Erkek arkadaşımla bir Uzakdoğu restoranındayız. Romantik bir akşam yemeğine değil de acı çekmeye gelmiş gibi... Her lokmada sanki kulaklarımdan, burnumdan alev fışkırtan yemeğimi gözüm yaşlı bitiriyorum. Makyajımın halini siz düşünün! Yanımızdan geçenler erkek arkadaşımın beni üzdüğünü düşünerek “Vah vah” der gibi bakıyor. Ama ben zafer kazanmışçasına mutlu ve gururlu, “Buraya yine gelelim” diyorum. Acılı yemek sevenler hislerimi anlayacaktır. Aslında çoğumuz, çikolataya katacak, reçelini yapacak kadar acı delisi! “Abartma” mı dediniz? Yahu, 41 yaşındaki Amerikalı yarışmacının “hayalet biber”li hamburger yedikten sonra gırtlağında 2.5 santimlik delik açıldığını okumadınız mı? Adam acı yemeye devam ediyor desem... İnsanlığın acı merakı M.Ö. 6000’lere kadar gidiyor. Zaten bu durumda başka canlı da yok. Azteklerin acıyı hastalıkların tedavisinde ve düşmanı püskürtmek için kullandığı söyleniyor. Soframızdaki kırmızı biberin ataları, Latince adı “Capsicum Frutescens” olan bitkiden geliyor. Acı biberi Amerika’dan Avrupa’ya taşıyan Kristof Kolomb. İspanya Kraliçesi için gittiği Güney Amerika’nın Karayip Adaları’nda biberi keşfeden ve 1400’lü yılların sonlarında Avrupa’ya götüren Kristof Kolomb’dan sonra biberin Avrupa’dan dünyaya yayılmasında Portekizlilerin payı büyük. Biber Portekizlilerin gemileriyle Batı Afrika ve Hindistan’a, oradan da Orta Asya üzerinden ya da gemilerle Güney Afrika’yı aşarak yeniden Avrupa’ya ulaşıyor. Ve özetle 16. yüzyıl sonlarında dünyayı fethediyor.


Acı yerken vücutta neler oluyor?

Acı tutkumuzun ardındaki sebeplere geçmeden, acıyı ağzımıza attığımız andan itibaren bünyemizde neler olduğuna bakalım... Tatlı ve tuzluların tadını dilimizin uç kısmı hemen algılayabiliyorken, acıyı algılayan dil reseptörleri gırtlağa yakın bir bölgede. Bu nedenle yediğimizin ne kadar acı olduğunu biraz geç fark ediyoruz, bazen iş işten geçmiş oluyor. Uzmanlar, acı biber yediğimizde bünyemizdeki reaksiyonların gerçek bir yanmayla benzer olduğunu söylüyor. Yani yanmanın kaynağı ister ısıya, ister kimyasala, isterse bir bibere bağlı olsun, metabolizmanın tek bir hedefi var: Yanmayı durdurmak. Yakıcı kimyasal maddeler yutarken devreye giren vücut reaksiyonları, biberdeki kapsaisin moleküllerine karşı da gösteriliyor. Ağzınızda başlayan yanma hissini algılayan nöronlar alarma geçiyor, acıya sebep olan şeyin ayrımını yapmadan aynı reaksiyonu veriyor. Önce ter atarak vücut kendini serinletmeye çalışılıyor. Acıyı algılayan sinir hücrelerimizin salgıladığı maddeler damarlarımızı genişletiyor ve sorunlu yerin onarılması için daha fazla kan akışı sağlıyor. Biber midede krampları da tetikliyor. Siz de bu evreye geldiyseniz işin uzmanlarından bir tüyo: Soğuk süt acıyı kısa sürede maskeliyor.


Peki acıdan neden zevk alıyoruz?

Yüzyıllarca hastalıklara şifa olacağı umuduyla tedavi amaçlı kullanılan biber için New Mexico Üniversitesi’nden Paul Bosland şöyle diyor: “İnsanoğlu dünyanın batısına 20 bin yıl önce yerleştiğinden beri kendisine acı veren bu bitkiyle haşır neşir oldu.”


