Perili Fatma - 11


Perili, muzlu pastasının son küçük parçasını ağzına atıp limonatasının son yudumunu da içtikten sonra kalktı. Yan masaya geçerken, kendisine fal bakmasını isteyen kadına şöyle bir baktı. Uzun boyluydu, ayağında düz ayakkabılar vardı. Pantolon üzerine dökümlü, bisiklet yaka bir bluz giymişti. Gözleri maviydi, makyajı rimelden ibaretti. Gayriihtiyari göz attığı arkadaşı ise onun tam tersi, kısa boyunu ayağındaki topuklularla uzatmaya çalışan, iri göğüslerini dekolteyle sergileyen bir kadındı. Koyu kahverengi gözlerini kalın bir çizgiyle belirginleştirmişti. Fal baktırmak isteyenin, sanki arkadaşının yanında dikkat çekmek istemiyor gibi bir hali vardı.


Perili oturdu. Kapalı fincanı açarken sordu.

“Adın ne?”

“Serpil.”

Gözlerini kısarak fincanın içine eğilip biraz bekledi.

“Senin için hışhış Serpil.”

“Evet.”

“Birini beklersin.”

“Yok canım.”

“Yolunu gözlersin demedim be ya. Sana yakın olsun istersin.”

Fincandaki, içinde ayrı yönlere bakan iki kahverengi çizgi olan daireyi gösterdi.

“Bak saattir bu, sen gün sayarsın.”

“Aslında yakınımda ama...”

“Her gün gördüğün biri bu.”

Serpil ses etmeyince Perili devam etti.

“Bazen sana güler yüz gösterir. O zaman kalbin kuş gibi çarpar. Bazen de mesafe koyar araya. Ne yapacağını kestiremezsin Hışhış Serpil. Gece gündüz aklındadır bu kişi.”


Perili, doğru yolda olup olmadığını anlamak için arada duruyor, Hışhış Serpil’in tepkisini ölçmek için yüzüne bakıyordu. Gördüğü ifade tanıdıktı. Bir erkekle aralarında bir şeyler başlamasını isteyen bir kadın nasıl bekliyorsa, karşısındaki kadın da öyle bekliyordu. Doğru yoldaydı.

“Onun için yanıp tutuşmazsın. Mesela şimdi başka biri çıksa karşına, aklın ona kayabilir.”

Serpil kaşlarını yukarı, bakışlarını masaya dikip dudaklarını ısırıp bir durup düşününce, Perili daha bir rahatladı.

“O da senin için yanıp tutuşmaz. Bende yalan yok. Seni beğenir ama...”

“Ama ne?”

“Tereddüt eder. Kafasında başka biri olabilir. Sanki üçünüz aynı yerdesiniz.”

Serpil “Gördün mü? Ben sana demedim mi?” gibisinden bir bakışla arkadaşına döndü.

“Her şey sana bağlıdır Hışhış Serpil.”

“Nasıl?”

Perili ayağındaki düz ayakkabılar ile rimelden mütevellit makyajına bakarak cevap verdi.

“Biraz kendini gösteresin. O kadar gizlenmeyesin. Sen dikkat çekmekten çekinirsin, çekinmeyesin.”

Serpil dinlediklerini düşünürken Perili tabağı fincana döktü.

“Hanen açık, aydınlık. Hiç boşuna kendine dert aramayasın” dedikten sonra kalktı. İçi kırmızı gecelik dolu bohçasını sırtına attı.

“Hadi eyvallah.”

Serpil şaşırdı.

“Aaa dur. Nerede bulurum seni bir daha? Var mı telefonun? Borcum ne kadar?”

“Ben para için fal bakmam. Sana diyeceklerim bitmiştir. Pastayla limonata senden olsun yeter.”


Fal bakmaya para kazanmak için başladığı doğruydu, ama Perili Fatma için fal bakmak zamanla eğlenceye dönüşmüştü. Kendine has yöntemlerle bulup bildiği doğruları, gerçekleri söylediği için haklı bir şöhret kazanmış, sağlam da bir birikim yapmıştı. Uzundur yanlış bulduklarını düzeltmek, yoldan çıktığına inandıklarını yola getirmek, haksızlık edenlere, vicdansızlara hadlerini bildirmek için falı bir araç olarak kullanıyordu.


Hiçbiri farkında değildi ama on beşinden yetmiş beşine, fakirinden zenginine, en adisinden muteberine hepsi aynı gözlerle bakıyor, aynı soruları soruyor, benzer ses tonuyla konuşuyordu. Hepsinin ihtiyacı, beklentisi, arzusu aynıydı: Sevilmek, kazanmak, başarmak... Ortalama laflar, her birini mutlaka bir yerden yakalıyor, her biri dinlediklerine öyle ya da böyle ikna oluyordu.


Bu nedendendir ki Perili, kırk yılda bir, tıpkı pastanede olduğu gibi, biri ısrarla fal baktırmak istediğinde, fal bakarmış gibi yapıyordu. Fakat o zaman bile, karşısındakine bir şeyler fark ettirmeye çalışıyordu. Pastanedeki Hışhış Serpil’e de yaptığı buydu. İlgisini, sevgisini beklediği bir erkek üzerinden ona yaptığı hatayı gösterme gayretindeydi. Kabul görmek, arkadaş edinebilmek, yalnız kalmamak için dikkat çekmemeye çalışan genç kadına “kendini gizleme” diyordu. Ortalamanın üzerindeki boyunu sanki biraz kısaltabilirmiş gibi topuklu giymeyen, mavi gözlerini gizlemek ister gibi makyaj yapmayan, âdeta başkalarının ilgisine mazhar olmamak için bedenine oturan giysilerden kaçınan kadına mesaj veriyordu. Perili mesajı veriyordu, artık sonrası karşısındakine kalmıştı, mesajı alırdı veya almazdı.


Şimdi sırada Seval vardı. Sadece evliliğiyle ilgili değil, aynı zamanda başkalarıyla münasebetlerinde terbiyesini takınması için ona da bazı mesajlar verecekti.


12. bölüm 9 Mart 2018 Cuma hthayat.com’da...


Diğer bölümler












YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.