Hindi uygarlığında sıradan bir gün
Bir ülkenin siluetine müdahale edebilecek yapılar inşa eden birinin ağzından mantıklı şeyler çıkmasını bekliyor insan.
BBC belgeselindeki Ali Ağaoğlu’nun sarf ettiği sözlerden bahsediyorum. Belgeselde muhabire “Hadi size yatak odamı göstereyim” diyor. Sonra dönüp yaverine soruyor: “Göstereyim mi? Gösteriyim di mi??” Çünkü BBC muhabiri küçük dilini yutmalı bu zenginlik karşısında… Muhabir kanepedeki çantaları gösteriyor “Bunlar sizin mi?” diye soruyor. Hazır cevap müteahhit yapıştırıyor lafı: “O çantalar benim değil. Ama onları kullananlar benim malım.”
Gerisi, Boğaz’da yalım var, Royce Royce’um var, Bentley’im var, İngilizler bana şükretsinler gibi alçak gönüllükten uzak laflarla dolup taşıyor. Bu kadar görgüsüzlük arasından en çok takıldığım “sahipleri benim malım” kısmı...
Bu ne demek oluyor?
"Türkiye’de ve dünyada kadın hakları hakkında yapılan hiçbir eylem, protesto ve hak arayışı umurumda değil. Röportajda söylediğim gibi; kadın erkeğin malıdır. Erkek, kadına istediğini yapmakta özgürdür. Ve bir mala yapılabilecekler sonsuzdur."
En basit yolla bu cümlenin açıklaması budur.
Bir insana, benim malım demek için etrafınızdaki hemen her şeyin satın alınabilir olduğunu düşünüyor olmanız gerekir. Böyle bir yaklaşım değersizleştirmeyi getirir.
Zat-ı muhtereme vakti zamanında evlerinden 60 km öteye sürülüp, tavanı dökülen evlere yerleştirilen TOKİ mağdurları hakkında soru soruluyor. Olaydan o kadar bihaber, o kadar uzak ki… “Nasıl mağdurlar? Kim mağdur? Öyle bir şey yok, kimse mağdur değil” diyerek konuyu geçiştiriyor. İnsan hakkı aradım bulamadım. Kör olası çöpçüler… Olay gündemde süpürülüp gitti. Kimse hatırlamıyor. O insanlara ne oldu? Mağduriyetleri devam ediyor mu? Bilen yok.
Geçtiğimiz 7 yıl içinde işlenen 1675 kadın cinayeti de Ali Ağaoğlu’nu ilgilendirmiyor. Onun ilgilendiği şeyler mal yerine koyabileceği insanlar, boş arsalar, dikili rezidanslar…
Kendisine bir açıdan teşekkür etmek lazım. Uzun uzadıya bir inceleme yapılmasına gerek kalmadan Türk erkeği profilini çizmiş oldu.
Bana kalırsa yaptığı açıklamaya da kimse şaşırmadı. Ondan beklenen bir tavırdı bu… İşin kötü tarafı ise adamın söylediği sözlerden dolayı hiçbir utanç ve pişmanlık duymayacak olması. Onun söylediklerini haklı bulan büyük bir kesim alkış tutacak.
Bir kısımsa, konuya kafa kaldıran kadınlara (hakaret ettiğini sanarak) “Feminist!” diyecek. Yıllar boyunca Havuç denilen bir çocuk yıllarca ablasına feminist diyerek kafa tuttu çünkü. Bir neslin koca bir mücadeleyi yanlış anlama sebebi sensin Birol Güven...
Ali Ağaoğlu o belgeseli izlerken keyif aldı. İşin acı kısmı bu… Çocuklar Duymasın dizisinin yıllarca reyting rekorları kırması kadar acı bir durum bu… Türkiye gün geçtikçe hindi uygarlığına doğru ilerliyor.
Ve tanıdığım birçok kişi kümesten kaçma derdinde.
YORUMLAR