Yıllar önce işe her gün nefret ederek gidiyordum. Çok insanla konuşmam, görüşmem, sorun çözmem gerekiyordu. Telefonum susmuyordu. Gün içinde bir kenara çekilip ağladığım oluyordu. Daha öğle üzeri aşırı yorgun, akşam eve girdiğimde tamamen tükenmiş hissediyordum. Kendimi arada kahve içebildiğim birkaç iyi iş arkadaşım var diye avutuyordum. O iş bana göre değildi. Kesinlikle bırakmalıydım.
Ama bırakıp ne yapacaktım? Yıllar içinde kaç işi aynı sebeplerden, aynı hisler içinde bırakmıştım. Ama ne yapmak istediğimi tam bilemediğimden, içimden geleni yapmanın ise “çok zor” olduğunu düşündüğümden gidip yine benzer işlere girmiştim.
Ayağımda topuklu ayakkabılar, üzerimde kumaş pantolon, fönlü saçlarımla sokakta hıçkırarak ağladığım bir gün “Tamam” dedim, “bu böyle gitmeyecek.” Yol üstünde karşıma çıkan ilk kafeye oturdum. Güneş gözlüklerimi indirdim ki ağladığım belli olmasın.
Kendime bir sade kahve söyledim. Ne istediğimi tam bilmiyordum ama ne istemediğimi biliyordum. Çantamdan kalemi çıkardım. Boş bir kağıt rica ettim garsondan, verdi.
Kesinlikle neleri istemediğimi yazmaya başladım.
1. Sabah 6’da uyanmak istemiyorum.
2. 1,5 saat yol gitmek istemiyorum.
3. Kapıdan girer girmez, haldır haldır işe başlamak istemiyorum.
4. Telefonum sürekli çalsın istemiyorum.
5. Sürekli bir sorun çözmek istemiyorum.
6. Hep gerilmek istemiyorum.
7. Geç saatlere kadar çalışmak istemiyorum.
8. Trafikte çişimi tutmak zorunda kalmak istemiyorum.
9. Cahil insanlara laf anlatmak zorunda olmak istemiyorum.
10. Bu kadar yorulmak istemiyorum.
11. Hafta sonları çalışmak istemiyorum.
12. İzin günlerimde cep telefonumdan aranmak istemiyorum.
13. Kendimi rahat hissedeceğim giysiler içinde çalışmak istiyorum.
Ne istemediğimi söylemeye o kadar alışmıştım ki yazmakta hiç zorlanmadım.
Ne istediğimi bulmam gerekiyordu ve ben bulamıyordum ne istediğimi. Dedim ki, istemediklerimin karşıtlarını niye yazmıyorum ki? Başladım sıralamaya.
1. Sabah 8’de uyanmak istiyorum.
2. En çok 1 saat sonra işe varmak istiyorum.
3. Ofise gidince bir kahve içmek, biraz gazete okumak istiyorum.
4. Telefonum günde en çok birkaç kez çalsın istiyorum.
5. İşim yaratmak ve sunmak olsun istiyorum.
6. Neşe ve huzur içinde çalışmak istiyorum.
7. Akşam yedide evimde soframı kurmuş olmak istiyorum.
8. Kendimi hep zinde hissedeceğim bir iş yapmak istiyorum.
9. Hafta sonları sabah yatağımda, bütün gün evimde keyif yapmak istiyorum. Gezip tozmak, sevdiklerimle vakit geçirmek istiyorum.
10. Çalışmadığım günlerde cep telefonumun varlığını bile unutmak istiyorum.
11. Salaş tişörtlerimi, kot pantolonlarımı, taytlarımı, düz botlarımı veya sandaletlerimi giyerek işe gitmek istiyorum.
Hayalimdeki işin ismini söyleyemiyordum henüz. Ama en azından çerçevesini çizmiştim.
Ne istediğimi az çok bilmeye başlayınca biraz sakinleştiğimi fark ettim ve ilerleyen günlerde bu yöntemi biraz daha geliştirdim.
Bu kez kendime sorular sormaya başladım.
1. Bir ofiste mi çalışmak istiyorsun evinde mi? Yani uyandın, kahveni aldın, bilgisayarının başına mı geçtin? Yoksa bir ofisin içinde, birkaç iş arakadaşın olsa daha mı iyi?
2. Çalışma saatlerini kendin ayaralsan daha mı mutlu olursun?
3. Bir şefin, müdürün olsa mı olmasa mı?
4. Yönetici olsan mı olmasan mı? Bir ekip yönetmek ister misin istemez misin?
5. Kartvizitinde ne yazdığı senin için ne kadar önemli?
6. Günde kaç saat çalışmak istersin?
7. Verilen işi mi yapmak istersin yoksa yepyeni bir şeyler yapıp ortaya çıkarmak mı?
8. Ne kadar kazanmak istersin?
Cevaplar için acele etmedim. Kısa süre içinde cevaplar, içimden kendiliğinden yükseldi.
O sırada işime son verilmesine çok sevindim. Önümdeki zaman, çok büyük bir fırsattı benim için. Sonu belli olan yollara girmeyecektim. Kendime hazırladığım ne istemiyorum, ne istiyorum listesi ve bakındığım iş ilanları bana çok ilham verdi.
Ne istediğimi buldum. İstediğimden kesinlikle emindim. Önümde tek engel vardı: İstediğim işi yapmanın “çok zor” olduğu fikri. Onu da dileklerimi, hayallerimi kendime saklayıp yeni yolumda ilerleyerek aştım. Yani başkalarını dinlemeyerek. Sıfırdan başlamaya razı olarak.
Devamı 23 Nisan 2018 Pazartesi hthayat.haberturk.com’da...
YORUMLAR