Köprüden önce son çıkış dedim ve...

Merhabalar Yeşim Hanım, sayfanızın sıkı takipçilerindenim, herkes size içini döküyor. Ne mutlu ki böyle bir imkân var. Ben sizin yorumlarınızı okudum, derledim, topladım ve belki birilerine örnek olur diye size yazmaya karar verdim. Yaklaşık 6 aydır nişanlıydım arkadaşım ile herhangi bir sevgililiğim flörtüm olmadan evlilik kararı almıştık. Arkadaş olarak muhabbetini sevdiğim bir insandı. Yaşam tarzı güya bana yakındı. Kendisi başka bir şehirden gelip bizim memleketimize yerleşmiş; okul, daha sonrasında iş hayatı derken burada kalmış. 10 yıldır ailesi olmadan kendisine bir hayat kurmuş. Anne-baba ayrı, bir ablası var, o da boşanmış. Ailenin geneli çeşitli nedenlerle eşlerinden ayrılmış. Anne ve ablası senede birkaç ay gelip kalırlardı sonra dönerlerdi evlerine. Biz nişanlanacağımız zaman bana “aile ol, sırt ol, yuva ol” vs. şeyler söyledi. Ben de seve seve kabul ettim. Nişandan sonra ailesi geldi, buraya yerleşti, düğünden sonra gideriz dediler. Evimi yerleştirdim, geçip kullandılar hatta misafir bile kabul ettiler. Burası bizim evimiz dedi durdular. Evimi temizlemeye ailemin gelmesine izin dahi vermediler nazar değer diye. Ve zaman ilerledikçe psikolojik baskılar arttı. Beni kıskançlık kisvesi altında hep geri planda tutmaya çalıştı. İş ortamım, arkadaş çevrem, herkes ona kötü insanlarmış gibi gelmeye başladı. Ben sosyal bir insanım, pasif bir insan değilim. Bunu bile bile geldi, her şeyi olağan karşılamıştı. Tesettürüm hoşuna gitmemeye başladı, yasaklar kurallar konmaya başlandı. 6 ayın 3 gününden biri muhakkak tartışmalı geçiyordu. Hatalı olunca bağırıp çağırmaya başlıyordu. Ben bağırmaktan şiddetvari şeylerden korkan biriyim. 5 ay böyle geçti derken son 1 ay kala bekâret mevzusu olmaya başladı. “O NAMUS zarı esnek olursa, ileride olursa kötü olur, bakalım ben buna inanır mıyım, belki beni kandıracaksın” ki kendisi arkadaş olduğumuz için zamanında biliyor herhangi bir ilişkim olmadı. Bu konuda kırıcı olduğunu, bir daha bu mevzuyu açmaması gerektiğini söyledim ve tartıştık, küstük. 10 gün beni aramadı. Düğüne 1 hafta kala oturmak konuşmak istedi. Yine ben özür diledim yanlış anladım vs. dedim. O başka mevzulara takılmaya başladı. “Senin ailen 1 aydır bizi yemeğe çağırmıyor, siz nasıl insanlarsınız?” gibi bir sürü saçma sapan muhabbetler. O konuşurken karşımdaki insan bir ömür boyu bana dertten başka bir şey olmayacak insandı, bunu bilmem kaçıncı kez anladım. En son dedi ki annem ablam bizimle yaşayacak. Benim fikrim sorulmuyor. Onlara yatak, baza falan alınmış. Evin erkeği o olduğu için karar onunmuş ve ben dış kapının dış mandalı. Sen kimsin? Seni anneme, ablama kurban ederim demeye başladı. Kendi kendime uyan kızım köprüden önceki son çıkış bu dedim ve yüzüğü çıkardım. Bir damla gözyaşım akmadı, ağlayamadım. Derin nefes almaya başladım. İnsanlar ne der diye düşünmedim. Kendimi hiç olmadığım kadar güçlü hissediyorum. Allahım ben de seni çok seviyorum... Biz sırf kadın olduğumuz için erkeklerden daha basit, daha aşağılık değiliz. Gücün ta kendisiyiz. Uzun oldu biraz, o kadar çok sustum ki saatlerce konuşasım var, mutluluğumu haykırasım var. Sizi tanımıyorum ama çok seviyorum...


Yeşim Tijen’in cevabı:

