Günlük hayatta hepimiz iletişim kurmanın gereği olarak birçok insanla muhatap olmak durumundayız. Bazen zorunluluktan, bazen de tercihlerimizden ötürü değişik karakterde bir sürü insan yaşantımızın içine dahil oluyor. Haliyle de ister istemez kendimizi can sıkıcı muhabbetlerin, gereksiz samimiyetlerin içinde bulabiliyoruz çoğu kez...


Samimiyet ve samimiyetsizlik aslında çok da güzel ayırt edilebilen iki kavram ve davranış türü... Kimi insanlar bir anda karşısındakiyle "canciğer kuzu sarması" kıvamına geçebiliyor. Böyle bir yakınlık ne ara, hangi paylaşım, hangi yaşanmışlığın neticesinde ortaya çıkıyor diye sormamak elde değil!!! Elbette ki bu tür davranışlar "samimiyet" adı altında basitleştirilen, kof ve günübirlik ilişkiler...


Bir anda oluşan bu samimiyetlerin çıkış noktasını aslında sosyal medya olarak gösterebiliriz. Bu mecradaki hızlı gelişen! Samimiyet, ilişkiler insana dostluğu, arkadaşlığı sorgulatıyor. Hele hele yazım tarzları, hitap şekilleri hem Türkçemizi katletmek ve de kelimelerin içini boşaltmak amacı güdüyor sanki... Ne üzücü... Ve özellikle dillere pelesenk olmuş, anlamından uzaklaştırılmış bir hitap şekli var ki evlere şenlik!!!


"Canım"....


Şaşılacak şey herkes herkesin "canı". O kadar kolay mı bu kadar anlamlı bir kelimeyi herkese sarf edebilmek, "canın" yerine koyabilmek...

Nedir canım? Sözlük anlamı olarak "çok değer verilen, çok sevilen, çok önemsenen" anlamındadır. Sözlük anlamının ötesinde ise "can" demek tenin içinde olan, "en içten" olan demek...

Dolayısıyla birine "canım" dediğinizde aslında ona:

"İçimdesin, kalbimdesin, ruhumdasın, benim için özelsin, en içtensin" demiş oluyorsunuz... Ancak günümüzde bu özel kelime maalesef ki bir tek gerçek anlamıyla kullanılmıyor!!! Olması gerekenin dışında gelin bakalım hangi hallerde, nasıl kullanıyoruz "canım" sözcüğünü:


Seslenme anlamında: Canım, bir dakika bakar mısın? (Karşıdaki kişinin ismi bilinmediğinde veya unutulduğunda tamamen öylesine, ismin yerini tutacak şekilde. Duygu barındırmadan...)


Şaşırma anlamında: Yok canım, daha neler... (yine duygu ifade etmeyen, olaya verilen tepkisel bir kullanım...) Bazen "canım" kelimesi bir kavganın başlangıcı olarak da sarf ediliyor... Etrafınızda duymuşsunuzdur. "Hey canım, bana bak, ben var ya..." diyerek devam eden cümleleri... Hoşnutsuzluk ifadesi içeriyor.


Bazen de vıcık vıcık başlayacak bir diyaloğun ilk kelimesidir... Son derece gereksiz kullanılır..."Ah canım ne de güzel görünüyorsun, canım benim şahanesin gibi... Sahte iltifat...


Bazı insanlar ise biraz küçümser bir tanımlamada kullanırlar bu kelimeyi. Mesela bir garsona seslenirken "canım, bizim hesabı getiriver" hâlbuki ilk ve son kez göreceği bir insandır o garson "canı" olma imkanı var mıdır?


Ve bir de işi düştüğünde sizi baş tacı yapan insanlar vardır ki bu kelime en çok onların işine yarar.


Bir anda "canları" oluverirsiniz. "Canım yaa sen halledersin sana güveniyorum canım" ile devam eden çıkar kokan bir hitap şekli.


Kimi zaman da acıma duygusu şeklinde kullanılan "canım" da vardır. "Canım, kıyamam sana" gibilerinden...


Ve bir de karşıdaki insana; özellikle bir kadına asılma sözcüğü olarak da geçer.

Ve tabii ki ah o tonlama yok mudur, o sese verilen vurgu bir kelimeyi her anlama sokabilir...


İşte tüm bu örneklerle "canım" kelimesinin bin bir yüzü olduğunu görüyoruz. Bunları dikkate aldığınızda karşınızdaki insana hitap ederken kelimelerinizi lütfen dikkatli seçin. Unutmayın ki kelimeler duyguların ifadesidir. Dolayısıyla söylemde bulunurken, hitap ederken duygularınızı yansıtıyorsunuz; duygularınızı değersizleştirmeyin... Gerçekten canınızın içinde, kalbinizin ortasında olan kişiye kullanın.


Birinin canı olabilmek çok önemli bir konumdur. Hak etmeyen kimseyi böyle bir konuma, gönlünüzün tahtına yerleştirmeyin...


Çoğumuzun bildiği, tınısı hemen kulaklara gelebilecek bir şarkıyla konuyu noktalamak bence anlamlı olacaktır. Mazhar Fuat Özkan'ın şu şarkısı gerçek anlamıyla "canım" denilecek kişiyi ne de güzel çağırır: Güllerin içinden canım. Koşarak, koşarak, gel bana gel... O güzel gözlerini, canım. Süzerek, süzerek, gel bana gel... Bu küskün yüzün gayrı gülsün canım. Gülerek, gülerek, gel, bana gel...


Hayatınızda böyle güzel melodilerle seslenecek insanlarınızın olması dileğiyle...


Yazı: Ferah Uzundurukan

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.