Zihinsel sorun yaşayan herkes için terapi oldukça faydalı bir yöntem. Yine de halk arasında dolanan bir dizi yanlış inanış ve yanlış yönlendirme bu faydalı yöntemden bizleri uzaklaştırıyor.
Kişi terapiye ihtiyaç duyduğu zaman, bu ihtiyacı kendine ifade edebilmekte zorlanabiliyor. Yetmezmiş gibi ailesi, arkadaşları, çevresinde bulunanlar ve hatta hiçbir yakınlığı olmayan insanlar bile konu hakkında sürekli yorumlar yapıyor. Hayat zaten yeterince zor; bir de böyle bir ihtiyaç söz konusuysa daha da zorlaşıyor. Biz de terapiye olan bakışı biraz olsun değiştirebilmek için bazı başlıklar derledik ve terapinin gerçeğini anlattık.
1. “Ne için gidersen git, her terapi birbirinin aynısıdır!”
Evet, ilk bir-iki seans benzer olabilir çünkü burada kişi gizlilik, güven gibi konulardaki endişelerini paylaşıp gidermeye çalışır. Bunun dışında terapi, tamamen terapiste bağlı bir durumdur. Burada farklı konuların veya rahatsızlıkların da önemi vardır. İki terapist aynı kurumdan mezun olmuş olsa bile aynı konulara farklı yaklaşımlarda bulunabilir. Bunların dışında, terapiyi alacak kişinin de yaş, farkındalık, gelişim gibi açılardan farklılıkları terapinin yönünü değiştirecektir.
2. “Oturup konuşmak sorunlarımı nasıl çözecek ki!”
Basit düşününce, evet, konuşmak sorunları çözmez. Öte yandan, psikoterapi sadece konuşmak değildir. Terapistler dil sanatı konusunda eğitimlidirler ve sizin hedeflerinizi göz önüne alarak endişeleriniz üzerinden maksatlı konuşmalar yürütürler. Eğer terapi alıyorsanız ve size sadece konuşuyormuşsunuz gibi geliyorsa, terapistin akıllıca kurguladığı bu konuşmada sizin sorunlarınızın temelini çözmeye uğraştığını, aslında sizinle çözüm için beyin fırtınası yaptığını ve bunun için planları olduğunu görememişsiniz demektir. Eğer konuşma çaba sarf etmeden akıp gidiyorsa, terapist harika bir iyileştirici bağ kurmuş demektir. Ancak, eğer konuşmanın seyri sanki bir arkadaşla konuşuyormuşsunuz gibi ilerliyorsa ve bir şekilde gelişim göstermiyormuş gibi hissediyorsanız o zaman seçtiğiniz kişi size doğru şekilde yardım edemiyor olabilir.
3. “Sosyal hayatımda yeteri kadar eş dost var. Onlar bana destek olur, terapiden fayda görmem!”
Sosyal çevreden destek, gelen zihinsel sağlığı kesinlikle çok etkiliyor. Hatta terapistler, terapide sosyal destek mekanizmasının kurulması için çabalarlar. Yine de bu bağlantıları kurduğumuz zaman terapi sona ermez. Sevdikleriniz bu konuda eğitim almış profesyoneller değiller. Psikoterapistler dinleme sanatı, problem çözme, ve yargılamayan, tarafsız bir duruş sergileme konusunda eğitimlidirler.
Bir sevdiğiniz terapist olabilir ancak tarafsız ve dengeli olma zorluğundan dolayı terapistler tanıdıkları ve sevdikleri insanlara hizmet vermemelidirler. Öte yandan böyle bir profeyonel sizi doğru birisine yönlendirebilir.
4. “Terapiye deliler gider!”
Terapiyle ilgili en rahatsızlık verici ancak en yaygın yanılgı budur. Terapinin bu imajı oldukça çarpık: Sağlığımızı önemsiyor olmamız ve terapiye ihtiyaç duymamız delirdiğimiz anlamına değil; tersine, sorun olduğunu kabulleniyor olduğumuz ve yardım isteyecek kadar da cesur olduğumuz anlamına gelir. Zihinsel sağlığı için yardım alan birini görünce toplum net düşünemeyen, yalnız yaşama yetisinde olmayan, çalışamayan ve toplumda yeri olmayan birini düşünmeye başlıyor. Bu gibi rahatsızlıkları olan kimseler terapi alıyor ancak bu şablona uymayan binlerce insan varhayatını normal bir şekilde sürdüren, çalışan ve ailesi olan kimselerin de terapiye ihtiyacı olabilir. Bu ayrımcı yaklaşım, gerçek semptomların da fark edilmemesine, durumun kötüye gitmesine neden olabilir.
5. “Terapistlerin tek yaptığı şunu şöyle yap bunu böyle yap demek!”
İyi bir terapist çoğu zaman tavsiye vermekten kaçınacaktır çünkü onların asıl yapmak istediği şey özgür karar verebilme mekanizmanızı güçlendirmektir. Terapiste göre değişiklik gösteren bazı durumlar olsa da, terapi genel olarak bir takım çalışmasıdır. Yetenekli bir terapist size tek başınıza kararlar almanız konusunda yardımcı olmaya çalışır ve böylece sorunlarınızı yönetirken onun değil kendi fikirlerinizi kullanırsınız. Sizi kararlarınız konusunda güçlendirir ve böylece zor kararlarda kendinizi yalnız ve bitkin hissetmezsiniz.
6. “İlle de ilaç iç derse!”
Akıl sağlığı söz konusu olduğunda uzmanlık alanları değişkenlik gösterir. Eğer ilaçlı bir iyileşme düşünüyorsanız, ihtiyacınız olan kişi bir psikiyatr olacaktır. Konuşma terapisi psikologlar, danışmanlar ya da sosyal hizmetler çalışanları tarafından sağlanabilir. Probleme göre, psikiyatr da pekala sorunu çözecek kişi olabilir. Yine de çoğu durumda konuşma terapisinin ilk iyileşme önerisi olduğunu bilmekte fayda var. İlacın gerekliliği, durumun ağırlığı, aciliyeti ve sizin durumunuz göz önünde bulundurulduğunda terapistiniz ile birlikte vereceğiniz bir karar olacaktır. Kimse sizi ilaç almaya zorlamayacaktır ya da ilaç aldığınızda her şeyin geçeceğine sizi inandırmaya çalışmayacaktır.
Bu ön yargılar, aslında oldukça önemli olan terapinin insanlar tarafından ne kadar yanlış değerlendirildiğinin göstergesi. Eğer kendinizin ya da sevdiğiniz birinin bu noktada terapiye ihtiyacı olduğuna inanıyor ve bu fikirlere az da olsa katılıyorsanız lütfen daha çok okuyun veya ön yargılardan arınmak amacıyla bir uzmanla bu konuyu konuşun.
YORUMLAR