BİM'de satılan Star Wars oyuncağı

Hemen her sabah metroda kendimi hipnoz olmuş bir halden uyandırıyorum. Etrafıma baktığımda durumun farklı olmadığını anladığımda bir miktar rahatlıyorum. Kitle imha silahlarının en büyüğünü metronun kalbine yerleştirmişler. Televizyon…


Test yayını yapan metro içi ekranlarda şu sıralar en gözde program kedilerin minik şakaları, hayvanlar alemi. Kediler sabah nemrutluğundaki insanlarda ılık duygular uyandırıyor. Şimdilik metro televizyonlarını sevmiş gözüküyoruz.


Bu gibi bir zihin imha aracının metrolara konulmasını fazlasıyla tehlikeli buluyorum. Manipülasyona bu kadar açık zihinleri en kolay etkileyebileceğiniz araç kuşkusuz televizyon. Gözünüzü ayırmadan izlediğiniz televizyon yeni yeni reklam yayınlarına geçmeye başladı.


Haftanın albüm, film, kitap önerileri yapılıyor. Ardından yeniden kedi patisi araya giriyor ve satış hikayesi bir şekilde sevimli ve olağan gösteriliyor.


Plak, film dağıtım şirketleri, yayınevleri televizyonun ilk reklam verenleri arasında. Örneğin sevgili metro televizyonu şu sıralar Emel Müftoğlu albümü dinlememizi önerip, İBB (İstanbul Büyükşehir Belediyesi) yayınevinden çıkan bir kitabı okumamızı öneriyor.


Henüz bir metro televizyonu gibi gözüken bu projenin metro hattında sınırlı kalacağını düşünmüyorum. İlerleyen zamanlarda kablolu tv kanalları arasında kendine yer bulacaktır.


Bu demek oluyor ki yayın kuşağına yeni bir kanal daha ekleniyor. Manüple araçları gün geçtikçe etrafımızı sarıyor. Gazeteler, tv kanalları, radyolar, dergiler, reklamlar, diziler, kitaplar, okul kitapları, billboardlar ve binlerce kontrol mekanizmasıyla kabul etmeye zorlanıyoruz.


Peki bu gibi mekanizmaların ılık havasına kapılmamak mümkün mü? Bana kalırsa değil. Nihayetinde “ben belgeselden başka bi’şey izlemiyorum” diyen kitle için açılışı belgeselle yaparak bir yerden minimal paranoya içeren düşüncelerimizi dizginlemiş oldular.


Aslında bunu Star Wars oyuncaklarını BİM’de satarak da yapmışlardı. Özgür düşünceyi destekleyen, zaman zaman anarşizm nidaları atan insancıklar da BİM’in koli kokulu kasa sıralarında oyuncaklarına kavuşmanın heyecanını yaşamışlardı. Tahminlerime göre Gezi olaylarında kendini Obi-Wan gibi hisseden diğer arkadaşları kampanyayı kaçırdıkları için üzülmüşlerdir.


Birkaç sene içerisinde zihinlerimiz tamamen işgal edilecek ve zaten ipek iplikle bağlı olduğumuz düşüncelerimizde bu işgal sırasında bizden tamamen uzaklaşacak.


Hayalperestlik ve çelişkiler yan yana geldiğinde ne yazık ki kitleler için çok iyi sonuçlar doğurmuyor.


Bugün metroda yayına başlayan televizyonu, ardından o televizyonda yayınlanan propagandaları kedi videosunu izler gibi izleyeceğiz. Kabul etmenin vermiş olduğu rahatlamayla işlerimizin başına dönüp “bu gün de bitmedi…” deyip sıkılacağız.


Günün bitmesini istemek fazlasıyla acıklıyken bunun farkına varmamanın daha acı olduğunu anlamadan gün içinde ilerleyeceğiz… Bir kapsül paranoya yuttum. Bireysel anarşizmimle birleşince tadı çok güzel oldu… Buyurmaz mısınız?

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.