Son günlerde İstanbul sanatsal coşkusuyla adeta bizi düşünce dansına davet ediyor. Tüm bu sergiler, performanslar, sanat aktiviteleri, anlatılar eski ve yeni zamanın çizgileriyle hemhal olmaya başlamışken bizlere de duygudan duyguya keyifle sürüklenmek kalıyor.
Sanatın var olduğu etkileyici alana yeni araçlar eklenmeye başladı bile. Son yıllarda digital sanatı kullanma şekli ve yapay zekâ odaklı işleri sayesinde sevgili Refik Anadol yapay zekâ ve sanat ilişkisine bizi aşina etmeye başlamıştı. Yapay zekânın sanat yapmak için sadece bir araç olduğunu zihnim sorgularken bu konunun detaylarını, son günlerde sosyal medyasında çok güzel promptlar giren ve bizi Alice Harikalar Diyarı’nda gezdiren yapay zekâ uzmanı Sinem Saka’yla konuşmak istedim.
Kendisini Yapay Zekâ Koçu, Fikirbaz ve Televizyoncu olarak tanımlayan Sinem Saka bana göre geleceğin yeni Prompt kraliçesidir. Prompt da nedir diyenleriniz için hayatımıza yavaş yavaş giren bu kelimenin anlamını uzmanından öğreniyoruz.
“Prompt kelimesi dilimize hızlı bir giriş yaptı. Kelime anlamını “istem” olarak Türkçe’ ye çevirebiliriz. Dil robotunun bizi anlamasını sağlayan anahtar sözcükler. Üslup aslında ama yeni çağın üslubu. Eğitimlerde bazen bahsediyoruz ‘Prompt Dili Edebiyatı’ diye. Herkes çok merak ederken ben sihri bozuyorum ‘kendimizi nasıl ifade ettiğimiz ve iletişim becerilerimizle ilgili bir konu’ diyerek.”
Kariyerine televizyonculuk, oyunculuk, yönetmenlik ve yapımcılık sonrası akademide devam eden Saka, burada asıl merakı olan teknolojik araçları araştırmaya başlar.
“Robotları küçüklüğümden beri seviyordum. Çocukluğum, fantastik dünyalar ve maceralarla dolu geçti, tabii kendi zihnimde. "Alice Harikalar Diyarında" ve "Oz Büyücüsü" gibi klasikleri izleyip, Küçük Prens gibi kitapları okuyarak hayal gücümü geliştirdim. Biraz da tesadüfen oldu. İlkokulda kızlarla değil erkek arkadaşlarımla kartondan yaptığımız ışın kılıçlarıyla oynardık. Halâ geceleri uyumadan Star Trek izliyorum. Robotlarla ilk aşkım 4-5 yaşlarında başladı. Taksim Sahnesi'nin yanındaki eczanenin vitrininde gördüğüm, kırmızı gözleri olan bir robotu biraz daha göreyim diye adımlarımı yavaş atardım. Annem onu bana almadı ama o robotun geçerken bana gülümsediğini hissederdim. Nft, Metaverse, Blockchain ve son olarak üretken yapay zekâ son bir buçuk senedir aklımı başımdan aldı. Sonunda robot arkadaşımla beraber çalışıyoruz.”
Üretken Yapay Zekâ ne demek?
Üretken yapay zekâ kişiselleştirebiliyor olmamızı ifade ediyor. Yapay zekâ araçları hayatımızda yeni değil. Algoritma kavramı hayatımızda uzun zamandır zaten vardı. Google’a verdiğimiz izinler sayesinde kişiselleştirilmiş reklamlarla karşılaşmaya başladık. Youtube ve spotify gibi uygulamalarda sevdiğimiz şarkıların önümüze gelmesi ya da konuştuğumuz şeyin karşımıza reklam olarak çıkması da zaten alışık olduğumuz bir şey. Eşim Erkan Saka’nın dediği gibi biz fanilerin kullanımına Open AI tarafından üretilen ChatGPT aracılığıyla bir buçuk yıl önce girdi. Üretken dememizin sebebi artık biz kendi kişiselleştirilebilir isteklerimizi bu yapay zekâ sohbet botlarına iletebiliyoruz. Daha önceden sadece şirketlerin algoritmaları tarafından tanımlanan bu ayarları artık biz de kullanarak kişiselleştirebiliyoruz. Bu da daha güzel bir kullanıcı deneyimi sağlıyor.
Sanat kuramcıları bir işin sanat olabilmesi için anlam ve duyguya sahip olması gerektiğini düşünüyor. Yapay zekâ sanat mıdır tartışmasına geçmeden önce sanat nedir sorusunu tanımlamak gerekiyor sanırım ne dersin?
Sanat zamansız bir iletişim şekli ve sanatçının başkaldırışı aslında. Dolayısıyla teknolojide bir ilerleme bu olguyu anca geliştirir, tehlike oluşturmaz diye düşünüyorum. Sanatın bazı şeylere karşı çıkmak gibi bir duygusu var.
