İlişkiler bittiğinde bir tüccar, bir muhasebeci gözünden bakmak gerekir bence. Muhasebeciler, yani hesapçılar her hareketi kayıt altına aldıklarından, işletmenin sayısal nabzını tutmuş olurlar. En yalın haliyle şunların girdi-çıktısını kayıt etmekle yükümlüler: Gelirler, giderler, kalanlar.


Gelirlere bir bakalım: Bol miktarda hayal, umut, beklenti var fakat -çok yazık ki- hayaller kırık, umutlar çürük, beklentilerin de içi boş. Toplayalım alt alta: Koca bir sıfır.


Giderler listesi kabarık: Çok fazla emek, daha fazla zaman, gözyaşı, yürek acısı, tutulmayan sözler, çalmayan telefonlar, kapılar; gelmeyen mesajlar, ertelenen ve iptal edilen randevular, ortaya konan bol miktarda sevgi ve aşk, paylaşılan duygular, masalar, evler, plakası özel arabalar, tatiller, hafta sonları, arkadaş ortamları, siyah çarşaf takımıyla, başkasının yastığıyla, yatak, dudak, ten, ar, namus, kişilik, gelecek planları, yemekler, gezmeler... Liste uzayıp gidiyor da gidiyor. Alt alta toplamak ne mümkün? Çuvallara doldursan, kim bilir kaç çuval gider kalemi var... Bir heves için çok fazla gider var. Çok umutsuz bir iş olmuş. Çok yazık olmuş, bu kadar gidere ne gerek vardı? Altı üstü bir heves. Trajik bir durum söz konusu.


Kalanlar: Koskoca bir HİÇ. Elle tutulacak hiçbir şey yok. Acı veren anılar, hayal kırıntıları, onun yüzünden kırılan, gücenen dostlar, incitilen arkadaşlar.


Bu iş, kuruluş aşamasında gerekli incelemeler yapılmadığından, duygusal bağımlılık sonucu, gelir-gider dengesi gözetilmediği için batmıştır. sevgi, aşk, emek, zaman heba olmuştur.


Sermayesine yazık olmuştur.


12.10.


Meserifi

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.