Bir diyalog üzerine bunu yazma gereği duydum.


Benim için mucize olan karın yağışı, hayranlıktan çığlığı bastırırken, karşımdaki insanda pencereden dışarı yüzeysel bir bakışıyla ve sıradan birkaç cümle halinde geçiştirmesiyle kalıyordu… "A evet kar yağıyor, güzel" diyordu.


Minik bir de tebessüm. Bu kadar. Sonrasında devam eden birkaç felsefik, altında eleştirel ve kendinden olmayanın cümlelerini, düşüncelerini öteleyen, üvey evlat muamelesi eden bir fikir yapısı.


"Güldüğümüz bir şeye aşırı tepkiler veriyorsak, ya da herkesin ağladığı bir olaya biz kahroluyorsak burada bir klinik vaka olmuşuz demek"miş. Her şeyin belirli ölçülerini aşmak, bakın dikkat edin buraya duyguların bile ölçülerine uymayan bir şekilde değişik olmak anormalmiş, klinik vakaymış. Bunu toplum kabul etmiyormuş.

Duygusal varlık olan insanın mutluluğunu uç noktalarda, belki ruhunun derinliklerinden çıkıp ağzından coşan tebessümlerle yaşamak çok görülüyor. Çokun ötesinde klinik vaka görülüyor.


İnsan dümdüz bir çizgi değildir.


Mutlaka inişleri çıkışları, düşüşleri, kaybedişleri olur. Olması gerekir. Çünkü hepimiz aynı şeylere aynı oranda gülemeyiz. Aynı oranda üzülemeyiz de. Bir çocuğun kaybedişi, yası, bize basit bir gözyaşı döktürürken, o çocuğu o acı yerden yere yerden yere vurabiliyor.


Sevindiğimiz şeyler, bizi gülümseten şeyler belki bir miktar benzerlik gösterebiliyor ama, seni hafif tebessüm ettiren mutluluk anı, bana kahkaha attırabiliyor.


Gülümsemenin, sevmenin, bizi üzüntüye boğan şeylerin ölçüsü, kalıpları yoktur. Kalıplara sığdırmak mantıksızdır. Üzücü olaylar herkesi üzebilir ama herkese aynı ölçüde etki edemez. Her insan bir ruhtur. Bir hayattır. Ruhlar benzeşir ama aynı olamaz. Her insan bir kalemden çıkmış gibi birbirinin aynısı duyguları taşıyamaz. Taşısaydı, duyguların kalıpları, genel geçer ölçüleri olsaydı, insan gibi yüce bir eserin anlamı kalır mıydı?


Böyle düşünen insan kısmı kalabalık değil henüz ama iyi ki de böyle düşünen insanlar var diyorum. Çünkü kendin olmanın kıymetini anlatıyorlar sana. Duygularını ölçülerle sınırlandırıp hayatının keyfinden kısmadığını anlatıyorlar. Bu yanımın değerine yeniden değer katıyorum bende. İyi ki bizi bize gösteren, bizi bize hatırlatan insanların varlığı var diyorum.


İyi ki kendi gibi doğal olan duygularıma sınır biçmediğim alanlarım var diyorum.


Ey kendimi bildim bileli böyle olduğum halim!


Seni alnından öpüyorum… Son sözümü de söylüyorum; duyguları ölçülere göre yaşarsak, ne kadar kendimiz kalıp, ne kadar kendimizi yaşayabiliriz ki?


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir İnsanın duygularının ölçeği yoktur! Vay çok güzeldi bu . Elinize emeğinize sağlık
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.