Köyde su taşımak, tüm yaş aralığını kapsayan asli bir sorumluluktur. Evden iki kova alıp çeşmenin yolunu tutarsın. Yolda sana inekler ve öküzler eşlik eder. Onların heybetli yürüyüşlerini biraz da onlardan korkarak izlersin. Hiç aceleleri yoktur; bir o yanı bir bu yanı koklaya koklaya ilerlerler.


Yanından geçtiğin evlerin avlusunda kimi, koyunları dağa götürmek için çıkartıyordur, kimi, buğday dövmek için dibeği hazırlıyordur, kimi de dokuma tezgahının iplerini takıyordur. Çeşmeye geldiğinde tekneden su içen ineklerden boş kalan yerdeki sıraya geçersin. Çeşmenin yanındaki kayaların üzerinde yaşlarına göre gruplanmış köylüler vardır.


Delikanlılar su taşımaya atlarıyla gelirler ve atların dik ve güçlü duruşları sanki onları da aynı havaya sokmuştur. Delikanlıları gören genç kızlar, fısıldaşırken güldükleri belli olmasın diye tülbentlerinin ucuyla ağızlarını kapatırlar. Yeni gelinler ve yeni anneler, bebeleri kucaklarında, biraz daha ağır bir sohbet içerisindedirler. Yaşlı teyzeler ise gözleri ara ara uzaklara dalarak mırıltıyla konuşurlar. Çeşmenin en hareketlileri çocuklardır. Tekneye düşürülmeye çalışanlar, öküzlerin kulaklarına vurup kaçanlar, diğer tepenin ardındaki çocuklara gerçekleştirecekleri saldırıları planlayanlar ve tabii, bahçelerden aşırılan ganimeti paylaşanlar çeşmede bir curcuna yaratırlar. Evde bekleyen işleri akıllarına gelen kadınlar telaşla çeşmeye yaklaşırlar ve sözle uzaklaştıramadıkları çocuklardan birkaçını terlik ve taş tehdidi ile oradan gönderirler.


Çeşme köyün merkezidir. Şehirden geliyorsanız mutlaka çeşme gruplarının birkaçına uğrar, öyle geçersiniz. Şehirde neler gördünüz, oradan neler aldınız, eskiden köyde yaşayıp şimdi şehirde yaşayanların durumları nasıl, bir bir anlatmak durumundasınızdır. Hoş, gerçi içten içe şehre gitmenin en güzel kısmının da bu olduğunu bilirsiniz. O çeşmeye yaklaşırken şehir için giydiğiniz kıyafetle gururlanışınız, saçınızı rüzgar varmış gibi savuruşunuz ve gözlerinizi etrafta edalı edalı gezdirişiniz hep bunun içindir. Bir günlüğüne olsa da herkesten ayrıcalıklı bir konumdasınızdır. Köyde herkesin hayatı benzer olduğundan böyle günler hiç unutulmaz.


Su doldurma sırası size geldiğinde tekneye düşmemeye çalışarak sıradakileri de çok bekletmeden aceleyle suyunuzu doldurursunuz. Suya ulaşmanın zafer hisleriyle eve dönüş yolu başlar. Kollarınızdaki ağırlık birkaç adımda bir durup dinlenmenize ve etrafı daha dikkatli izlemenize neden olur. Yerde bir akrep görürsünüz. Normalde çığlık atmanıza neden olan bu küçük canlı kendi yoluna gidiyordur ve size sadece, onun beyaz rengine ve her taşı aşarkenki çabasına hayran hayran bakmak kalır. Kollarınız ağırlıktan her zorlandığında içinizden “Bu çile çekilir gibi değil” diyerek yolu tamamlarsınız. Avluya kovaları bırakır bırakmaz bir tas alıp soğuk sudan kana kana içersiniz ve kocaman bir “Oh” çekersiniz.



Naciye Kavas


Fotoğraf: Tuğçe Özdeniz Arslan

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir bunlar eskidenmiş karadenizdeyse hiç olmamış su sorunu
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.