Daha ne yapabilirim onu mutlu etmek için?

Merhaba, eşimle evleneli sene oldu ve ikimiz de çok istediğimiz için bir de çocuğumuz oldu. Şu an 2 aylık. İkimiz de çalışıyorduk, 8. ayına kadar çalıştı eşim ve sağolsun ev işlerini hiç aksatmadı desem yeridir. Bazen biraz gömlekler ütüsüz olabiliyordu vs. ama problem değildi. Anlayış gösterirdim ve ona da her konuda yardımcı oldum. Pazarları kahvaltı ve yemekleri ben yapardım rahat etsin diye. Kendi söküğümü dikerdim. Evde oldugum zaman temizlik yaparsa o süpürür ben paspas atardım böyle bir ilişkimiz oldu. Velhasıl çocuk oldu, evlada acayip düşkünüm. Gündüz genelde hiç uyumuyor akşam 11 de yatıyor gece de 2-3 kere kalkıyor. Ben aksam işten geldiğimde de oğlumuz ayakta ise onunla ilgilenirim. Sakinleştiririm gezdiririm vs. eşim zaten bütün gün yorulmuştur derim ve ilgilenirim. Bana “Gece çocuk kalktığında seni uyandırmıyorum” der ben de “teşekkür ederim” derim. 2-3 kere uyanıyor ve emip geri yatıyor. Uykusu ağır biriyim. Çoğu zaman duymuyorum. Bazen beni uyandırıp beşiği salla vs. diyor. Üşenmeden yapıyorum bundan gocunmam ama geçen gün eşimin telefonunda notlar kısmında oğlumuza mektup gibi aldığı notları gördüm. En son şöyle bir şey yazmış: “Gündüzleri tek başımayım. Geceleri ise yalnızım.” İnanılmaz zoruma gitti ki ben sabahları işe giderken erken kalkarım bazen kahvaltı hazırlarım onun vakti olmaz da kahvaltı yapamaz diye… Öyle biriyim yani hakkımda böyle düşünmesi çok zoruma gitti. İşin kötüsü bunu benimle neden konuşmuyor? Kendı içinde bunu not kısmına yazarak mı rahatlıyor? Ben onun eşiyim. Benimle her şeyi paylaşmasını istiyorum. Hem kendisi diyor seni kaldırmıyorum gece diye hem de bunu bir sorun olarak içinde büyütüyor. Yani ona yardımcı olmak için daha ne yapabilirim bilmiyorom. Eve güler yüzle dönerim ona sarılırım, öper koklarım. Onunla muhabbet etmek için fırsat kollarım. TV izleyelim der ben beraber vakit geçirelim derim. Daha nasıl yardımcı olabilirim bilmiyorum. Bir emzirmediğim kaldı. Bir erkek olarak elimden gelenin fazlasını bile yaptığımı düşünüyorum zaten zoruma giden de bu. Ne erkekler duyuyorum karısını döven, eşinden ayrı yatan sırf cocuk ağlıyor diye. Veya eşinden cinselik anlamında karısından soğuyan. Burada istekte bulunan benım aslında. O “Şu an müsait değilim” diyor. Daha yaram kapanmadı vs. gibisinden… Daha ne yapabilrim onu mutlu etmek için bilmiyorum. Hatta bilmiyorum çevrenizde benim kadar hanımvari bir erkek var mı? Sanmıyorum yoktur yani.


Yeşim Tijen’in cevabı:

Merhaba sevgili okurlar; hep kaşları çatık bir şekilde bugün de ne olmuş bakalım diye yazdıklarımı okumayın. Biraz olsun bu yazımda yüzünüz gülsün istedim. Genç okurumun nasıl iyi bir eş olduğunu anlatan mailini ben dudaklarımda gülümsemeyle okudum. Sizler de benim gibi gülümseyeceksiniz. Var işte böyle ince ruhlu erkekler. Bunca kadın hep kaba saba erkek yetiştirmedi ya böyle ince ruhluları da var…


“Bir gönül inceliğidir, bir insana değerli olduğunu hissettirmek.”


