Türkiye’de erişkin nüfusta, her 3 kişiden 1’i yüksek kan basıncına bağlı olarak hipertansiyon sorunu yaşıyor. 15-20 milyon kişiyi etkileyen bu önemli sağlık sorunu, vücutta yarattığı zararlı etkilere bağlı olarak kalp yetersizliği, aort anevrizması, görme bozuklukları, böbrek yetersizliği ve beyin damar hastalıkları gibi birçok kronik hastalığa da zemin hazırlıyor.
Yüksek tansiyon ile ilgili bu çarpıcı gerçeklerin yanı sıra hastaların yarısı, hastalığının farkında bile değil. Bu nedenle hastaların yarısına tanı konulamıyor. Tanı konulan hastaların da yine yarısının ilaç tedavisine rağmen kan basıncı istenilen düzeyde kontrol altına alınamıyor. Kontrol altına alınmayan kan basıncı yüksekliği, sinsice ilerleyerek bütün vücudu etkiliyor.
Ölüm nedenleri arasında ilk sırada
Tüm dünyada ölüm nedenleri arasında ilk sıraya oturan kalp-damar hastalıkları ve hipertansiyon; başta kalp yetersizliği, inme ve böbrek yetersizliği gibi çoğu kez geri dönüşü olmayan hastalıklara neden oluyor. Dünya erişkin nüfusunun neredeyse yarısını oluşturan hipertansiyon, dünyada yaklaşık 2 milyar insanın hipertansiyon kaynaklı hastalıklara maruz kaldığını gösteriyor. Memorial Şişli Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Kani Gemici, “Hipertansiyon hastaları arasında, sorunun farkında olanların da tedavilerinin yaşam boyu süreceği bilincinden uzak olması, ilaçlarını düzenli olarak kullanmamaları ve yaşam şartlarını hastalıklarına göre belirleyememeleri, yüksek kan basıncının kontrol altına alınmasını zorlaştırıyor.
Kalp-damar sistemi ve çeşitli organlarda çok sayıda ölümcül hasara sebebiyet veren hipertansiyon, yaşam koşulları ve stresli çalışma hayatı nedeniyle yaygınlaşarak, tehlikeli yolculuğuna hızla devam ediyor” diye konuşuyor. ‘Sistolik tansiyon’, halk arasında ‘büyük tansiyon’ olarak adlandırılıyor. Kanın kalpten kasılma sırasında vücuda gönderilirken, kasılmanın bittiği anda ölçülen kan basıncının değerini veriyor. Halk arasında ‘küçük tansiyon’ olarak adlandırılan ‘diyastolik tansiyon’ ise kalbin kasılmasını tamamlayıp gevşeme sırasında ölçülen kan basıncını ifade ediyor. Doç. Dr. Gemici, “Sinsi ve hayatı tehdit edici olan hipertansiyonu ortaya çıkarmak çok kolaydır” diyor ve ekliyor: “Tansiyon aletiyle kişi kan basıncını öğrenebilir. Her evde otomatik bir kan basıncı ölçümü cihazı bulunmalıdır. 30’lu yaşlardan sonra kişinin belirli aralıklarla tansiyonunu ölçmesi veya ölçtürmesi önemlidir. Ailelerin çocuklarının ilköğretim çağında bir kez bile olsa tansiyonlarını ölçtürmeleri, bir belirti halinde de düzenli olarak kontrol ettirmeleri, gelecekteki hastalıkların önüne geçecektir.”
Yüksek tansiyon felç edebiliyor
Kan basıncında yükselme yani hipertansiyon, erken dönemde belirlenerek kontrol altına alınmadığında damar içi yüzeyleri tahrip ederek önemli hastalıklara neden oluyor. Büyük ya da küçük tansiyondan birinin normal değerlerin üstünde olması ‘hipertansiyon’ (yüksek tansiyon) olarak adlandırılıyor. Büyük tansiyonun 130 ya da küçük tansiyonun 85 mmHg’nın üzerinde olması hipertansiyon olarak kabul ediliyor. Yüksek tansiyon, zarar verdiği damara ve organa göre sağlık sorunlarına yol açıyor. Tansiyon yüksekliğine bağlı olarak beyin damarlarının zarar görmesi durumunda anevrizma yırtılması veya damar tıkanmalarına bağlı felç ortaya çıkıyor. Kalp damarlarında ortaya çıkan sorun koroner yetersizlik, kalp yetersizliği ve kalp krizi şeklinde kendini gösteriyor. Aort damarındaki genişleme aort yırtılması ile hastanın ani olarak kaybına neden olabiliyor. Tansiyon böbrek yetersizliğini de ortaya çıkarabiliyor.