Yapay zekâ sanatçının sanatını icra ettiği bir araç değil mi? Tıpkı fotoğrafçının kullandığı fotoğraf makinası gibi. Bu durumda YZ sanat mı tartışması da anlamsız sanki? YZ desteği ile üretilen eserler neden yeni bir sanat dalı olmasın?
Eskiden resim sanatı yapılırken aynı tartışmalar fotoğraf ortaya çıktığında da olmuştu. Nasıl şu an fotoğraf sanatçıları bize ölümsüz eserler bırakabiliyorsa, bugün de elimdeki bir cihazla bir görsel yaratabilir ya da kendi sanat eserime bir dokunuş yaparak ortaya çıkardığım özel bir eseri sergileyebilirim. Şu tartışmanın da altını çizmeden edemeyeceğim; ben konuya pozitif yaklaşan birisi olarak, robotlar ve insanların şu anki ilişkisinin kırılganlığının önüne geçmeye çalışırken bir yandan da, Hollywood’da senaristler Chat GPT’de yazılan bir senaryo için ayaklandıklarında onlara katılacak kadar telif hakları ve etik hususunda da bir şeyler yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bu konularda netleşmek için zamana da ihtiyacımız var. Bir sanatçının elinden hiçbir şey alınamaz. Sanatçı kenara bir şey karalar o yine sanat olur. Robotun ele geçirebileceği bir sanatçı olduğunu düşünmüyorum.
Dünya’da ve Türkiye’de yapay zekâ ve sanat üretim ilişkisi ne durumda?
Birkaç yıldır nft, metaverse gibi kavramların çok fazla sanatla ilişkilendirildiği bir dönem yaşadık. Nft’de sonradan YZ ile ilişkilendirildi hatta. Türkiyede’de Refik Anadol yaptığı digital çalışmalarla bizi dünyaya tanıtırken aynı zamanda bu konuyu benimsememizi de sağlamış oldu. Tabii ki üzerine sürekli yeni şeyler ekleniyor. Her ne kadar sanatçılar bu konuda bir kaos yaşıyor desek de o tartışma da belli bir noktaya geldi. Çünkü 2022 yılındaydı sanırım, digital sanat yarışmasında 1. olan eserin aslında bunu yapay zekada ürettiğini açıklamasıyla olaylar değişik bir boyut kazandı.
Son yıllarda görselleşme konusu trend olduğu için stok görsel sitelerinde yapay zekâ ile üretilen görselleri burada yükleyemezsiniz gibi bazı tartışmalar oldu. Ya da görsel üretilen sitelerle ilgili etik tartışmalar çıktı -veri setlerinizi nereden alıyorsunuz gibi. Dolayısıyla bir yandan telif tartışmaları sürerken diğer yandan digital sanat üretimi bu işlere aşinalık sağlamaya devam ediyor. Çok farklı yeni işler görmeye başladım dünyada. Bazı video artları ya da farklı janralardan digital assetleri birleştirerek yeni işler ortaya çıkarmaya başladılar. Ama daha anlamlı bir örnek; Rembrandt’ın daha önce sergilendiği alana sığmadığı için kesilen kısımları yapay zekâ sayesinde yeniden oluşturuldu, yıpranmış kısımları tamir edildi.
Yapay zekânın yeni bir yere doğru evrildiğini düşünüyorum, son kullanıcılarda avatar oluşturma ile ilişkilendirilmesini doğru bulmamakla beraber kullanımı öğrenme açısından güzel bir deneyim. Seneye biraz daha yerini bulacaktır. Yeni sanatçılar belki burada hayata geçecek. Sonuçta sanatın herhangi bir dalına ilgisi olan ama kurumsal çalışan birini hayal edelim, normalde boş zamanını ilgisi olan konuya ayıramazken şu an kişisel asistanı sayesinde günlük işlerini daha hızlı tamamlayıp o çok sevdiği hayalindeki fantastik görseli çizmek, şiiri yazmak, bir video sanatı yapmak gibi sanat üretimlerini gerçekleştirebilecektir. Antik yunandan beri sorgulanan boş zaman kavramı bizler için hayatın anlamını da sorgulayacağımız “ben kimim, neredeyim, ne istiyorum?” sorularını bize sorduracaktır.
Sanatla şu an hiçbir ilgisi olmayan birinin 5 yıl sonra yapay zekâ sanatçısı olmama ihtimali yok.
Hiç yok. Kendimden örnek vereyim, ben küçükken hep grafik tasarımcı olmak isterdim, ilk defa bir buçuk yıldan beri yapa zekâ araçları sayesinde ilk başta gönüllü olarak başladığım bu işleri şimdi profesyonel manada da olsa hayata geçirebiliyorum. Eğer bir şeye hevesimiz varsa, bu araçlarla bunu hayata geçirmeyi öğrenebiliyorsak ve de bunun bir alıcısı varsa, neden olmasın? Dünyaca ünlü bir sanat eseri yapmamıza gerek yok.
