- Emin misin kızım?

- Eminim baba.

- Bak, emin misin kızım?

- Eminim anneee.


Kaç kere cevapladım bu soruyu bilmiyorum. Ben eminim de anne sen emin misin düğün telaşının altına girebileceğine? Bence bana sorarken kendine de soruyordu soruyu ama farkında değildi. Ben kafamdaki Müco ile yaşlanma fikrine her anlamda hazırdım fakat o an sizin düğün kavramınızın detaylarını nereden bilebilirdim ki. Kimlerdenmiş, neciymiş araştırması babamın üç gün sürmüştü. Evet Müco testi geçmişti ama ailesine uyum sağlayabilir miydim? Senin yetiştiğin ortamdan çok farklılar diyip duruyordu babam. Ya üzülürsen ya üzerlerse seni ya alışamazsan. Sakin ol dedim babama, aynı evde yaşamayacağız ya arada 700 km fark var senede kaç kez göreceğim sanki diyip duruyorum çünkü kendimi de buna inandırmaya çalışıyorum. Görmediğim insanların kızı olmaya o kadar hazırım ki neyime güveniyorum bilmiyorum.


Müco’nun işi daha kolaydı sanki ya da bana anlatmadı. Ben evleniyorum demiş iki fotoğrafımı göndermiş hayırlı olsun demişler. Allah Allah gerçekten bu kadar kolay mıydı? Kadın ve erkeğin toplumumuzdaki eşitsizliğini yine an be an yaşıyordum. Benimkiler kara kara düşünüyorlar da onunkiler nasıl bi anda tamam diyebiliyorlardı asla anlamadım. Ya organ mafyası çıkarsam? 1.60 boyunda minyon bir organ mafyası olabilirdim. Kafamda deli gibi her şey dönerken bi anda bi şimşek çaktı, gerçekten ailesini hiç tanımadığımı fark ettim. Anlattığına göre biraz muhafazakârlar. Biraz mı?! Ailede tesettürlü olmayan tek kişi ben olacakmışım üstelik saçlarımın rengi kırmızı. Aile dediğim de çekirdek aile değil tüm kardeşler ve onların eşleri de dahil geniş aile olarak mutlu huzurlu bir yuva, araya kırmızı saçlarıyla karışan bir ben. Ön yargım hat safhada fakat asla çaktırmıyorum, görene kadar hiçbir şey düşünmemeye çalışıyorum.


Bir hafta sonra nişan var, Müco arıyor beni:

- Annemler geldiler Ankara’ya. Evdeler seni tanışmaya götüreceğim, hazırlan.

Ne?!


Ne giymem gerekiyor? Ne demem gerekiyor? Saçmalama, kendine gel bir hafta sonra zaten görecektin kendini hazırlamış olman gerekiyor.


Arabaya binip eve varmamız üç saniye falan sürüyor ya bu kadar yakın mıydı bu ev? Müco kapıyı açıyor içeri giriyoruz, kimse karşılamak için kapıya gelmiyor mu yani? Salona giriyorum, herkes oturuyor. Tokalaşmalar, öpüşmeler, oturma ve sessizlik. Daha da çok sessizlik. Allah’ım biri, şu içerideki aşırı sesli buzdolabı dışında başka biri, bu saçma sessizliği bozsun artık. Karnım mı gurulduyor?


Diğer bölümler...

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.