Açsa ya kış güneşi

Kağıdın üstünde harfler bir beliriyor, bir siliniyor ani bir kararla kalkan elimden.


Önümdeki önemli konulara karar alamadığım gibi, ne yazacağıma da karar veremiyorum. Oysa ne çok başlık biriktirdim geçen hafta.


Kızım için ilkokul arayışına girdim, iki iri toplantıya katıldım. Yazsam çok anne faydalanacak. Yazamıyorum.


“Bir bebek nasıl sağlıklı büyür?” ile ilgili konularım var. Faydalı okumalar üst üste birikti. Yazamıyorum. Bir karara varamıyorum.


Aklım gidip gelip Mersin’de ölen masumda duruyor çünkü. Ona olan, Türkiye’deki pek çok yürek gibi benimkini de dağlıyor. Köreltiyor en iyisini bulmak için gösterdiğim çabayı. Kendimi yapılacak işler listemdeki önemli kalemleri uykusuna yatarak çözmeye çalıştığım bir yerde buluyorum.


Plan yapamıyorum. Salıyorum çünkü. Boş veriyorum. Gayret gösterdikçe daha da artıyor hayal kırıklığım, biliyorum.


Sen ne yaparsan yap, kader dediğin şey kadar olabiliyor hayat bazı yerlerde. Hasis bir elden yazılan, bir an önce uyanılması gereken bir fantazyaya dönüşüyor. Kimi güne, kötü bir kitapmış da şükür bitmiş gibi kapatmak istiyorum yorgun gözlerimi. Ya da istiyorum bir fırtına temizlesin her şeyi.


Anneler biliyor neden bahsettiğimi. Depresyon çoğul da yaşanıyor işte, ne feci.


Böyle zamanlarda çok özlüyorum kış güneşini. O görünse dağılacak bu gri gündem belki. Belki de mavi göğün altındaki ışıltılara kanıp, kandıracağız yine kendimizi.


Yazık, aldanmak da yeterli olabiliyor bazen sanki.


Anneler durursa, hayat durur. Ya da anlar bunu kader belki.


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.