Daha ne olsun sevgili oğlum harika bir eşsiniz. Diğer erkek okurlarıma da örnek olmanızı umuyorum çünkü siz eşinize her hareketinizle, düşüncenizle değer verdiğinizi göstermişsiniz. Bu ne kadar güzel yaklaşımlar, kahvaltı hazırlamalar hele eşim süpürür ben paspas atardım demenize, söküklerinizi dikmiş olmanıza bayıldım. (Bu arada anneniz duymasın erkek anneleri bundan pek hoşlanmazlar). Bunca emeğinize, düşünceli davranışınıza bakmayın bizim kızın telefonunun not bölümünde mızırdanmalarına ne de olsa yeni anne… Kendi kendiyle ve annelik bilinmezleriyle öğrenişi arasındaki bocalamalarındandır nottaki bu serzenişi. İnsan yeni anne olunca böyle bir şaşırıyor ay ben neredeyim nereye düştüm der gibi gecesi gündüzü birbirine karışınca böyle kıymet bilmezce sözler olabilir diyeceğim. Daha anneliğin acemisi iki aylık bir anne. Anne olmaya alışma safhasında kendine bile bu yazdıklarını gösterirseniz eminim “Ya ben mi yazmışım? Ay farkında bile değilim” diyecek mahcup olacaktır. O ilk aylarda anneler o kadar yorgun düşüyorlar ki insan imdat diye bir yardım arayabiliyor. Bu yüzden eşiniz en yakınında olandan, sizden yana daha fazla beklentiye düşmüş olabilir. Gece kalkamamanız, uykunuzun ağır olması dolayısıyla o zamanlarda yeterince yardımcı olamamanız; o göğsünde bebek emzirirken, bebeğinizin altını değiştirirken, gazını çıkartırken size bakıyordur. Siz mışıl mışıl uyuyorsunuz ister istemez o mışıl mışıl uyuyan haliniz ona batıyordur. Eşiniz insan oğlum olacak o kadar. Biraz daha anlayış ve tabii ki bebeği siz emzirmeyeceksiniz ama o uykusuzlukla peş peşe geçen gecelerin ardından insan adeta leyla gibi oluyor, sersemliyor. Sonra sonra her şey düzene girecektir. Zamanla eşiniz de bebek de bir düzen oturtturacaklardır, her şey daha normalleşecek. İşte bu zamanlardan geçerken kadınlar ufak da olsa bebeğin beşiğini sallanmasıyla ona verilen beş dakikalık bir uykuyla dahi mutlu olabiliyorlar. Bu o an “korkma ben varım” demek gibi bir şey olur eşinize. Bilmem anlatabildim mi? Hem biliyor musunuz aslında eşiniz hala lohusa. Eskiden 40 günmüş lohusalık bakmayın şimdilerde kimse 40 gün nazlanmıyor hatta derlerdi ki eskilerde 40 gün lohusa yalnız bırakılmazmış çünkü hayatınız birden 180 derece değiştiğinden bir takım psikolojik durumlar yaşanabiliyormuş. Eskiler bunlara başka şeyler dese de ben böyle açıklamayı daha doğru buluyorum. Diğer yandan tabii ki sizden çok farklı olumsuz yaklaşımları olan bebek ağladığında eşinin saçını çekip kaldıran erkeklerde olduğunu maalesef biliyoruz. Bu zamanlarda gerçek yüzler daha çok ortaya çıkar, kişi bu zamanlardaki yaklaşımıyla bir bakıma sevgisini verdiği değeri göstermiş olur sonra da yavaş yavaş birbirinden kopuşlar başlar. Sevgi emek ister diye boşa mı deniyor? Eşinizin sizinle henüz beraber olmak istememesine gelirsek o şu an kadınlığını ikinci plana atmıştır ona siz sevginizle, şefkatinizle, korkutmadan kadınlığını yeniden hatırlatacaksınız. Nasıl derseniz kendinize özenerek, daha bakımlı eşinize gözükerek, ona beklentisiz sevgi ve şefkatle dokunarak onun ruhunu uykudan uyandıracaksınız. Bir de doğumdan dolayı oluşan dikişleri dolayısıyla cananının yanmasından korkuyordur. Bunlar hep zaman, sevgi ve şefkatle aşılabilecek durumlardır. Bütün bu yazdıklarımın sonunda gördüğünüz gibi annelik zor zanaat. Eşinize kırılmayın, alınmayın, hoşgörüyle yaklaşmaya o muhteşem diyebileceğim özeninize devam edin. Bebeğinizle artık bir düzenin oluştuğunu gördüğünüz bir zamanda bu yazdıklarının sizi üzdüğünü dile getirin tabii. Eşler arasında hiçbir şekilde bir açık kalmamalı birbirinizin her zaman için en yakını olmalısınız. Size ondan, ona sizden daha yakın kimse yok. Bunun aranıza ufak da olsa nifak sokmasını eşinizin ona göstermiş olduğunuz özeni itinayı kaybetmesini istemem. Mutlaka bir ara konuşun.


"İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı" demiş Sabahattin Ali.


Bence de daha büyük sebepler vardır. Sevgi gibi… Her güzel davranış sevgiden ve kişinin kendini nasıl güzel yetiştirdiğinden kaynaklıdır. Ne kadar çok severseniz o kadar verici olursunuz. O kadar hayal gücünüz çalışır, mutlu etmek için o kadar uğraşırsınız. Sizin eşinizi mutlu etmek için başka bir şey yapmanıza gerek yok yavrum. Siz siz olmaya siz olarak kalmaya devam edin. Gerisi eşinizin Allah’a şükrü olacaktır. Çevrenizde benim kadar hanım vari erkek var mı demişsiniz? Yok diyemem sevgili oğlum çok şükür var ama çoğalmalarını diliyorum. Neşet Ertaş güzel bir söz söylemiş bu söz aslında ne çok şey anlatıyor, anlayana… “Kadınlar insan biz insanoğlu” siz bu sözün anlamını çok iyi kavramış ve hakkını vermişsiniz daha ne olsun? Güzel günlerde aynı aşkla sevgiyle bebeğinizi büyütebilmeniz dileğimle…


Sevgiler sevgili okurlarıma…


Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.


İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com




YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.