Tüpleri bağlatmak için sezaryen
"3. (4., 5....) çocuğuma hamileyim. Sezaryen olup tüplerimi bağlatmak istiyorum..." Kadın doğum hekimi olarak çok sık karşılaştığımız bir istek. Ya da doğum dışı bir sebeple bize başvuran kişilerden bazen duyuyoruz:
"6 doğum yaptınız, normal miydi hepsi?"
"5 normal doğum, sonuncusu sezaryen"
"N’oldu da sezaryen gerekti, kanama mı oldu, bebeğin kalp atışları mı düştü?"
"Yoo, artık başka çocuk istemediğim için tabii ki!"
Tüplerin bağlanması sezaryen ameliyatı sırasında kolayca yapılabilecek bir işlemdir. Sezaryen, normal doğum sırasında anne ya da bebekte bir sorun çıkma riski olduğunda gerekli olan bir kurtarma operasyonudur. Böyle bir gereklilik yoksa sezaryen ile doğmak normal doğmaya göre bebek için dezavantajlı bir durumdur. Eğer bir sebeple sezaryen olmanız gerekirse tabii ki o sırada tüpleriniz de bağlanabilir. Bebeğe ya da annesine hayati hiçbir risk yokken, normal doğabilecek bir çocuğa sezaryen yapmak ona yapılmış çok büyük haksızlıktır. Herhangi bir risk yada patoloji olmadığı halde sezaryenle bebeği anne karnından almak, bebeğin normal yolla doğma hakkını gasp etmektir!
Sezaryen ameliyatı sırasında karın duvarına büyük bir kesi yapılır ve bebeği çıkarmak için rahime de kesi yapılır. Oysa doğumdan sonra tüpleri bağlatma ameliyatı yapılırsa rahime hiç dokunulmaz, sadece karın duvarında kesi olur. Hatta laparoskopik denen kapalı yöntem uygulandığında karın duvarında sadece 2 yada 3 delik açılır, ameliyat sonrası birkaç saatte hayatınıza kaldığınız yerden devam edersiniz. Yani doğum sonrası tüpleri bağlamak için yapılacak bir ameliyatta annenin vücudu, sezaryen amelyatına kıyasla çok daha az zarar görür.
Tüpleri bağlatma ne kadar güvenli, geri dönüşümü var mı?
Tüpleri bağlatma bilinen en güvenli korunma yöntemidir. Ancak her yöntemde başarısızlık payı vardır. Hastalarıma bunu anlatabilmek için (esprili olsun diye) "daha güvenlisi kocayı boşamak" diyorum bazen. Tüpler bağlanır, kesilir, uçları yakılır... Yine de 1000 kişiden 2 ya da 3’ünde bir süre sonra spermin ve veya yumurtanın geçeceği kadar açıklık tekrar oluşabilir, ve kişi gebe kalabilir. Bu oluşan gebelik normal bir gebelik olabileceği gibi, dış gebelik de olabilir. Bu nedenle tüpleri bağlanan hastalara bariz gebelik belirtileri hissederlerlerse "tüplerim bağlandı, gebe olamam" diyerek bunları göz ardı etmemelerini söyleriz ki, dış gebelik, istenmeyen gebelik ya da takipsiz gebelik ile ilgili sorunlar yaşamasınlar. Tüpleri bağlandıktan sonra tekrar gebe olma ihtimali çok çok nadir de olsa başınıza gelme ihtimalini bilmekte fayda var. Ancak tekrar söylüyorum, bu bilinen en güvenli korunma yöntemidir.
Tüpleri bağlı olan biri daha sonradan tekrar gebelik isterse tüplerin geri açılma ameliyatı yapılabilir. Bu ameliyatın başarı şansı düşük olduğundan zaman kaybetmemek için baştan IVF yani tüp bebek tedavisi de yapılabilir. Ancak (hele ki bu arada anne yaşı da ileri olursa) tüplerini geri açtırsa da, tüp bebek de yapılsa, bir daha çocuk sahibi olma ihtimali düşüktür. Bu nedenle bir ihtimal dahi olsa ilerde bir kez daha gebe olma isteği olabilecek kişilere tüplerin bağlanması yöntemi önerilmez.
