Kır Pusulayı!

Hepimizin pusulası geçmişte asi, ayrık ama ilkeli, yakışıklı yüzünü umursamadığından daha da cazibeli, belki bir yaz gecesinde sevilmiş, yıllarca hasret kalınmış bir yerde duruyor sanırım.


Kuzey’i ilk aşkımızı hatırlattığı için mi çok sevdik acaba?


Yoksa bir erkeğin bir kadını ölesiye sevmesi mi bizi ona bu kadar bağlayan? Son kullanım tarihi eski Türk filmlerinde dolduğundan, raflarda artık bulunmayan…


Kirpiklerimizi kavuşturan bir anda âşık olacağımız, ama kızlarımızın asla duymaması gerekendir ismi. “Yeni geleni gördün mü?” sorusunun tehlikeli cevabıdır: Kalabilir, gidebilir, kalbi daha ikinci kez vurmadan cayabilir. Umursamadığı an, en âşıktır.


Mutlu aşk yoktur diyenleri haklı çıkarmak için geberir, gebertir. Hep vardır kavuşmak için bir engeli.


İstemez bakmalara doyamadığı kadının, kendi mutfağında eskimesini. Gündelik telaşın önce güvenli, sonra sıkıcı kavuruculuğuna düşmemek, kaçınılmaz sonda bulunmamak için seçmiştir uzağı. Bir de elini tutarken sevmek, ölmekten bile zor olduğundan.


Beraber yaşlanacak adamda olmaması gerekenler tanımına dönüşür zamanla gölgesi. Her yeni aşkta aranan sureti değişir, kendinde olmayanın huzuruna teslim eder sevdiğini. Bulunur ne onun kadar âşık edecek, ne de onun kadar acı verecek bir yenisi.


Çıkıp gelse bile dolduramayacağı bir boşluk olmuştur. Dönüştürür yokluğuna bakan kadını da.


Mahalledeki mahcup delikanlının sırasıdır artık. O artık bir ömür geçirilesi olmuştur, diğeri ise öyle biriyle çoktan evli ve göbekli.


İlyas’lar gider, Rıza’lar ölür, Cemşit’ler kalır bu dünyada.


Çık içimizden Kuzey. Bir anda, geldiğin gibi.






Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.