Stresli meslek grupları risk altında
Stresli meslek grupları her hastalıkta olduğu gibi yüksek tansiyon sorununda da risk altında bulunuyor. Özellikle acil yardım personelleri, itfaiyeciler, polisler, öğretmenler, sosyal hizmet uzmanları, yöneticiler ve madenciler mesleklerinin gerekliliklerinden ötürü zorlayıcı fiziksel ve duygusal durumlarla karşı karşıya kalıyor. Bu da tansiyon sorununun ortaya çıkışını kaçınılmaz hale getirebiliyor. Muhasebeciler, bankacılar, borsacılar, gazeteciler, milletvekilleri, politikacılar, avukatlar yüksek risk altında. İşadamları ve yöneticiler de yönetici olmanın sorumluluğu ile duygusal zorlanmalar yaşıyor. Buna masa başındaki hareketsiz yaşam ile kötü beslenme de eklenince, tansiyon değerleri yükseliyor.
Hipertansiyon çoğunlukla genetik
Hipertansiyon yüzde 90-95 oranında genetik ve ailesel oluyor. Geri kalan yüzde 5 olgular, böbrek veya böbrek damar hastalıkları, tiroit hastalıkları, bazı endokrin bozuklukları, aort kapak hastalıkları veya doğumsal damar anomalileri gibi nadir hastalıklara bağlı olarak gözleniyor. Doç. Dr. Kani Gemici, “Bu rahatsızlıklar saptanabilir ve tedavi edilirse, kan basıncı yüksekliği tamamıyla ortadan kalkabilir.
Esansiyel hipertansiyonu olan kişilerde ise sedanter yaşam ve obezite, besinlerle fazla miktarda tuz alınması, genetik faktörler, alkol kullanımı, yaşam koşullarının ağırlaşması, stresli çalışma hayatı ve günlük stresin kontrol altına alınamaması en önemli faktörlerdir. Birçok nedene bağlı olan ve ‘esansiyel hipertansiyon’ adı verilen bu durum, yaşam şeklinde yapılacak değişiklikler ve gerektiğinde ilaç kullanımını gerektirir” diyor. Hipertansiyon vakalarının yüzde 90- 95’inde neden bilinmiyor. Bu durum, primer yani ‘birincil hipertansiyon’ olarak adlandırılıyor. Kalan yüzde 5-10’luk hipertansiyon grubunda ise altta yatan başka bir hastalık ya da hastalıklar bulunuyor. Bu hastalıklar dolaylı olarak hipertansiyona yol açıyor. Bu tip hipertansiyona tıp dilinde sekonder yani ‘ikincil hipertansiyon’ deniyor. Doç. Dr. Gemici, “İkincil hipertansiyonun öncelikli tedavisi, altta yatan hastalıkların ortadan kaldırılmasıyla gerçekleştirilebiliyor” diye konuşuyor.
1-2 haftalık tansiyon takibiyle hipertansiyon tanısı konulabilir
3 veya daha fazla sayıda yapılan ölçümlerde büyük tansiyonun 130 mmHg veya küçük tansiyonun 85 mmHg’nin üzerinde olması ya da her ikisinin bu değerler üzerinde olması teşhis için yeterli oluyor. Bir kereye mahsus yapılan ölçüm karar vermede yeterli ve sağlıklı olmayabiliyor. Evde 1 ya da 2 haftalık kan basıncı takibinin sonuçları tanı konulmasında ve tedaviye başlama kararında genellikle yeterli oluyor. Doç. Dr. Kani Gemici, tereddütlü durumlarda kan basıncı holteri ile 24 veya 48 saatlik takipler yapılabildiğini dile getiriyor.
İlaçlar hayat kurtarır
Hipertansiyon hastaları arasında tansiyon değerlerini düzenli olarak ölçtürüp kontrol ettiren ve ilaçlarını doktorun düzenlediği şekilde kullananların tüm hastaların yarısından az olması dikkat çekiyor. Tansiyon ilaçlarının hayat kurtardığına dikkat çeken Doç. Dr. Gemici, “Tansiyonun ne kadar ciddi bir toplum sağlığı sorunu olduğu insanlara anlatılmalı. Tansiyon kontrolü zorunlu hale getirilmelidir. Basit önlemler toplumun geleceği için çok olumlu sonuçlar verecektir” diyor.
Haber: Ceyda Erenoğlu
YORUMLAR