Erkeklerde ağız ishali
Sevgilisiyle Berlin’e gitmişler. Adettendir sorulur. “Nasıl geçti? Neler yaptınız?” “Çok soğuktu, pek gezemedik” diyor,“ancak metroda kafamızı kaldırabildik.” Sonra nefes almadan ekliyor. “Hiç güzel kadın görmedim. Ama bu akşam metrodan buraya gelene kadar en az üç tane güzel kadın gördüm.” “O zaman bir daha Berlin’e gitme, burada kal” diyorum. Gülüyoruz. İşi şakaya vurmak bazen iyi. Fakat o konuya devam etmekte ısrarlı.
Sıkılıyorum. Sussun istiyorum. “Erkekler kadınlara bakarken farkına varmıyorlar, ama kadınlar da erkekleri epeyce inceliyorlar.” Yüzüne ciddi bir ifade oturuyor. Sevgilisi kolunda Berlin’de aranırken, onun da çevresine bakınabileceği hiç aklından geçmemiş.
Boyu epeyce uzun, kafasını biraz sağa biraz sola çevirince herkesi görebiliyor. Ortamı taradıktan sonra yine o konuşuyor. “Hiç güzel kadın yok burada.” Dört kişi oluyoruz, o takılmış cd gibi her gelene aynı sözleri tekrarlarken, mayalanan hamur gibi şiştiğimi hissediyorum. Hayat kısa, vaktimi ziyan edemem, ayrılıyorum yanlarından. Gecenin kalan kısmında, Berlin’de bindiği metrolardan inebildi mi, etrafta güzel kadın aramaktan vazgeçti mi bilmiyorum.
Biz bu duruma, erkeklerde ağız ishali diyoruz. Hasta iyileşmeye niyetli olmadığından, çaresi maalesef henüz bulunamadı.
Erkekler sevgililerinden, karılarından başka bir kadını beğenince, dahası beğenecek kadın aramak için çabalayınca, bulup beğenince, neden beğendiklerini uluorta ve bağıra çağıra söyleyince, –bu noktada işin içine genellikle uzuvlar giriyor–kendilerini daha bir erkek hissediyorlar. Eğer avam laflar kullanıyorlarsa, bu erkeklik hissi katlanıyor.
Ortamda sevgilisi, karısı olmayan erkek daha rahat davranıyor. Ama onunla beraberse de çok fark etmiyor, “Of!Ne güzel kadın!” lafı o ağızdan ille de çıkıyor. Sonra bakışları sevgilisine, karısına çevriliyor. Yüzünün düştüğünü görünce ya yanağından bir makas alıyor, ya sarılıp öpüyor, ya sırtına vuruyor –evet, bunu da gördüm– “hadi sen de fena değilsin” gibisinden.
Erkeklerin yanında erkek olmayan kadınları kesmelerinde, televizyonda izlediklerinden otobüs duraklarında gördüklerine salya akıtmalarında bir sorun var.
Hayatlarını paylaştıkları kadınları kıskandırmaya çalışıyorlar. Erkekler sevgililerinin, karılarının onları başka kadınlarla paylaşmak istememelerinden, bunu dile getirmelerinden garip bir zevk alıyorlar. Kıskanıldıkları zaman değerli hissediyorlar, o zaman sevildiklerine inanıyorlar. Onlara göre kıskandırmanın en masum yolu, işte böyle başka kadınların güzelliğinden konuşmak. Fakat burada göz ardı ettikleri bir nokta var. Kendi kadınlarına onları güzel bulduklarını söylemekte epeyce cimri, diğerlerini güzel bulduklarını söylemekte fazla cömert davranan bu erkeklerin kazandığı, kadınlarının sevgisi değil nefreti. Çünkü ortada gurur incitme, kalp kırma var. Telafi edilmeyen kalp kırıklığı öfkeye, dindirilmeyen öfke ise nefrete evrilir. Orada burada sürekli başka kadınların güzelliğinden bahseden erkek, bilmeli ki yanında uykuya daldığı kadın, kendisinden nefret ediyor.
“Şurada şaka yapıyoruz ya!” Tepki gösteren kadına böyle cevap veren erkek, derhal aynı şakanın kendisine yapıldığını hayal etmeli. Mesela birkaç arkadaş oturmuş, bir şeyler içerlerken, kapıdan giren bir adama bakakalan kadınından şu sözleri duysa: “Vay! Adama bak! Omuzları nasıl geniş, kolları nasıl kaslı.” Sevgilisi, karısı dönüp yanındaki arkadaşına dese ki mesela: “Gözleri yemyeşil gördün mü?” Öteki cevap verse: “Allah sahibine bağışlasın.” Sonra sevgilisi, karısı yanağından bir makas alsa sırıtarak, sarılıp öpse, teselli olarak sırtını sıvazlasa, “Hadi sen de fena değilsin” gibisinden. O erkek ne yapar? Bilhassa erkek arkadaşlarının yanında bu şakaya maruz kalan bir erkeğin kolu kanadı kırılır, bir süre insan içine çıkmak istemez, çıksa da başı önünde, omuzları aşağıda gezer.
İnsan bütün erdemi ve aşağılık duyguları bünyesinde barındıran bir canlı. Bazen birbirimize çok öfkelenmemiz, birbirimizi çok iyi tanımamızdan, içimizden geçenleri okumamızdandır. Dolayısıyla kimse kimseye bunu niye düşündün, niye böyle dedin, niye böyle hissettin, niye böyle arzuladın diyemez. Gelgelelim bir başkasını inciten, küçük düşüren, yaralayan muamelelerin, sözlerin sonuçları olur ve insan yaptıklarının sonuçlarıyla baş başa kalır.
Ağız ishali erkeklerin bunu hep hatırlaması gerekir.
YORUMLAR