Pozitiflik: Umudu ve güveni tam olarak içinde barındırmak ya da umudu ve güveni besleyen bir sebep olmak. Bu, özellikle birçok psikoterapistin üzerinde hemfikir olduğu ve belki de çoğunun gündelik hayat pratiğinde hayata geçirebildiği müthiş bir tanım.


Hayatınızdaki iyi deneyimleri tanımlamanız için gereken nedenler

Birçok insan psikolojik destek almaya gittiğinde, hayatlarında var olduğunu hissettikleri eksiler için bu adımı atıyorlar. Söz konusu bu desteklerde ise, amaç danışana hayatındaki artıları buldurmak oluyor. Bu artıları tanımlamak çok önemlidir çünkü, insanları bir terapistin ofisine getiren eksilerin sisinin arasından daha net görmelerine yardımcı olur. Bu artılardan, birlikte çalışarak, terapilerini pozitiflik psikolojisine doğru bir eylem planı başlatacak şekilde yönlendirebilirler.


Pozitiflik psikolojisi nasıl ortaya çıktı?

Pozitiflik psikolojisi yaklaşımı, II. Dünya Savaşı’nın hemen sonrasında ortaya çıktı ve yıllar sonra Dr. Martin Seligman, ona sağlam temeller atan tanınmış otorite figürü oldu. Bu yaklaşım, diğer daha geleneksel terapötik yaklaşımlarla birleştirilmesi çok faydalı. Böylece, danışanlar artılarına nasıl dayanabileceklerine ve şu anda karşılaştıkları sorunlara çözüm bulma sürecinde liderlik etmeyi nasıl üstlenebileceklerine odaklanabiliyorlar. İlk seans bitiminden hemen önce genellikle hissedilen ilk fayda, çaresizlik hissinin veya tamamen sıkışmışlık duygusunun belirgin şekilde azalmasıdır.



Zorlu durumlarla karşılaştığımızda hepimizin yaptığı şey

Zorlu durumlarla karşılaştığınızda, günlük hayatınızda anlam ve düzen duygusunu kaybetmek tamamen normaldir. “Ne anlamı var?” veya “Bu sıkışmışlık hissinden hiç kurtulabilecek miyim?” gibi sorular ya da “Böyle devam edemem!” gibi ifadeler, sarsıcı durumlarla karşılaşıldığında klasik hale gelir. Kontrolden çıkma hissi bunaltıcı hale gelebilir. Anlam ve düzen duygusunu geri kazanmak, kişisel güçlenmeye doğru atacağınız ilk adım olacaktır.


Pozitiflik psikolojisinde bulunan bazı temel ilkeleri benimsemek, herkes için erişilebilir olup, kendi problem çözme becerilerinizi canlandırmanıza ve genişletmenize yardımcı olabilir.


Adım adım pozitiflik psikolojisi

İlk olarak, herhangi bir problemi nasıl işlediğinizi tanımlamak önemlidir. Sürecinizin farkında olmak, problem çözme yeteneğinizi ve yaklaşımınızı olumlu bir şekilde etkileyebilir. Araştırmalar, üç tipik davranış olduğunu gösteriyor: Üzerinde düşünmek, konuşarak çözmek ve yazmak. Muhtemelen hangi yaklaşımı tercih ettiğinizi biliyorsunuzdur; ancak her üç yaklaşımı birden öğrenmek, karşılaştığınız zorlu dönemlerde daha dirençli bir şekilde yol almanızı artıracaktır.


Negatifi temizleyin

Yazı yazmayı çok seven biri olabilirsiniz. Ya da henüz bebek adımlarıyla bunu denemek istiyor olabilirsiniz. Araştırmalar yazmanın faydalarını destekliyor. Öncelikle, konuyu konuşarak çözmek ve üzerine düşündükten sonra: (aynı zamanda aşırı düşünme olarak bilinir!), şimdi yazma zamanı. Boş sayfaları alın ve kâğıda içinizi dökün. Tüm negatiflerinizi temizleyin ve duygularınızı serbest bırakın. Ardından, mümkün olduğunca çok pozitiflik yazın. Bu iki adımı yaptıktan sonra, atacağınız adımları keşfetmek ve bir liste yapmak için zaman ayırın. O küçük beyin fırtınası egzersizini yaparak, eylem planınızın ilk taslağını oluşturmuş oluyorsunuz.


İlginizi çekebilir: Olumlu düşünmek için ne yapmalı?


Bir adım atın

İkinci olarak, hayatınızda kontrol edebileceğiniz yönlere zaman ayırın. Kısa süreli de olsa pozitif enerji yaratan şeylere odaklanın. Yürüyüşe çıkmak, favori müziğinizle dans etmek, kurabiye yapmak gibi şeyler, hâlâ kontrolünüzde olan alanların örnekleridir. Buna ek olarak, beyin fırtınası egzersizinizde yazdığınız bir adımı atın. Evet, bir adım! Bu adımı atmak, bir kontrol duygusu yaratacak, “Bu anda bir söz hakkım var” hissiyatını doğuracak ve bu da kişisel güçlenmeye denk gelecektir.


Yeni bir içsel senaryo yazın

Üçüncü olarak, içsel konuşmalarınıza dikkat edin! Düşünceleriniz, enerjinizi tüketme ya da canlandırma gücüne sahiptir. Hepimizin, uzun süredir, kendini sabote etme monologlarına karşı doğuştan gelen uzmanlığı vardır. Bu monologları kontrol altına almak ve senaryoyu yeniden yazmak, sıkışıp kalmaktan kurtulmanın ya da dayanıklılık inşa etmenin en verimli yoludur ve sizin zorlu bir dönemin ötesine geçmenize yardımcı olur. Burada yazmanın gücü bir kez daha devreye giriyor. Negatifleri yazın ve onları tersine çevirin: Yeni bir pozitiflik senaryosu yazın. Geçmişteki pozitif sonuçları (bunlar artılarınızın bir parçasıdır) kullanın ve yeni senaryonuzla negatif içsel konuşmayı sorgulayın. “Dönüp duruyorum”dan “Geçmişte bunu aştım, tekrar başarabilirim!“e geçin.


Özetle:

1. Bir problemi işlemenin üç yolu olarak konuşarak çözmek, üzerinde düşünmek ve yazmak yöntemlerini kullanın.

2. Kontrolünüzde olan şeylere odaklanın ve bir eylem planı oluşturun.

3. Negatif içsel monoloğunuzu tanımlayın ve yeni bir senaryo yazın.


Herhangi bir zorlu dönemde, eksilere yaslanmayın. Hadi, sadece birkaç artı seçin ve onlara sıkı sıkıya tutunun. Pozitiflik psikolojisi üzerine yapılan araştırmalar, bu yaklaşımı doğal olarak iyimser olmayanlar için bile sağlam bir şekilde desteklemektedir. Bunu yapmanın, zorlu bir dönemi nasıl atlatmanıza yardımcı olacağını ya da hayatınızda yeni ve sağlıklı bir bölüme doğru yol bulmak için ihtiyaç duyduğunuz köprüyü nasıl oluşturacağınıza şaşıracaksınız.



Kaynak: Nicole Lafrance. “How to Apply the Psychology of Positiveness When You Feel Stuck”. Şuradan alındı: https://bestofthislife.com/how-to-apply-the-psychology-of-positiveness-when-you-feel-stuck/. (27.08.2024)





YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.