Bu içerik Dermatoloji Uzmanı Dr. Betül Şengör, tarafından kaleme alınmıştır.


Stres akut veya kronik bir sorun olarak vücutta da benzer şekilde ya kısa süreli sorunlara yol açıyor ya da uzun vadeli problemleri ardı sıra getiriyor. Psikolojik bir sorun cilt sağlığı üzerinde doğrudan hastalıkların tetikçisi oluyor. Sadece cilt değil endokrin hastalıklar için de konusu sürekli geçiyor.


"Stresten asabi ekzema olmuş ya da üzüntüden şeker hastası veya kanser olmuş” sıkça duymuş olduğumuz söylemlerdir. Örneğin uçuk virüsü dudaklarda sıklıkla gözlenen bir virüstür. Genellikle ya bir kabus görmenin ertesi sabahı ya da ani bir stresle ortaya çıkar. Sedef hastalığı veya alopesi areata dediğimiz özel saç dökülme türü de daha kronik stres hallerinde sıklıkla gözleniyor. Cilt hastalıkları başta olmak üzere tüm hastalıklarda vücudun savunma sistemi stres yüzünden olumsuz etkileniyor. Bu da hem vücudun hem de cildin bağışıklığı azaltıyor. Bu nedenle başta virüsler olmak üzere hücresel hasar yaratan tüm hastalıklar tetikleniyor. Akut veya kronik hastalıkların başlangıcı buysa eğer tamamen sağlıklı olabilmek için iyi bir plan yapmanın başında stresi tanımak gelmeli ve tam tersi sevginin veya mutluluğun yol açabileceği olumlu etkileri de stresin sonuçlarıyla kıyaslayarak planımızı netleştirmeliyiz. Stresin vücudumuza yol açtığı durumlara “bilimsel” olarak bir açıklama getirecek olursak...



Stres ile vücudumuzda ne gibi değişiklikler oluyor?

Öncelikle merkezi sinir sisteminin stresi ilk algılayışı ile yani görmek, duymak, hissetmek ve düşünmek ile gelişen duruma beyin nörolojik ve hormonal yollardan cevap verir. Ya refleks olarak ya da düşünülmüş olarak bir vücut dili oluşur. Eş zamanlı olarak ilk adrenalin, asetil kolin daha sonra kortizon seviyeleri değişir. Bu durumda kan basıncı ve kan şekeri de değişikliğe uğrar ve sonuç olarak tüm vücut salgıları - ağız kuruması, el, kol altı terleme, hatta belki bağırsaklarda çalışma artışı- ile tepki verir.


Belli bir yaştan sonra stresle gelişen bu hormonal değişiklere karşı, vücut savunmasını azaltabilir veya ne yazık ki tepkisizlik geliştirebilir. Otoimmun hastalıklar dediğimiz vücudun kendi kendisine antikorlar ile savaş açması da stres ile tetiklenen durumlar arasında sayılmaktadır. Son zamanlarda ne yazık ki neredeyse 30-45 yaş arasındaki her iki kadından birinde görülen Hashimoto tiroiditi isimli hastalıktaki artış, belki de bu yaş grubunun daha çok çalışan ve giderek sorumluluğu artan (evlilik, annelik, iş, şehir hayatı) kadınları seçmesi ile de açıklanabilir. Bu hastalık ile ciltte hem kuruluk hem de akneler birlikte görülebilirken, bazen de melasma isimli hormonal lekeler de gözlenebilmektedir. Çok bilinen akne hastalığı sadece ergenlik döneminde değil genç erişkin ve orta yaş kadınlarda da görülebilmektedir. Yapılan bir çalışmada stres ile sadece kortizol üzerinden değil “prolaktin” isimli bir hormonun artışı ile de lekelerde ve aknelerde artış olabileceği bildirilmiştir.


Bu durumda özetleyecek olursak stresle, vücudumuzun bağışıklığı bozulmakta bu da bizi basit veya komplike birçok hastalığa karşı savunmasız bırakabilmektedir. Erişkin akneden, hormonal lekelere kadar çeşitli cilt hastalıklarında olumsuz etkileri bulunmaktadır. Önerim, daha fazla spor yapmak, yediklerine ve içtiklerine dikkat etmek, sevdiklerinizle daha fazla vakit geçirmek olacaktır.




Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.