İnsan ne zaman kıymetli olur?

Güneş gözlüğü almış. “Nasıl?” diyor. “Güzel” diyorum. Yetmiyor, ona yakıştığını da duymak istiyor. “Yüzüne gitti bu model” diye ekliyorum. Bazen gerçeği istesen de söyleyemiyorsun. Yuvarlak çerçeveli camlar ayna gibi, bakınca kendimi görüyorum, gülesim geliyor, kendimi tutuyorum.


Memnun değil. İstemeden almış. Geçen gün, aralarında bir şeyler başlasın istediği kızla gözlük bakacaklarını söylemişti. Belli ki kız beğenmiş gözlüğü, o da almak zorunda hissetmiş. Şimdi kendine yakıştırmıyor, ama kıza ayıp olmasın dahası kız onu kendi seçtiği gözlüklerle görsün diye değiştiremiyor, rahatlamak için başkalarından iyi şeyler duymak istiyor. Kızla buluşacağı zaman takıyor sadece, aralarında istediği şey başlamazsa değiştirme ihtimali var çünkü. “Aman neyse canım” deyip kenara koyamaz. Çok pahalı gözlük, taban ücretin dört katı.


Gözlük gibi hep pahalı şeyler alıyor, gösterirken aldığı caddenin ismini söylüyor. O caddede yan yana dizilmiş ışıklı, alımlı mağazalardan birinden elinde torbayla çıkıp eve yürürken aldığı tatmin onun için her şeye değer. Yüksek değer biçilmiş eşyalara sahip oldukça kendini kıymetli sayıyor. “Ben babam gibi işçi olmayacağım dedim kendime ve olmadım da. İyi yaşayacağıma kendime söz verdim” diyor. Fahiş etiketlerin bedelini ödeyince, başkalarına onları alabildiğini gösterince değerinin yükseldiğine inanıyor. Ne var ki değeri pek artmıyor, çünkü hep daha yüksek değer biçilmiş bir şeyler çıkıyor karşısına. Düzenli olarak bunlardan birini edinmezse değerinin düştüğüne inanıyor. “Kaç paralık adam” olduğunu göstermek için, hep çok paralık şeyleri satın almak zorunda bırakıyor kendini. Bunun için daha fazla kazanması gerekiyor. Biraz daha kazanmak için daha fazla çalışıyor. Bazen kazandığının yetmediği oluyor, o zaman da borca giriyor.


Onu eleştiremiyorum, sadece izliyorum. Başkalarına nasıl göründüğünün farkında değil. Hiçbirimiz değiliz. Karşımıza çıkan insanlar davranışlarıyla, yaşam biçimleriyle bize hep bir şeyler anlatırlar, gösterirler.


Acaba kaçımız biraz ona benzemiyor? Kaçımız pahalı bir parça alınca kendini pahalı, alamayınca “hiç” hissetmiyor? Kaçımız çok paralık şeyler edinmeyi, “kaç paralık” olduğunu göstermenin bir yolu olarak görmüyor? Kaçımız daha fazla kazanmayı, sırf bunun için istemiyor? Kaçımız satın alıp değerli olacak ya da olanca değerini yükseltecek diye bütçesinde delikler açmıyor? Kaçımız için “iyi yaşamak”, istediği her şeyi satın almak demek değil?


Peki aramızda satın ala ala değerini yükseltebilen var mı? Varsa kaç kişinin değeri kimlerin, kaç kişinin gözünde yükseldi? Bu değer yükseltme yeterli geldi mi? Sırada, önünde değerini yükselteceği daha kaç kişi var? Bunun için gücü, zamanı, kaynağı olan var mı? Dahası, bu işin sonunu bilen, görebilen var mı? İnsan neyi hangi para birimiyle, hangi fiyattan, hangi miktarda satın alırsa en yüksek değere ulaştığını hisseder? Değerli hissetmek için artık bir şey satın alması gerekmez?

Laboratuarda çember içinde koşan fare gibi, insan da dünya çarkında dönüp duruyor. Bir basamak daha, bir basamak daha, son basamağa ulaşmak için var gücüyle çabalıyor, ama bir türlü vasıl olamıyor. Çünkü son basamak yok.


Bunca yıl satın aldıklarımızla, edindiklerimizle son basamağa yaklaşabildik mi? Değerimize değer katabildik mi? Kendimizi gerçekten kıymetli hissediyor muyuz?


İnsan ne zaman değerli olur? Nasıl değerli hisseder? Aldıklarını üzerinden, edindiklerini elden bedelsiz çıkarsa kaç para eder?


İnsan kendine biçtiği değerdedir, üryan hissettiği kıymette.


Hiçbir çul var mı ki, kendi nazarında beş para etmeyeni, sırtına geçirdiğinde herkesin önünde değere bindirsin?

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir İnsanlar eşinizle mutlu, sakin, huzurlu bir hayatınız olduğu ve çocuksuz olduğunuz için bir eksiklik hissetmediğiniz gerçeğini kabullenemiyor. Bunu belirtseniz bile sizi bencillikle suçlayıp ‘aslında içten içe eşin istiyordur ama söylemiyordur, baba olmak onun da hakkı’ demeye kadar vardırıyorlarişi
    CEVAPLA
  • Misafir Ne guzel anlatmissiniz.katilmamak mumkun degil.
    CEVAPLA
  • Misafir Eşek e altın semer vurulsada eşek yine esektir
    CEVAPLA
  • Misafir Var...Bir çul var değersizi değerli yapan, gerçek değerleri yok sayan, her şeyi metalaştıran. Adına Kapitalizm diyorlar.
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.