Bu içerik Fitoterapi Uzmanı Dr. Ümit Aktaş tarafından kaleme alınmıştır.


2023 yılı bir dönüm noktası olsun. Beslenmenizde yapacağınız değişikliklerle kronik hastalıklardan korunun, ömrünüze ömür katın, daha sağlıklı ve dinç bir yaşam sürün. Yeni yılda sizi bir sağlık reformu yapmaya davet ediyorum: Sağlığınıza sahip çıkın ve sizi hasta eden yiyecekleri hayatınızdan çıkarın. Şifa dolu bir beslenme modeli ile hastalıklardan korunabilir, hatta “iyileşmez” denen kronik hastalıklardan bile kurtulabilirsiniz.


İlk ve en önemli adım besinleri en doğal halleriyle, sebzeleri, meyveleri doğanın bize sunduğu mevsimde tüketmektir. Sadece bu basit kurala uyarak diyabetten, kanserden korunabilir, sağlıklı ve uzun bir yaşam sürebilirsiniz. Yoğurt gibi en faydalı bir besin bile endüstriyel olarak üretilip üzerine son kullanma tarihi eklendiğinde bir sağlık zararlısına dönüşüverir. Raf ömrü olan tüm yiyeceklerin içi katkı maddeleriyle, lezzet artırıcılarla ve kimyasallarla doludur.


Zeytinyağının şifalı gücü

Zeytinyağını özel kılan, adeta doğal bir ilaca dönüştüren içindeki oleuropein, hidroksitirosol ve tirosol gibi bileşenlerdir. Bağışıklık sisteminizi güçlendirmek, insülin direnci ve kilo problemiyle aranıza mesafe koymak, her yaşta keskin bir zekaya sahip olmak istiyorsanız zeytinyağından mükemmel bir besin bulamazsınız. Güçlü antioksidan etkisi ile enflamasyonu önler, kalp sağlığını korur ve kanserle ilişkilendirilen gen ifadesinde olumlu değişikliklere neden olur.


Zeytinin içindeki antioksidanlar cildin gençliğini korumada da son derece etkili olduğunu biliyor muydunuz? Olueropein maddesinin güçlü anti-aging etkisini vurgulayan, yaşlanmayla savaştığını gösteren araştırmalar var. Bu bileşeninözelliği kan damarlarını genişletmesi ve bu sayede cilde daha fazla oksijen, daha fazla besin gitmesini sağlamasıdır.


Ama bu sağlık faydalarını üretim sırasında yüksek ısıya maruz kalan, pek çok işlemden geçen riviera zeytinyağında bulamayacağınızı da belirtmekte fayda var. Her zaman soğuk sıkım zeytinyağını tercih edin.




Sağlığın şifresi bağırsak floranızda

Bağırsak floranızın aynı parmak iziniz gibi size özel olduğunu biliyor muydunuz? Her birimizin mikrobiyomunda ortalama 4.500’ün üzerinde farklı bakteri türü bulunur. Bu bakteri kolonilerinin çeşitliliği ve sayısını belirleyen ise besinlerdir. Yani sadece doğru beslenerek bağırsak floranızı yeniden şekillendirebilir, sağlığınızın kontrolünü ele alabilirsiniz. Kalp hastalıkları, alerjiler, kanser ve diyabet gibi hastalıkların kökeninde fonksiyonlarını yerine getiremeyen bir bağırsak florasının yattığına dikkat çeken pek çok bilimsel yayın var. Kilo kontrolünde de en önemli destekçinizin dost bakterilerden yana zengin bir mikrobiyom olduğunu unutmayın.


Bağırsak floranızdaki sağlıklı bakterileri artırmak, bağırsaklarınızdaki ekosistemi lehinize çalışan şifalı bir güce dönüştürmek için öncelikle probiyotik zengini fermente besinler tüketmeniz gerekiyor. Sofranızdan ev yoğurdunu, ev sirkesini, kendi kurduğunuz turşuyu, kefiri eksik etmeyin. Ev yoğurdunda bulunan bazı faydalı bakterilerin glutatyon üretimini artırmak gibi etkisi daha var. Vücudunuzda bu antioksidan molekülden ne kadar çok varsa yaşlanmaya ve kronik hastalıklara karşı o kadar dirençli olursunuz.


Fermente besinlerle vücudunuza aldığınız dost bakterilerin hayatta kalmaları, çoğalmaları da önemli. Yani onları beslemeli, onlara iyi bakmalısınız. Bu noktada devreye bitkisel besinler giriyor. Özellikle pırasa, rezene, hindiba kökü, enginar, soğan, kuşkonmaz, lahana, yeşil mercimek, sarımsak, elma, muz en değerli probiyotik besinleri, yani prebiyotiklerdir. Bu besinlerden ne kadar çok tüketirseniz bağırsak floranızdaki faydalı bakteriler de o kadar sağlıklı, o kadar çeşitli olur.


