1- Suçluluk hissetmeyin
Bir annenin bebeğini hem çok sevmesi hem de annelikle ilgili olarak aklının karışık olması mümkündür. Kendinizi suçlu hissetmeyin ve rahatlayın! Birçok yeni anne, doğumla birlikte olağanüstü duygular yaşandığını duysa da bebeğini kucağına ilk alışında beklenen şekilde coşku duymayabiliyor. Bu da vicdan azabı ve “İyi anne olabilecek miyim?” gibi endişelere sebep olabiliyor. Merak etmeyin, bunu yaşayan ilk yeni anne siz değilsiniz. Suçluluk hissi sadece duygularla ilgili de olmayabilir. “Bebeğime iyi bakabiliyor muyum?” sorusu da ilk günden itibaren aklınızı kurcalayabilir. Şunu bilin ki anneler, çocukları kaç yaşında olursa olsun kendilerini neredeyse her zaman sorgular. Şimdilik sadece bebeğinizle birlikte olmanın tadını çıkarın.
2- Umutlanın ve iyimser olun
“Bebeğim sürekli ağlıyor” gibi sorularla aklınız karışıyor olabilir. Doğumdan sonra evdeki ilk gün, hayalinizdeki bebekli yaşam ile örtüşmeyebilir. Özellikle de evdeki kalabalık git gide artıyorsa… İlk defa anne olduysanız, bundan sonraki yaşamınızın hep böyle geçeceği hissine kapılabilirsiniz. Uyku düzeniniz bozulduğu, bedeniniz toparlanmaya devam ettiği, bebeğinizin sürekli ilgiye ve bakıma ihtiyacı olduğu için kendinizi bazen depresif ve çaresiz hissedebilirsiniz. Unutmayın ki lohusalık dönemi hem coşkulu hem de hüzünlü hallerin bir arada olduğu inişli çıkışlı günler halinde yaşanır ama bu günler elbette ki geçer… Yalnız olmadığınızı bilin ve içinizde bulunan, anneliğin sevecen doğasını kendinize yöneltin. “Bebeğim yeterince besleniyor mu? Kilo almıyor” gibi endişelerle umutsuzluğa odaklanmayın ve kendinize güvenin.
3- Temizliği takıntı haline getirmeyin
Temizlik ve düzen konularında rahat biri olsanız bile bebeğiniz doğduktan sonra titiz bir anne haline gelebilirsiniz. Yeni doğmuş bebeklerin öpülmemesi gerekir ve ziyaretçilerin bebeğinizi kucağa almasalar bile eve geldiklerinde ellerini yıkamalarını hatırlatmanız gerekebilir. Evi sık sık havalandırmak gibi sağlık ve temizlikle ilgili temel kuralları uyguladıktan sonra hijyeni takıntı haline getirmemeniz iyi olur. Genel prensip olarak bebeğinizin bağışıklık sisteminin gelişmesi için aşırı korumacı olmamak tavsiye edilir. Her fırsatta dinlenmek yerine kendinizi temizlik yapar halde buluyorsanız bunun bir takıntı haline gelip gelmediğine bir bakın. Genel bir derleyip toparlama yaptıktan sonra halen detaylı temizlik için çok meşgul olduğunuzu fark ediyorsanız durun ve bir bakın; bu gerçekten gerekli mi?