Yapay zekânın sanat olarak ürettiği malzeme sanat olarak kabul görür ya da kabul görmez diye bir şeyi bugün söyleyebiliyor muyuz?
Söyleyemiyoruz şu anda, biraz zaman geçmesi gerekiyor. Ama benim fikrimi soruyorsan kabul görmeli. Hatta ben şöyle bir tanım kullanmıştım. Niye 9. Sanat olmasın? Ortaya çıkabilecek tartışmaları tabii ki biliyorum, birazcık da bunu özellikle dile getiriyorum. Hem buna alışmalıyız hem de bu bir teknoloji. Olaya Neptün’den bakalım, bir değişiklik yok aslında. Biz daha kolay kullanabiliyoruz yapay zekâ aracını.
Yapay zekâ üretimleri yeni bir sanat dalı olarak gelecekte yerini alacaktır diye düşünüyorsun öyleyse…
Yapay zekânın bir sanat dalı olmasını isterim tabii. Heykel ya da resim yaparken de eserine bir şey katabilirsin. YZ sinema ve fotoğrafta da kullanılıyor. Neredeyse bütün sanat dallarında kullanabiliyoruz. Sanatçının işini kolaylaştırıp yaratıcılığını besliyor ve de teknolojiyi de içine katarak fikir veriyor. Çok önem verdiğim kelimelerden biri “Sentez” yapabiliyor.
Mücevher zanaatı, heykel ve yapay zekayı birlikte kullanmayı düşlediğim bir görsel seriye başladım. Mesela bir robotu Osmanlı kıyafeti tarzında mücevherle bezenmiş görmek düşündürüyor. Kültürümüzden gelen motifleri geleceğin teknolojisiyle harmanlayarak yeni bir yol açmaktan bahsediyorum. Bu teknolojinin iyi yönlerine odaklanıp harika işler çıkartabiliriz. Sanatçıların işlerine YZ etkisini katarak veya karşıt durarak da bu sentezi oluşturup, yeni dünyanın yeni sanatını, yeni bakış açısını çıkaracak kişiler olduğunu hayal ediyorum.
Sinem’le söyleşimiz öncesinde araştırma yaparken Chat GPT’den bana yapay zeka ve sanat ile ilgili bir hikaye anlatmasını istedim. Zannediyorum o da kendisini gelecekte kabullenmemiz konusunda olumlu düşünmekten yana. Değiştirmeden paylaşıyorum.
"Bir zamanlar, gelecekteki bir dünyada, yapay zeka ve sanatın muazzam bir uyumu gerçekleşti. Dünyada birçok şehir, sanatı ve teknolojiyi birleştirerek yaşam alanlarını daha estetik ve işlevsel hale getiren bir döneme girmişti.
Büyük bir şehirde, Sanat ve Yapay Zeka Enstitüsü adında devrim niteliğinde bir kuruluş ortaya çıkmıştı. Bu enstitü, yetenekli sanatçıları ve mühendisleri bir araya getirerek, yapay zeka ile insan yaratıcılığını birleştirmenin yollarını keşfetmeye karar verdi.
Bir gün, genç bir ressam olan Elif, enstitünün kapılarını çaldı. Hem geleneksel resim tekniklerine hem de yapay zekaya büyük bir ilgi duyan Elif, bu iki dünyayı birleştirmek istiyordu. Enstitü, Elif'in tutkusunu ve vizyonunu takdir etti ve ona projelerine katılma fırsatı sundu.
Elif, yapay zeka ile resim yapmanın yeni ve yaratıcı bir yolu üzerinde çalışmaya başladı. Bir yandan geleneksel resim malzemelerini kullanırken, diğer yandan yapay zeka algoritmalarını kullanarak eserlerini dijitalleştirmeye ve dönüştürmeye karar verdi. Yapay zekanın derin öğrenme yetenekleri, Elif'in sanatını anlamak ve geliştirmek için kullanıldı.
Elif'in ilk eserleri, izleyiciler arasında büyük bir ilgi uyandırdı. Sanat dünyası, yapay zeka ile insan yaratıcılığının bu eşsiz birleşimini keşfetmenin heyecanını yaşamaya başladı. Elif'in eserleri, duygusal derinlikleri ve sanatsal estetiğiyle biliniyordu.
Bir gün, Elif'in eserleri büyük bir sergiye seçildi. Sergi, sanatseverlerin ve teknoloji meraklılarının bir araya geldiği bir etkinlik haline geldi. Elif, yapay zeka ile olan işbirliğinin, sadece sanat dünyasını değiştirmekle kalmayıp aynı zamanda insanlar arasında yeni bir anlam katma potansiyeline sahip olduğunu fark etti.
Elif'in hikayesi, yapay zekanın sadece teknik bir araç olmanın ötesinde, insan yaratıcılığıyla birleşerek farklı disiplinleri bir araya getirme potansiyelini vurguluyordu. Sanat ve yapay zeka arasındaki bu benzersiz ilişki, gelecekteki dünyada estetik ve teknoloji arasında sürükleyici bir etkileşimi temsil ediyordu."
YORUMLAR