Facebook mahallesinde kabadayı kesilmek
Hayatımıza giren insanların bizim aynamız olduğunu anlatan bir yazı okudum. Biz hangi ruh halindeysek benzer ruh halindeki kişileri hayatımıza çekiyormuşuz. Mesela hayatımıza çok öfkeli birinin girmesi, içimizdeki öfkeden ötürüymüş. Çok tembel biri, kaçmak istediğimiz sorumlulukları bize gösterebiliyormuş. Çok kıskanç biri, biri bizi sahiplensin istediğimiz için oradaymış. Yani içimizden geçene hayatımızda yer açıyormuşuz.
Kişisel gelişim deyip küçümsemedim, bilimsel değil deyip burun kıvırmadım, düşündüm biraz, makul gelen tarafları oldu.
Bazen gerçekten en çok şikayet ettiklerimize benziyoruz. Ağzından tükürükler saçarak konuşan biri kadar öfke saçabiliyoruz. Yediğimize, içtiğimize, giydiğimize, konuştuğumuza karışan biri kadar çevremizdekilere müdahil olabiliyoruz. Kendi bildiğimizden ötesini kabul etmeyebiliyoruz. Dün karşılaşıp beğendiğimiz fikirlerle bugün herkesi aydınlatmak isteyebiliyoruz.
Mesela kendine benzemeyene tahammül edemeyen gibi, biz de bize benzemeyen kimse gözümüze görünmesin, ortalarda olmasın, hatta gerekirse yok olsun istiyoruz. Başka türlü düşünen, isteyen varsa da sussun, söylemesin, ama bizim lafımıza da karşı gelmesin. Biz ne diyorsak o, başka türlüsünü dinlemeyelim, duymayalım. Kimilerince sevilmediğimizi, istenmediğimizi kabul etmeyelim, kendimizi zorla kabul ettirmeye çalışalım. Biz de kabadayı ağzıyla konuşalım, tehditler savuralım. “Bak silerim!” Onun gibi laf sokalım. İşte en çok da bunu sevelim.
Facebook penceresini açınca, kendimi yaz günü kalabalık mahalleye çıkmışım gibi hissediyorum. Pencerelerden kafalar uzanmış, kapı önlerine sandalyeler atılmış, mahalleli lafını ortaya koyup duruyor. Parende atan, gelene geçene tüküren, asfaltta taş sektirmeye çalışan, şarkı söyleyen, çıkmaz sokakta trafik polisi kolluğu takıp düdük çalan, camın arkasına sinip sokağı dikizleyen, açıktan bela okuyan.
O mahallede ben de varım, kime ne yapacağını söylemiyorum. İyi görünmüyoruz diyorum. Nefret ettiğimize benziyoruz diyorum, birbirimize onun bize davrandığı gibi davranıyoruz diyorum, böyle yapmak zorunda değiliz diyorum.
Bu hiddet, bu şiddet bana iyi gelmiyor. Kafamı kaldırdığımda gördüklerimde öyle ya da böyle payım vardır herkes gibi. Ama kendimi dövmek de istemiyorum, çünkü bu da işe yaramıyor. Elimden tek gelen, daha iyi biri olmaya çalışmak. Daha adil, daha dürüst, olduğu gibi yaşayan, yaşadığı gibi olan. Daha az bencil, daha nazik, daha şefkatli, daha güleryüzlü, daha az kibirli, daha az tehditkâr, daha az alaycı. Kimseye tükürmeyesim, bela okumayasım, çamur atmayasım, büyük laflar etmeyesim var. Kendi yanlışlarımı göresim, kabul edesim, düzeltesim var. Şikâyet ettiklerime benzemek istemiyorum.
Dünyayı değiştirmek için önce kendini değiştirmek gerekir.
YORUMLAR