1- Acı ve zevk

Acı biberin insanlar tarafından neden sevildiğini 45 yıl araştıran ABD’li psikolog Profesör Paul Rozin, bunu acı ve zevk eşiğinin beyinde algılanmasına bağlıyor. Prof. Rozin, önce hayvanlar üzerinde başladığı deneyde hayvanların acı sevmediğini ancak yiyebildiklerini ortaya koydu. İnsanların acı yemesini paraşütle atlamaya, korku filmi izlemeye benzeten profesör, acı ile zevk arasındaki bağlantının insan biyolojisinin kökeninde yer alan, bir nevi mazoşizm olduğunu, insanların risk almaksızın acı çekmeyi sevdiğini söylüyor. “Bu, lunaparktaki korkuya benzer. Ürkeriz ama aslında büyük bir tehlikede olmadığımızı biliriz” diyor. Yani zararın geçici olduğunu bilirsek, zorlukları tecrübe etmeyi istiyoruz. Bu bir tür tatbikat, “Öldürmeyen şey güçlendirir” durumu yani.


2- Saadet getiriyor

Acı biberin beynimize sinyal göndermesini sağlayan kapsaisin maddesi, beynimizdeki acı reseptörlerinin uyarılmasına ve beynimizin ısınmasına yol açıyor. Bu etki sonrası reseptörler zamanla cevap vermeyi bırakarak, yerini endorfin hormonu salgılamaya bırakıyor. Bu da mutluluk ve zindelik hissi verip zamanla acıyı bloke ediyor, başımız beladan kurtuluyor. Dahası, acıya karşı salgılanan adrenalin de kişinin nabzını hızlandırarak olaya heyecan ve dinamizm katıyor.



3- Statü sembolü

Acı yiyerek karizmaya sahip olunabileceğini düşünenler de var. Öyle ki Pennsylvania Üniversitesi’nden Doç. Dr. John Hayes, acı yiyebilmenin bir sosyal statü sembolü olduğuna inanıyor. Ancak bu statü erkekler için geçerli. Çok acı biber yiyebilen bir erkekseniz, yiyemeyen rakiplerinize göre kadınlara karşı bile avantajlıymışsınız. Yok artık!


4- Ömrü uzatıyor

Oxford Üniversitesi, Harvard Üniversitesi ve Çin Tıp Bilimleri Akademisi’nin (Daha ne olsun!) ortak araştırmasına göre, düzenli acı yiyenlerde kanser, kalp ve solunum rahatsızlıkları ve ölüm riskleri azalabiliyor.


5- Kanserle savaşıyor

Nottingham Üniversitesi araştırması, acı biberdeki kapsaisin maddesinin hücrelerde ısı üretme görevini üstlenen mitokondriye etki ederek kanser hücrelerinin ölümünü tetiklediğini ortaya koydu. Araştırmaya göre kapsaisin içindeki moleküller, kanser hücrelerinde bulunan proteinlerin gelişimine engel oluyor. Vaniloid molekülleri bu işlem sırasında etrafta bulunan sağlıklı hücrelere de zarar vermiyor.


6- Afrodizyak

Acı, afrodizyak etkiye de sahip. Acı yemek kan dolaşımı ve kalp atışını hızlandırdığından bunun cinsel performansı artırdığı ve cinsel dürtüyü artırmak için sinir uçlarını uyardığı düşünülüyor.


7- Zayıflatıyor

Uzmanlar, acının metabolizmayı hızlandırması sayesinde kilo vermeye de yardımcı olduğunu söylüyor.


Herkesin acısı kendine

Yale Üniversitesi’nden Profesör Linda Bartoshuk, insanları tat algılayıcılarına göre 3’e ayırıyor: Aşırı, orta ve az algılayabilenler. Siz siz olun, “Hafif acı” diyerek sizi yüreklendirenlere aldanmayın. Çünkü tat algılayıcı sayınıza, genetik faktörlere göre acıyı algılamanız değişiyor. Karşınızdakine acı gelmiyorken siz alev alabilirsiniz!


Haber: Sema Ereren


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Ayvanın
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.