Yaşlı osuruğun taciz hikayesi
İlkokula yeni başladığım yıllardı. Annem en sevdiğim şortumu giydirmiş, en sevdiğim arkadaşım Pelinlerin evine oyun oynamaya gitmiştim. O zamanlarda 55-60 yaşındaki dedesine yardım etmek için arka bahçede kazma kürekle kendimce bir şeyler yapıyordum. Günün en sıcak anında, gölgelerin en büyük olduğu zamanda arkamda dev bir gölge oluştu. Ve sonra popomda bir el!
“Bak, ben seni çok seviyorum… Sen çok güzelsin… Kimseye söyleme seni sevdiğimi…” Beyaz saçları alnına dökülmüş. Leş gibi… Cılk yağ içinde...
Elimdeki kazmayı bırakıp koşarak oradan uzaklaştım. Pembe, kelebekli mini şort giydiğim için böyle oldu diye düşündüm yıllarca. Arkadaşımla bu olay sonunda bir daha görüşmek istemedim. Zaman geçtikçe arkadaşımın başına neler geldiğini düşünmeye başladım.
Dedesi oyun oynama bahanesiyle kızı kucağına oturturdu. Kız kucaktan inmek istemesine rağmen o koca elleriyle kalçalarından sıkı sıkı tutardı. Bunlar olurken biz 8 yaşındaydık… Televizyonda Tecavüzcü Coşkun ve Nuri Alço filmleri oynuyordu. Henüz BBG Evi, Kısmetse Olur ve çeşitli evlilik programları meydana çıkmamıştı.
Tecavüz sahnelerinden öğreniyordu halk cinselliği. Tacizse sevgi, beğeni ifadesi olmuştu. Kimse olanlara sesini çıkarmıyor, “fordçu”larla ölesiye dalga geçiliyordu. Otobüse binersen fortlarınırsın gibi çıkarımlara ulaşılmıştı.
Bir erkek arkadaşım eski sevgilisinden bahsediyordu geçenlerde. “Ya işte klasik hikaye Pınar. Çocukken tacize uğramış kadındı işte…” dedi. Çayımı içtim, onu dinledim. Ne diyeceğimi bilemedim…
Karman çorman oldu aklım bunları yazarken. Her yanına bakıp bin bir hikaye anımsıyorum. Dağınık buralar biraz. N’olur kusuruma bakmayın…
Yaklaşık 3 sene önce, çocukken yaşadığım hikayenin baş kahramanı dede torunlarını (yeniden) taciz etmekten yazlığın diline düştü. Tesadüf ki oradaydım. Bu sefer bir şey yapmalıyım diye düşündüm. Etrafın lafı sözü dinlenir birkaç kadınını eve davet ettim sohbet edelim bahanesiyle. Annem neden böyle bir şey yaptığımı hiç anlamadı. Gözlerini büyütüyor, milleti evi çağırmama anlam veremiyordu. Olayı gün mantığında açığa kavuşturmak gerekliydi çünkü. Kendisinin dahi bilmediği bir durumu anlatacaktım oysa…
Türk kahvelerini hazırladım. Evdeki davetlilerle kısa bir nasılsın faslından sonra konuya daldım. Adı Mehmet. Ben yaşlı osuruk diyorum kendisine. Daha uygun geliyor.
“Sizi buraya toplamamın bir amacı var esasen… Birkaç gün önce torunlarını taciz eden yaşlı osuruğun ilk vukuatı bu değil… Biz çocukken de arkadaşımı ve beni de taciz etti. Popomu okşadı, Pelin’i (torunu) kucağından indirmezdi, okşardı, koklardı, ellerdi.”
Ağızları açıldı her birinin.
İçerinden bir tanesi “Emin misin kızım. Belki yanlış anlamışsındır.” dedi.
“Taciz yanlış anlaşılabilecek bir şey değil. Birazdan lavaboya gideceksin. Kapıyı açıp poponu görmek istersem bu sence şaka mıdır? Yanlış anlaşılabilecek bir durum mudur? Taciz tacizdir.”
“Sizlerin yakın zamanda torunları olacak. Ve ben eğer bir çocuğum olursa sırf bu adam burada diye çocuğumu buraya getirmem. Siz artık bu hikayeyi biliyorsunuz. İcabına bakın.” dedim. Anlayacağınız muhtar toplantısı yaptım. Adam haklı! Muhtarlar işe yarıyor. Güzel taktik.
Konu kapanmadan yaşlı osuruğun evine jandarma geldi. Sitede dedikodu kazandı döndü. “Mehmet Bey çok iyi bir insanmış da, nasıl böyle bir şey yaparmış da…” falanlar filanlar. Mehmet Bey’i arada sırada çay içerken tanıyorsunuz. Ağzından nasıl şehvet salyaları akıttığını torunu bilir. Karısı bu durumu yıllarca nasıl görmedi ya da görüp görmezden geldi inanın bilemiyorum.
Nihayetinde adam hapse atıldı. Yaş durumundan ötürü beklenilmeyecek kadar erken çıktı hapisten. Karısı o hapisteyken yaşamını yitirdi. Pelin evlendi ve şimdi bir çocuğu var.
Olayın üzerinden yıllar geçti. Ben olayın etkisini büyüdükçe anladım. Neye uğradığımı, nasıl bir travma yaşadığımı öğrendikçe ayıldım. 8 yaşında bir kız çocuğunun tacize uğramasının ve bunu utanarak yıllarca saklamasının ne demek olduğunu bilir misiniz? Ben biliyorum. Anlattıkça büyüyor. Sonra Özgecan geliyor aklıma ve en son Bağdat Caddesi'nde olanlar... 8 yaşımdan beri birçok şey değişti. Kadına tecavüz edeni hak sayanları gördükçe daha bir susar oldum. Bu yazıyı yazmadan önce arkadaşlarımla konuştum. Yazsam mı emin olamadım. Sanki kötü bir şey yapacakmışım gibi... Ne derler diye düşündüm yazıya başlamadan önce. Mümkünse desinler bir şeyler.
Yaşlı osuruk yalnız bir halde yaz, kış o yazlıkta. Zaman zaman ailemi ziyarete gittikçe kapısının önüne gidiyorum. Ellerimi bahçe kapısına dayayıp, bildiğim tüm küfürleri ediyorum. Kafasını gazetesinden kaldırmadan dinliyor. Yorulunca kapısından ayrılıyorum. Ekmek almaya giderken rastladım bir keresinde. Ayağına tükürdüm. “Hiçbir şey demeyecek misin?” dedim. Yere baktı.
“Kıçımı dönsem belki beni ciddiye alırsın Mehmet Bey?” dedim.
Dudağının köşesi gülen gözleriyle birleşti.
Anlatın. Tepki verin. Taciz ediyorsa saldırın. O kadar güçsüz değiliz. Bilin.
YORUMLAR