiaları pek şüpheli. Fotoğrafı çeken Roberto Schmidt’in anlattığına göre enstantaneyi yakaladığı an, sahada şarkılar söyleniyor, danslar ediliyor. Mandela’nın hayatını kutlamak adına. Keder değil, coşku hâkim ortama. Ve first lady’nin de o fotoğraftan saniyeler önce neşeli üçlüye gülerek eşlik ettiğini anlatıyor Schmidt. Saniyelik görüntünün hikâyenin bütününü anlatmadığı vakalardan biri işte.


Aynı törende benzer bir hikaye daha yaşandı. “Kadınlar başkanların etrafında pervane oldu” tarzı başlık atan bir Amerikan sitesi, Ürdün Kraliçesi Rania’nın Bush’un dikkatini çekebilmek için iki büklüm öne eğildiğini yazıyordu. Fotoğrafta ikilinin muhabbeti vardı. Laura Bush da güya bozulmuş, somurtuyordu. Bir başka sitede ise Rania ile Laura’nın fotoğrafı ve bir muhabbettir gidiyor.


Ancak tabloid basının işi bu, anlık görüntülerden skandal çıkarmak. İşte New York Post’taki soft porno yorum: “Başkan, Danimarka çöreğini (Danish) görünce şeker komasına girdi. Aklını kaybetti. Striptiz bara giden hormonu azmış delikanlı gibi... Etine buduna dolgun arsız kadın Başbakan, eteklerini sıyırıp siyah çoraplı o uzun İskandinav bacaklarını ortaya serdi...”


Salçalı basın üçlü selfie’nin tadını çıkaradursun, esas zafer Tumblr’da “Cenazede selfie” sayfası açan Jason Feifer’in oluyor. Feifer, Fast Company Dergisi’nde editör. Gençlerin cenazede çektikleri kendi fotoğraflarını “Saçımne berbat görünüyor” gibi yorumlarla Twitter’da paylaştığını fark edince başlatıyor sayfayı. Obama’nin selfie’si viral olunca da geçen ağustosta başlattığı işi 10 Aralık itibarıyla kapatıyor. Üçlü kareyi koyup “Bu iş bitmiştir” diyerek. Sonra şöyle yazıyor Feifer: “Birçok kişi cenaze selfie’lerini çağın benmerkezciliğinin kanıtı olarak yorumladı. Ama bu da duygusal bir ifade biçimidir. Çünkü hiçbir cenaze salt kederden ibaret değildir, aynı zamanda hayatın kutlanmasıdır. O üç lider de Mandela’nın geride bıraktığı o güzel dünyayı kutluyordu. Bütün zamanların en epik cenaze selfie’si çekildi, görev tamamlandı. Artık başka fotoğraf yok. Papa, cenaze selfie’si çekmediği sürece...”


Yazı: Ayşe Özek Karasu

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.