Hangi konuda olursa olsun tartışma kadar insanı yıpratan başka bir şey yoktur. Tartışma, her iki tarafın da haklı olduğunu iddia etmesi ve yenilgiyi kabul etmemek için çaba göstermesidir. Ben bugüne kadar hiç kimsenin tartışmayı “Sen haklıymışsın” diyerek bitirdiğini görmedim. Ama her tartışmanın sonunda tarafların birbirlerine olan kinlerinin daha da arttığını üzülerek izledim.


Bir arkadaşımın kızı on ay önce evlenmişti. Annesinin ifadesine göre gecelerinin büyük bir bölümü tartışma, hafta sonları da bu tartışmaların yarattığı kırgınlık içinde geçiyormuş. Nişanlandıkları günden beri tanırım. Her ikisi de iyi eğitim görmüş, çok nezih aileler içinde yetişmiş pırıl pırıl gençlerdi. Gönül, bu iki güzel insanın evliliklerinin huzur, mutluluk ve sevinçle dolu geçmesini diliyor. Annesinin isteği üzerine onları bir Pazar günü kahvaltıya davet ettim. Evliliklerinin nasıl sürdüğünü sordum. Önce çekindiler; benim konuyu öğrendiğimi hissedince anlatmaya başladılar. Anladığım kadarıyla yaşamlarını zehir eden, kırgınlık ve tartışmalara neden olan şey, küçük eleştiriler karşısında yapılan savunmalar ve bu çekişme sonucu ortaya çıkan kavgalardı. Genç kız, yaşamlarına eşinin zevklerinin ve beğenilerinin egemen olduğunu, kendi fikrinin hiç alınmadığını söylüyordu. Eşi ise her önerisinin tepkiyle karşılandığından ve hemen cephe alındığından yakınıyordu. Yine anlattıklarına göre hiçbir tartışmaları o günle sınırlı kalmıyormuş; hemen geçmişteki olaylar da o tartışmanın içine katılıyormuş. O zaman tartışma kavgaya dönüşüyormuş. Gördüğüm kadarıyla gencecik iki insan geleceklerini çok yaralayacak bir alışkanlık edinme yoluna girmişlerdi. Eleştiri, savunma ve kavga…


Evlilikte eşlerin kendilerini savunma hakları yoktur. Karşılıklı konuşarak fikirlerini anlatma, aydınlatma ve doğruyu birlikte bulma görevleri vardır. Eleştiriye tepki göstermek ve hemen savunmaya geçmek eleştirilen konuyu ortadan kaldırmaz. Ancak çözümü biraz daha güçleştirir. Eleştiri ve savunma alışkanlığı yerleştikçe dozu artmaya ve sertleşmeye başlar. Amiyane tabirle yüz göz olurlar. Bir evin içinde, haklı-haksız, yenen-yenilen insanların bir arada yaşaması ilişkiyi büyük ölçüde zedeler, eritir, yavaş yavaş tüketir. Eleştiri alışkanlığı kötüdür, insanları kusur aramaya yöneltir. Güzelliklere gözü kapatır. Savunma alışkanlığı daha da kötüdür. İnsanı sertleştirir, çoğu zaman yalanlamaya, suçlamaya hatta karşı saldırıya geçmeye yönlendirir.


En ağır eleştirilere dahi, “Haklısın ama...” diye başlayıp sükunet içinde gerçekleri ortaya koymak ve konuşma ortamı yaratmak çok şeyi çözebilir, düzeltebilir. Eleştirerek, savunarak, haklı çıkmaya çalışarak, çekişerek hiçbir şeyi düzeltemezsiniz. Kendinizi haklı çıkarmak yerine karşı tarafın fikirlerini öğrenmeye çalışınız. Ona önem verdiğinizi, ilgilendiğinizi gösteriniz. O size açıldıkça her ikiniz birden çok şey görür, çok şey bilir, isabetli çözümlere ulaşırsınız.


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.