Sülfür etkisi

Yumurta, kemik iliği, soğan, sarımsak, pırasa, karnabahar, brokoli, Brüksel lahanası, kereviz rezene… Bu besinlerin ortak noktası hepsinin de zengin birer sülfür kaynağı olmasıdır. Sülfür antioksidanların piri olarak nitelendirilen glutatyon üretimi için elzemdir. Yani vücudunuzda yeterli miktarda sülfür yoksa enerji üretiminiz sekteye uğrar, detoks mekanizması etkili çalışamaz olur ve zararlı ağır metallerin, toksik maddelerin sistemden atılması zorlaşır.


Konsantrasyon bozukluğu, unutkanlık gibi sorunların bu önemli mineralin eksikliğinden kaynaklanma ihtimali olduğunu unutmayın. Keskin bir zekâ, güçlü bir hafıza ve Alzheimer’dan korunmak için sülfür zengini besinleri sofranızdan eksik etmeyin.



8 altın kural


1- Lezzetli alternatifler yaratın: Keten tohumu unu, badem unu, karabuğday (greçka) unuyla ekmekler poğaçalar hazırlayabilirsiniz. İnsülin direnci, diyabet, fazla kilolar, kalp ve damar hastalıklarının sorumlusu vücutta şeker olarak metabolize olan buğday unudur. Bu sağlık zararlısını lezzetten ödün vermeden hayatınızdan çıkarmak mümkün!


2- Yemeklerinizi kemikli etle pişirin: Kemik iliği potasyum, magnezyum, fosfor, sülfür gibi değerli mineraller açısından son derece zengin bir kaynaktır. İlikli kemiği kaynattığınızda açığa çıkan ve kemik suyuna jölemsi bir kıvam veren kollajen ise bir sağlık mucizesidir. Güçlü bir bağışıklık sistemi, her yaşta sağlıklı eklemler ve genç bir cilt için kollajen zengini beslenin. İşkembe çorbası, paça çorbası da mükemmel birer kollajen kaynağıdır.


3- Sağlıklı yağları artırın: Tereyağı, sızma zeytinyağı, ceviz, fındık, badem gibi yağlı tohumlardan zengin bir diyet hem kilo kontrolüne yardımcı olur hem de sağlığınızı korur. Yağı azaltılmış, bunun yerine kimyasallarla, şekerle doldurulmuş diyet ürünlerden uzak durun! Bunlar zayıflatmaz aksine kilo aldırır.


4- Güne zeytinyağıyla başlayın: Ben her sabah güne zeytinyağı ile başlıyorum. Bunu bir alışkanlık haline getirdiğinizde etkili bir sağlık dopingi, hastalıklara karşı bir savunma kalkanı oluşturursunuz. Ama doğal bir ilaç niyetine içtiğiniz zeytinyağını seçerken soğuk sıkım ve mümkünse erken hasat olmasına özen gösterin. Soğuk sıkım zeytinyağında şifalı bileşenler ısının etkisiyle zarar görmeden size ulaşır.


5- Ev sirkesi için: Evde hazırlanmış sirkeyi sadece salatalarda kullanmakla yetinmeyin. Bir fincan ev sirkesini iki bardak suyla seyreltip, yemeklerden bir- bir buçuk saat sonra, tok karnına için. Probiyotik deposu sirkenin bir kaşığında trilyonlarca dost bakteri bulunur.


6- Peynir altı suyu tüketin: Glutatyon zengini peynir altı suyunun uzun yaşamla ilişkilendirilen bir genin ifadesini artırdığını gösteren bilimsel çalışmalar var. Peynir altı suyu yapmak için bir kilo günlük sütü kaynatın. İçine dörtte bir çay bardağı limon ekleyin. Süt kesildiğinde tülbentten geçirerek süzün. Elde ettiğiniz su peynir altı suyudur.


7- Sarımsak küründen destek alın: Sarımsak şifalı besinler arasında haklı bir şöhrete sahiptir. Kış aylarında hastalıklara direncinizi artırmak, kanserden korunmak, kalp sağlığınızı desteklemek için senede iki defa 15’er gün sarımsak kürü uygulayın. 20 diş sarımsağı, havanda döverek püre haline getirdikten sonra cam bir kavanoza alın. Üstüne bir çay bardağı ev sirkesi, bir çay bardağı kara kovan balı ekleyin. Her sabah kahvaltıdan bir saat önce bir yemek kaşığı tüketin. Hazırlanan karışımı bir hafta kullanın, sonrasında etkinliği azaldığı için yenisini hazırlamanız gerekiyor.


8- Magnezyum zengini besinler tüketin: Ispanak, avokado, kabak çekirdeği, ay çekirdeği, susam, yağlı balıklar ve ev yoğurdu. Bu değerli besinlerin hepsi de zengin birer magnezyum kaynağıdır. Kalp sağlığınızı korumak, yüksek tansiyon problemiyle aranıza mesafe koymak için bu besinlerden bol bol tüketin. Halsizlik, bitkinlik ve unutkanlık gibi sorunların ardında magnezyum eksikliğinin olma ihtimali yüksek. Magnezyum olmadan zinde, sağlıklı bir yaşam olmaz!





Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.