4- Kendinize bakım için fırsat verin
Bebeğiniz neredeyse tüm gün boyunca sizden ilgi beklerken tuvalete bile gitmek zor hale gelebilir. Lohusalık döneminde “Bu daha iyi günlerin” diyenlere kulaklarınızı kapatın ve o günkü ihtiyacınıza odaklanın. Bebeğinizin tüm zamanınızı alması durumuna kapılıp aylarca kendi ihtiyaçlarınızı arka plana atmayın. Bebeğiniz 40 günlük olduğunda, 3 aylık olduğunda, her ay dönemecinde size de yeni bir kapı açılır. “Büyüdükçe zorlaşır” diyenlere inat, büyüdükçe kendinize ayıracağınız zamanın da artacağını kendinize hatırlatın. Bedeninize ve ruhunuza iyi gelen günlük alışkanlıkları bilin ve fırsat buldukça bunlara yer açmaya çalışın. Örneğin sırt üstü yatıp tavana bakmak, kısa bir yürüyüşe çıkmak, balkondan gökyüzünü seyretmek, kulaklığı takıp müzik dinlemek gibi sıradan görünen şeyler yapmak iyi gelebilir. Bunları günlük rutininize doğumdan önce olduğu gibi tekrar kattıkça size ve dolaylı olarak bebeğinize iyi geldiğini göreceksiniz. Bebeğinizle ilgilenmeye gönüllü biri olduğunda onu kucağınızdan bırakmak istemeyebilirsiniz. Ancak kendinize ayıracağınız bir 10 dakikanın bile ne kadar iyi geldiğini göreceksiniz. Bu hakkınıza sahip çıkın ve misafir ağırlamak gibi konularda öne atılmayın.
5- Yeni arkadaşlar edinin
Yeni anne olduğunuzda bir süreliğine sosyal yaşamınızdan uzaklaşmanız çok doğal. Ancak bu durum elbette ki sonsuza dek sürmeyecek! Evde uzun süre vakit geçirmek zorunda kaldığınızda, aklınız dışarıda olup bitenlere takılabilir. Aslına bakarsanız, annelik size sosyal çevrenizi genişletmek için çok geniş imkânlar sunar. Doktor ziyaretlerinde, parklarda yeni anne arkadaşlar edinebilir ve bebekleriniz büyüdükçe, beraber yapabileceğiniz yeni aktiviteler bulabilirsiniz. Bunun için çekimser davranmayın ve bir “Merhaba” deyin. Annelik size yepyeni arkadaşlıklar kazandırır. “Emiyor mu? Sütün geliyor mu?” gibi sorulardan bunalmış olabilirsiniz. Yeni anneler olarak birbirinize bu soruları sormanız sohbet başlatmak için iyi bir başlangıç olabilir ama cevaplar üzerinde durmayın ve sadece bebekli yaşamın güzelliklerini paylaşın. Birbirinize yoldaş olun.
6- Kendinizi hayattan çekmeyin
Diğer annelerle bebeklerle ilgili konuşmak istemiyor musunuz? Bu da anlaşılabilir bir durum. Belki sıkılıyorsunuz, belki de bu tür konuları yabancı biriyle sırf o da anne diye konuşmak istemiyorsunuz. O zaman yürüyüşlere çıkın. Annelik dışında bir konuyu takip etmek de size iyi gelebilir. Bunun için yapacağınız şey “Anne olmadan önce neleri seviyordum?” diye sorarak bulacağınız bir konu olabileceği gibi, annelikle birlikte içinizde yükselen yepyeni duygulara bakmakla da olabilir. Üstelik fazla uzağa gitmenize de gerek yok. Elinize bir kalem kâğıt alıp yazmak, çizmek, kendinize sesli notlar almak, şarkı söylemek size o anda iyi gelebilir. Sizi yaşamın farklı renklerine bağlayan şeyleri bulun ve bunlara 5 dakika da olsa zaman ayırın. Bunlar anneliğinizi de besleyecektir.
7- Anlatmaktan çekinmeyin ve içinizi dökün
Arkadaşlarınız sizi ve küçük bebeğinizi görmek için sabırsızlanıyor. Akrabalardan oluşan ziyaretçi akını geçtikten sonra bir günü arkadaşlarınıza ayırmayı düşünün. Bebeğiniz ve sizin için ferah, konforlu ve huzur dolu ortamlar evin dışındaki hayata bebeğinizle birlikte alışmanız için de fırsat sunar. Arkadaşlarınızdan bu gibi yerleri araştırmaları veya evlerinde size kucak açmaları konusunda destek isteyebilirsiniz. Bebeğinizle birlikte dışarı çıktığınızda kendinizi anne kimliğinizle görmek tuhaf hissettirebilir. Bazen de buluşmalar bebeğinizin doğal ihtiyaçları sebebiyle hayal ettiğiniz gibi geçmeyebilir. Fazla beklentiye girmenize aslında gerek yok. Arkadaşlarınızın odak noktası siz ve bebeğiniz olacak, bu da emin olun sizi keyiflendirecek. Dışarı çıkma tekliflerini mümkün olduğunca değerlendirin.