Siz huzuru bulmuş olmalısınız sevgili sıkı takipçim. Bir yazımda kendime takılmıştım benim en sıkı takipçim kedim diye. Tabi şakaydı, yazılarımı takip ettiğinizi biliyor ve mutlu oluyorum. Tıpkı bir sanatçı gibi hissettiğimin farkındalığıyla kendime gülüyorum. Onlar alkışların çokluğuyla mutlu oluyorlar biz yazı yazanlarda sizlerin ilettiği sevgi dolu mesajlarla mutlu oluyoruz. Hep daha iyisini yapmayı istiyoruz Ht Hayat ekibi olarak. Beni tanımasanız da çok sevdiğinizi yazmışsınız. Ben yazdıklarımın ta kendisiyim; yüreği sevgi, merhamet dolu bir kadınım. Ben de sizleri tanımıyorum ama yazdıklarınızı okuyunca tanımadığım sizleri seviyorum yavrum. Birini sevmek için sanırım yüz yüze gelmek gerekmiyor. Uzaktan uzağa da sevgiler oluyor. Sevgi hak edilerek kazanılınca gerçekten sıkı bir bağ oluşuyor. Sizin sorununuza gelirsek, sizi hak etmeyen bir adamla nişanlanmışsınız. Sizi hak etmeyen, sorunlu biri. Sanırım onun çocukluğuna inmek gerek. O çocukluk ve sonrası biraz karışık gözüküyor. Anne ve kardeşlerine evin erkeği rolünü üstlenmiş, bu rolden çıkamamış biri. Muhtemelen arka planda bolca annesinin ya da ailesinin dolduruşu da mevcut. En azından nişanlanınca kendi yaşamı için gayret edebilirdi. Farkında olduğunu bile sanmıyorum. Tipik Türk kadınlarının yaptığı yapılmış kendisine, ailemizin erkeğisin diyerek sorumluluk verilmiş, aileye bağımlı hale getirilmiş. Yazık diyebiliyorum. Bir gün fark edecektir ama o bir gün ne zaman onu bilemeyiz. Yaşadıkça, yaşadıklarıyla sıkıştıkça ailesinin ve kendisinin kendine yaptıklarını görecektir.


Bazı arkadaşlıklar insanı yanıltabiliyor. İyi arkadaş olan kadın yada erkeğin iyi eş olacağını insan düşünebiliyor. Oysa ikisi çok farklı. Arkadaşlık farklı, eş çok farklı. Aynı iyiliği, güzelliği eş olunca insan bulamayabilir. Nerde fark var derseniz arkadaşlıkta lay lomlar yaşanabiliyor, her şeye hehe denebiliyor. Evlilikte ise gerçek karakterler ortaya çıkıyor. Bu yanılgılar yaşanabiliyor. Sizde böyle bir yanılgıya düşmüşsünüz. Ve iyi ki köprüden önceki son çıkışı görüp çıkmış, hayatınızı kurtarmışsınız. Yoksa bir nevi bataklığın içine girmiş gibi yavaş yavaş dibe çökecektiniz. O dipten çıkabilmek için çırpınacaktınız, inanın daha zor olacaktı. Çok yerinde, doğru bir karar olduğunu söylemeliyim. İçiniz hep rahat olsun. Keşkeniz hiç olmayacak. Anneme, kardeşime seni kurban ederim dediğini yazmışsınız. Kendi ailesinin kurbanı olduğunu görmemesi ne acı. Kimse kimsenin ailesine kurban olmaya gitmiyor. Mutlu olmak için evleniliyor. İşte bu söz için bile nişanlılık bitebilir. Çünkü niyet ortaya dökülmüş. Sizi tesettürünüzle tanıyıp kabul edip, bundan sonradan rahatsız olması, sizi baskı altına alması, çevrenizden uzaklaştırması, kararları tek başına alması, ailesinin sizle yaşayacağını dayatması, söz hakkı tanımaması yaşayacaklarınıza bir nevi ayna olmuş. Siz de görmüşsünüz. Size geçmişler olsun diyorum. Evleneceğiniz insanda arayacaklarınızdan biri sizi korkutmaması, içinizdeki çocuğu ürkütmemesi olmalı. Baskı kuran, uyumsuz, dediğim dedik, söz hakkı tanımayan, ben erkeğim ben ne dersem o olur diyen biri ile asla sevgili bile olmayın. Kısacası sizi eksilten insanlardan uzak durun sevgili okurlar. Bu kadın için de erkek için de geçerli. Birini sevmek demek onun hayatına güzellikler katmaktır, eksiltmek değildir. Bana aile ol, sırt ol, yuva ol diyip size kendi sırtını dönen, kurmaya çalıştığınız yuvaya bile sahiplenmenize izin vermeyen bu adamdan kurtulduğunuz için ne kadar sevinseniz haklısınız kızım. Bu sevincinizi istediğiniz gibi bağıra çağıra yaşayın. Bu sizin hakkınız. Akıllı bir genç kızsınız, yolunuz bahtınız açık olsun yavrum. İçinizdeki çocuğun hep kıpır kıpır, coşku dolu kalması dileğiyle,


Sevgiler sevgili okurlarıma...

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Aferin sana!gurur duydum hemcinsım olarak tebrık ederım harıka bır kadınsınız. Hayatınızı kurtarmışsınız siz süpersiniz????☺️
    CEVAPLA
  • Misafir Ben de keşke köprüden son çıkışı görebilseydim. Uyaran oldu ama ben uyanmadım...
    CEVAPLA
  • Misafir Keşke bende o cesareti bulabilseydim.11 yıldır bu işkenceyi yaşamazdım. Helal olsun sana kardesim
    CEVAPLA
  • Misafir Helal olsun size en iyisini yapmışsınız Yeşim hanımı her zaman takip ediyorum her sözü değerli hep ders çıkarmaya çalışıyorum mutluluklar ????
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.