"Ben bir daha asla gebe kalmak istemiyorum" diyen 30 yaş altı kadınların çok büyük bir kısmının tüpleri bağlatma kararından pişman oldukları görülmüş. Diyelim 25 yaşındasınız ve 2 çocuğunuz var, tüplerinizi bağlatmak istiyorsunuz, o an için kesinlikle eminsiniz ki başka çocuk istemiyorsunuz. Ama hayatın bin türlü hali var. Çocuklarınız 10 yaşını geçince kardeş isterlerse, yada siz tekrar annelik yaşamak isterseniz bu belki de mümkün bile olmayacak. Başka çocuk istemese de sadece başka bebeği olamayacağını bilmek bile bazı kadınları psikolojik olarak kötü etkiler. Bir daha gebelik istemeyebilir ya da istemese de sadece tüplerinin bağlı olduğu fikrinden rahatsız olabilir diye 30 yaş altı kadınların tüplerini bağlatmaları tavsiye edilmez.
Her geçirilmiş sezaryen sonrası bir dahaki gebelikte yaşanabilecek olumsuzlukların riski artar. Tıbbi olarak 3. sezaryende tüplerin bağlanması tavsiye edilir. Bu tavsiye yer yer sert bir üslupla yapılmak suretiyle yanlış anlaşmalara yol açsa da yasal bir zorunluluk yoktur. Eğer biri, geçirmiş olduğu 3 değil 5 sezaryenden sonra bile tekrar gebe kalmak isterse kalabilir, her sezaryen bir öncekinden daha zor ve riskli olsa da mümkündür. Ama 4. kez sezaryen olan her 12. kişi hayatını kaybetmenin sınırına varacak ciddiyette sıkıntı yaşar. Kalan 11 kişiye sorarsanız hiçbir sorun olmamıştır, "doktorlar boşuna korkutuyor"dur. 12de1 bahsedilen riskler sizde gerçekleşirse "bilmiyordum, bilseydim hiç yapmazdım" diyerek sizi yeterince uyamadığını düşündüğünüz doktora mı yükleneceksiniz yoksa "Bu başıma gelen aldığım bir riskti" mi diyeceksiniz? İkinci seçeneği bizler pek görmediğimiz için 3. sezaryende tüpleri bağlama konusunda çok ısrarcı olabiliyoruz doktorlar olarak. (Israrın sebebini söylüyorum, söyleme tarzı ile ilgili sorunları savunmuyorum)
Tüplerini bağlatmak isteyen kadınların evlilerse kocalarının da işleme rıza göstermesi yasal olarak gereklidir. Bekarlar kendi adlarına karar verebilirler! Bu durum hukuk sisteminin bir ayıbı bana göre. Kadının bedeni hakkındaki kararı eşi bile olsa başkasının onayına devlet eliyle sunmaktır. Eğer böyle bir kararı eşler ortaklaşa alamıyorlarsa kendi bilecekleri meseledir bence. Bir kadın kocasının bilgisi dışında tüplerini bağlatırsa boşanma sebebi sayılabilir. Hani sezaryenden önce, kocanın sonradan "vay efendim sen benden habersiz iş mi yaptın" diyerek kadına sıkıntı çıkarmasını önlemek için alınan gayri resmi "haberim var" anlamındaki imza değil bu. Ciddi ciddi bir koca o imzayı atmazsa medeni durumu evli olan kadına tüp ligasyonu yapmak suçtur. Çok şükür ki tersi doğru değil: Kocası istedi diye hiçbir kadına rızası olmadan bu işlem yapılamaz.
3 sezaryenlilerin karşılaştığı ısrarın aksine, 30 yaş altı veya 3 çocuğu olmayanlarda (eş rızası olsa da olmasa da) doktorlar bu işlemi yapmak istemezler ve yasal olarak yapmaya mecbur değildirler. Çünkü tüpleri bağlamak tıbbi olarak zorunlu bir prosedür değildir.
Tüpleri bağlanacak diye konuşulduğu, imzalar alındığı halde tüplerin bağlanması ameliyatta ters bir durum gelişmiş olması sonucu unutulabilir. Hatta doktor bağlanmamanın daha uygun olduğunu düşünmesine karar verdirecek bir durumla karşılaşabilir, ya da teknik olarak güvenle işlemi yapmasına engel bir yapışıklık vb. varsa işlemden vazgeçebilir. Tüpler bağlanmadı ise bu hastaya söylenir.
Bu arada tüplerin bağlanmasının kilo aldırma, menapoza sokma, adet düzensizliği vb. yan etkisi olduğu çoğu kadın sohbetlerinde iddia edilse de tıbben kanıtlanmış bir zararı bilinmemektedir. Çünkü hormon salgılayan yumurtalıklar ve rahime dokunulmaz, sadece ikisi arasında yumurta taşıyan tüplerin içindeki yol bir noktada bloke edilir. Tüplerin bağlanması tüm dünyada en yaygın kullanılan doğum kontrol yöntemidir.
YORUMLAR