8- Planlar yapın ama takıntı yapmayın
Bebeğiniz doğduktan sonra günlük yaşamınız bir süreliğine bambaşka bir hal alır. Bir yandan da yapılacak işler devam eder. Yaşamı bebeğinizin, kendinizin ve sorumlu olduğunuz diğer kişilerin ihtiyaçları arasında organize etmek bazen zor gelebilir. Eğer uykusuz geçen günlerde bir şeyleri unutmaya başladıysanız elinize bir defter kalem alın ve planlarınızı yazın. Gün içinde yapacaklarınızı not edin. Ufak şeyler bile olsa yazmak, uykusuz günlerde zihin karışıklığına iyi gelir. Yaşamı pratik hale getirebilmek için basit çözümler düşünün. Bu konuda elbette ki yalnız olmadığınızı hatırlayın. Yeni baba olmanın şaşkınlığını yaşayan eşinizle birlikte günlük hayatı birlikte ele alın. Yeni doğmuş bebeğinizin ihtiyaçları ile aynı oranda kendi ihtiyaçlarınız da önemlidir. Bebeğinizin ihtiyaçlarını zaten karşılıyorsunuz. Kendinizle ilgili olanları basitçe yazmanız günlük yaşamınızı toparlamaya da yardımcı olur. Uygulamak hemen mümkün olmazsa da moralinizi bozmayın ve yaşam çemberinin içine daha sıkı tutunun.
9- Eşinizle yalnız kalın ve ilişkinizi besleyin
Bebek doğduktan sonra eşler arasındaki ilişki bir daha eskisi gibi olmayacakmış gibi görünür. Aslında karı-koca ilişkisi aslında yepyeni bir boyut alır ve aile olmanın tadı da bambaşkadır. Yaşamınıza katılan bebekle birlikte ilişkiniz de değişime uğrar ve biriniz anne, biriniz baba kimliğini alarak ilişkiye devam eder. Karı-kocalık ilişkisi içine artık anne ve baba olmak da eklenir ve zaman zaman fikir ayrılıkları olabilir. Bebekli yaşam ne kadar yorucu olursa olsun kadın-erkek ilişkinizi ayrıca beslemeyi unutmayın. Bu konuda eşiniz doğumdan sonraki ilk günlerde ne yapacağını bilemeyebilir. Yeni anne olarak ihtiyaçlarınızı dile getirmekten çekinmeyin. Yakınlarınızdan gelen yardım tekliflerini kabul edin ve baş başa kalma fırsatlarını değerlendirin. 1 saatliğine bile olsa iki sevgili gibi vakit geçirmek ilişkinizi canlı tutar. Bebeğinizle birlikte gelişen ilişkiniz sizin için keyifli hale gelmeye başlar.
10- Eğlenin ve rahatlayın
Bebeğiniz sürekli emmek istiyor, gaz sancılarıyla ağlıyor olabilir. Bebeğinizi kimsenin kucağına vermek istemiyor ve onunla bir bütün halinde hissediyor olabilirsiniz. Bunların hepsi doğal, herkesin yaşadığı ve bebeğin ilk 40 gününe, ilk 3 aya ve sonrasına özgü haller… Bebekli yaşam zor gibi görünse de bebeğiniz dünyaya alışırken yaşananlar hepiniz için oldukça öğretici… Bebek ağladığı zaman anneler, babalar, anneanneler, babaanneler ve akrabaların cevap bulmaya çalıştığı tek bir soru vardır: “Bebekler ne ister?”. Her kafadan bir ses çıkıyorsa ve bunaldıysanız kendinize molalar yaratmak için her fırsatı değerlendirin. Müzik açıp dans etmek, komedi programları seyretmek, eğlenceli bir şeyler yapmak için bebeğinizin büyümesini beklemeyin. Eğlenceyi hayatınızda hep tutun. Çocuk şarkılarıyla bile olsa!
YORUMLAR