Hindistan bağımsızlık hareketinin lideri Mahatma Gandhi’nin doğum günü olan 2 Ekim, Birleşmiş Milletler tarafından 2007 yılında Uluslararası Şiddetsizlik Günü olarak ilan edildi. Uluslararası Şiddetsizlik Günü, bizleri şiddete karşı şiddetsizlik konusu hakkında düşünmeye sevk ediyor. Öte yandan, her gün şiddete maruz kalan veya kalma tehlikesi yaşayanlar için neler yapabileceğimizi, şiddet konusunun bize nasıl temas ettiğini hatırlamakta fayda görünüyor.
Şiddetsizlik ise, sadece şiddetin yokluğu ile tanımlanmıyor. Şiddetsizliği dönüştürücü bir yöntem olarak yorumlamak mümkün. “Gandhi’ci Şiddetsizlik” ve Satyagraha olarak isimlendirilen türü; sevgi ve doğru eylem yoluyla gerçeğe ulaşmayı amaçlıyor. Şiddetin hem kişinin kendinden hem de toplumsal, siyasal ve ekonomik alanda tamamen ortadan kaldırılmasını talep ediyor.
Şiddet için Türk Dil Kurumu sözlüğünde farklı tanımlar bulunuyor;
“bir hareketin, bir gücün derecesi, sertlik”,
“bir hareketten doğan güç”
“karşıt görüşte olanlara kaba kuvvet kullanma”
“kaba güç”
“duygu ve davranışta aşırılık”
Şiddetin karşısında şiddetsizlik bir eylem çeşidi olarak hayat bulsa da şiddetle doğrudan karşı karşıya kalınması durumunda eylem ihtiyacı doğduğunu unutmamak gerek. Bu bakımdan bilinçli ve hazırlıklı olmakta fayda görünüyor. Şiddetin toplumda ve insan yaşamında birbirinden farklı çeşitleri gözlemleniyor. Bunlar psikolojik, duygusal, sözel ve hatta ekonomik şiddet gibi farklı sınıflarda görülebiliyor.
Şiddetin türlerine baktığımızda, en çok rastlanan şiddet türü fiziksel şiddet olarak görünüyor. Fiziksel şiddetten en çok mağduriyet görenlerin ise kadınlar olduğu dikkat çekiyor ve bu durum toplum vicdanını derinden etkiliyor. Fiziksel şiddetin yanı sıra, şiddet içeren tutum ve davranışlara maruz kalma veya etkilenme tehlikesi de “mağduriyet” olarak kabul ediliyor. Bu sebeple, sadece fiziksel şiddet görenin değil, şiddete tanık olan çocukların, tehdit altında hisseden kadınların da mağduriyet yaşadığını fark etmek gerekiyor.
Adalet Bakanlığı’nın ev işi şiddete yönelik yaptığı aydınlatıcı yayınlara göre; şiddet içeren tutum ve davranışlara maruz kalan, kalma tehlikesi bulunan, şiddetten etkilenen, etkilenme tehlikesi bulunan kadınlar, çocuklar ve her türlü aile bireyi “şiddet mağduru” sayılıyor.
Şiddet tanımına sadece fiziksel şiddetin girmediğini hatırlamakta fayda var. “Tek taraflı ısrarlı takip” de şiddetin bir türü olarak karşımıza çıkıyor. Aralarında aile bağı veya ilişki bulunup bulunduğuna bakılmaksızın, mağdur kişinin kendi güvenliğinden endişe edecek şekilde fiziki veya psikolojik açıdan korku ve çaresizlik duygularına sebep olacak biçimde, içeriği ne olursa olsun fiili, sözlü, yazılı olarak ya da her türlü iletişim aracını kullanarak ve baskı altında tutacak her türlü tutum ve davranışı ifade ediyor. Bu tür davranışlara maruz kalanların “şiddet mağduru”, davranışta bulunanların da “şiddet uygulayan” olduğunun farkında olunması gerekiyor. İstenmediği halde ısrarlı şekilde arkadaşlık teklifi yapılması buna örnek gösteriliyor. Bu bakımdan, fiziksel şiddet görülmese bile psikolojik şiddete maruz kalındığını fark etmek ve yardım istemek, korunmak açısından önemli görünüyor. İster fiziksel ister sanal ortamda olsun, bu tür davranışlar konusunda dikkatli olmak gerekiyor.
Çevremizde şiddete uğrayan biri varsa nasıl yardım edebiliriz?
Acil durumlarda yardım veya ihbar için ulaşılabilecek ALO 155 Polis İmdat, ALO 156 Jandarma İmdat ve 112 acil hatlarının yanı sıra aile içi şiddete maruz kalan kadınlar için Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı bulunuyor. Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı’na 0212 656 96 96, 0549 656 96 96 numaralarından ulaşılabiliyor. Bunun yanı sıra, 7 gün 24 saat ücretsiz ulaşılabilecek Alo 183; Aile, Kadın, Çocuk ve Engelli Sosyal Hizmet Danışma Hattı da şiddete uğrayan ya da uğrama tehlikesi bulunan ve desteğe gereksinimi olan kişilere psikolojik, hukuki ve ekonomik alanda danışmanlık hizmetleri sunuyor. Çevrenizde şiddete maruz kalan bireylere yardımcı olmak için bu kurumlarla bağlantıya geçebilir veya bireyi bu kurumlara yönlendirebilirsiniz. Gerekli telefon numaralarını herkesin bir kenara not etmesinde fayda görünüyor.
Peki bugünü bireysel olarak nasıl değerlendirebiliriz?
İçinizde acı, öfke ve kaygı uyandıran durumlara bakmak için her gün kendinize 10 dakika, sessizce oturup içe dönebileceğiniz bir zaman ayırın.
Düşünce ve eylemlerinizde şiddet içeren bir istek veya hal fark ediyor musunuz? Düşüncede şiddetsiz ve eylemde şiddetsiz olma kavramları sizde ne gibi hisler uyandırıyor? Hislerinizi gözlemleyin.
Psikolojik şiddet veya ekonomik şiddet gibi farklı şiddet türleri gördüğünüzü fark ettirecek hislerle karşılaştınız mı? Kendinizi tehdit altında hissettiniz mi? Peki kendi eylemlerinizin gizli şiddet içerebileceğini hiç düşündünüz mü? Bu ihtimal size ne hissettiriyor?
Kendi maruz kaldığınız şiddet eylemleri olduysa, bunlarla ilgili olarak iç dünyanızda ve günlük hayatınızda ne aşamada olduğunuzu gözden geçirin. Mağduriyetinizin farkına vardınız mı? Yardım alabildiniz mi? Yardım alma fikri sizde ne uyandırıyor?
Yardım alabileceğinizi ve yardıma ihtiyacı olanları uzmanlara yönlendirebileceğinizi hatırlayın. Danışabileceğiniz çeşitli uzmanlara başvurmak için adım atın.
YORUMLAR