Dışavurumcu sanat terapisi, psikolojiyle yaratıcı süreçleri birleştirerek duygusal olarak büyümeyi ve iyileşmeyi destekleyen bir tür terapi şeklidir. Psikoterapiye dair bu çoklu sanat yaklaşımı, doğuştan içimizde olan yaratma arzusunu değişime giden yolda bir araç olarak kullanır. Yaratma sürecine müzik, tiyatro, şiir ya da dans gibi sanat alanları dahil olabilir. Dışavurumcu sanat terapisi birden fazla sanatla ilgilenirken sanat terapisi ise tek bir sanat dalını baz alır.
Dışavurumcu sanat terapisinin temeli nedir?
Aslında modern dışavurumcu sanat terapisinin dayanağını şekillendiren iyileşme çalışmaları, sağlık hizmetlerinde bulunan çeşitli kültürel gruplarda binlerce yılı aşkın süredir var olmuş ve gelişmiştir. Çoğu durumda bu uygulamalar; travmalara ve kayıp deneyimlerine bireysel veya toplu olarak verilen tepkilerde ritüellerle, toplanmalarla, ve törenlerle gerçekleştirilmiştir.
Sinirbilim, bu açıdan en iyi uygulamaları belirlemek adına dışavurumcu sanat terapisine dair güncel araştırmalar konusunda önemli bir yere sahiptir. Klinik uygulamalar için olan dışavurumcu sanat terapisi yaklaşımları, psikolog ve dışavurumcu sanat terapisti olan Cathy Malchiodi tarafından hareket, ses, hikaye anlatıcılığı ve sessizlik olmak üzere 4 ana kategoriye ayırılmıştır.
Hareket
Hareket, tüm dışavurumcu sanat ve iyileşme uygulamaları için bir dayanaktır ve tarih boyunca tüm kültürlerin merkezinde yer almıştır. Dans etmek, sağlık için hareket etmekle en çok bağdaştırılan dışavurumcu sanat modeli olarak sayılabilir. Bu konuda sadece bireyi değil, aynı zamanda tarih boyunca toplum içindeki sosyal bağları güçlendirmenin önemini de destekleyen birçok sosyokültürel ve antropolojik açıklama bulunmaktadır. Enerji sanatı adı verilen, hareket etmenin ötesinde daha derin anlamları ve önemi olan Tai Chi ve yoga gibi uygulamalar da bulunmaktadır.
Ses
Müzik ve müzik yapmaya dayanan sağlık uygulamaları ise daha büyük bir kategori olan sesin içine dahil edilmektedir. İngiliz Nörolog Oliver Sacks, müziğin duyguları hızlı ve etkili bir şekilde etkilediğinin altını çizimektedir. Şarkı söylemenin (bireysel ya da grup olarak) ve müzik aleti çalmanın dışavurumcu sanat yaklaşımlarının özünde olduğunu da eklemektedir.
Hikaye anlatıcılığı
Üçüncü kategori olan hikaye anlatıcılığı ise sıklıkla dile dayalı bir uygulama olarak, yazarak ya da konuşarak hikaye anlatma şeklinde algılanmaktadır. Fakat aslında, hikayeler dışavurumcu sanat ve oyun temelli deneyimler aracılığıyla iletişim kurulmasını sağlıar. Görsel sanatlar (resim yapma, kil çalışmaları ve fotoğrafçılık) aslında resimler aracılığıyla grafik ve sembolik hikaye anlatıcılığı şekilleri olarak sayılır. Her türlü dramatik canlandırma, performans, rol yapma, doğaçlama hikayeler; hareket, ses, görsellik ve dil içeren tören ve ritüeller de benzer işleve sahip olarak görülür.
Sessizlik
Son kategori olan sessizlik ise dışavurumcu sanatların zihni sessizliğe kavuşturma ve bedeni düzenleme yollarını vurgular. Sessizlik gerçekten şifa sağlayan önemli bir deneyimdir ve genelde sessizlik denilince farkındalık ve meditasyon gibi derin düşünmeye dayalı sessizlik deneyimleri akla gelir. Sessizlik, bunun dışında dışavurumcu sanatların kişinin iç duyum aracılığıyla içine dönme yeteneğini nasıl geliştireceğine ve kişinin bedeninin algıladığı ve duyumladığı hisleri deneyimlemesine de yardımcıdır.
4 kategoriden bahsedilmiş olsa da sanatın kendi özelliklerinden kaynaklı birbirleriyle örtüşen işlevleri de bulunmaktadır. Örneğin sessizlik, harekete dayalı yoga, yürüyüş gibi aktivitelerde bulunabilir. Sanatla uğraşmak da sessiz uygulama olarak görülürken hikaye anlatarak iletişim kurma deneyimiyle de sonuçlanabilir.
Derleyen ve çeviren: Dilara Koru
Kaynak: Psychology Today. Expressive Art Therapy. Şuradan alınmıştır: https://www.psychologytoday.com/us/therapy-types/expressive-arts-therapy
Expressive Art Therapy is a Culturally Relevant Practice. Şuradan alınmıştır: https://www.psychologytoday.com/us/blog/arts-and-health/201909/expressive-arts-therapy-is-culturally-relevant-practice
YORUMLAR